Ne olacak şimdi?

Pazara gidiyorsunuz meyve ve sebzenin ne fiyatı ne de tazeliği konuşuluyor. Herkesin dilindeki söz dizesi varsa da yoksa da yolsuzluk. Toplu taşıma araçlarına biniyorsunuz herkes yanındaki ile sohbetinde ülked ki yolsuzluğu ve hırsızlığı konuşuyor. Dost ziyaretlerine gidiyorsunuz hoş beşten sonra açılan ilk konu yolsuzluklar ve hırsızlıklar. Hülasa nereye gidersen git, kiminle konuşursan konuş konu değişmiyor. Günün yirmi dört saati insanların konuştuğu, basının işlediği ve siyasilerin demeci olan tek konu var o da yolsuzluklar.
Tüm bu yapılan konuşmalarla yetinilmeyerek, bir kısım sorular da soruluyor. İstifalarda neden beklenildiği, yolsuzluk sonrası yapılanların geçerliliğinin olup olmadığı? Besmeleyi ağızlarından düşürmeyenlerin bunları yapmasının İslamiyet’e ne gibi zararları olacağı? Yolsuzlukla mücadele etmek için gelenlerin yolsuzluğa nasıl bulaştıkları? Olayların bir komplo olup olamayacağı? Tabii ki bundan sonrasında ülkeyi nelerin beklediği ve neler yaşanacağıdır.
Tüm bunlara ilave olarak istifa eden bir bakanın da Başbakan’ın bilgisi dahilinde olan olaylar olduğu açıklamasıyla birlikte yetmiş altı milyon insanımızın yolsuzluk yapıldığı konusunda tereddütlerinin kalmadığıdır. İnsanlar duyduklarından ziyade gördüklerine ve yapılan icraatlara inanmaktadırlar. O çirkin görüntüler ve ortaya çıkan paralar bazıları tarafından devletin gücü kullanılarak, devletin nasıl sömürüldüğünü göstermiştir.
Ne olacak sorusuna gelince, herkes farklı yorumlarda bulunuyor. Benim gezdiğim yerlerde ve bulunduğum sohbetlerde elde ettiğim bilgiler ise ülkemizin çok şeylere gebe olduğudur. Bunların nedeni ise birilerinin çıkarları ve gelecek endişesi korkusu sonucu oluşması beklenen olaylardır.
Bundan sonra olacaklar değerlendirildiğinde, hükümetin bu zandan kurtulma adına kendilerine iç ve dış güçler tarafından komplo kurulduğu propagandalarına hız verecekleridir. İçeridekilere karşı ise bir kısım yapacakları operasyonlarla söylediklerine kanıt arayacaklar ve haklılıklarını ispatlamaya çalışacaklardır.
Olanlarla ilgili bulunan kanıtları karartma adına ve olacaklara karşı kurumlarda sıkıyönetim ilan ederek, ayrıca da kadrolarda büyük bir değişikliğe gitmek suretiyle hükmedeceklerini belli noktalara getirerek kontrolleri altında tutacaklardır. Kontrol edemeyeceklerini ise etkisiz hale getirecekler. Diğer taraftan ise bundan sonra olacakların da önüne geçmeye çalışacaklardır.
Olanların faturalarını istifa ettirdikleri bakanlara veya birkaç kişiye keserek, eski bakanların dokunulmazlığını kaldırtmak suretiyle Yüce Divan’a sevk edecekler. Gerisin geriye dönüp yolsuzluklarla nasıl mücadele ettiklerini kamuoyuna anlatarak kendilerini temize çıkarmaya çalışacaklardır. 
Dışarıdakiler; dediklerine de siz emredin biz yapalım diyerek, gönüllerini almak suretiyle geçmişteki gibi bizi kullanın diyerek kurtulacaklarını hesaplamaktadırlar. Tüm bunlar olurken, Türk halkı daha despot bir yönetim altında inim inim inlerken, ülkemiz ekonomik çıkmazlar içinde boğulacaktır. İslam dini ise yeryüzünde farklı algılanacaktır. AKP ise dağılma sürecine girecektir.
Şu andan itibaren ülke genelinde anketler yapılarak, hükümetin geleceğinin ölçümleri yapılacaktır. Eğer AKP’nin gücü devam ediyorsa yeni belgelerle tekraren ülkede kaoslar oluşturulacak. Yok, batışa doğru bir gidiş yaşanıyorsa bu yapılanlarla yetinilecek. Herkes şunu çok iyi biliyor ki bunlar eşelendikçe yaptıkları pisliğin diz boyu olduğu görülecektir.
Bunlar yaptıkları pislikte boğularak gidecektir gitmesine de, savundukları görüşlerinden ve milletin değerlerine karşı oluşlarından dolayı hiç iktidar yüzü göremeyen CHP iktidara getirilecek. Kılıçdaroğlu veya benzeri görüşten birisi Cumhurbaşkanı yapılırken, Sarıgül de Başbakan koltuğuna oturtulacaktır. Bizim gibi ülke sevdalıları ise söylenen ninnilerle uyutulmaya devam ettirilecektir.
AKP ülkesini ve milletini seviyorsa, gerçi sevenler böyle hıyanet etmez ama yapması gereken olanları olmuşu kabullenerek tüm çıplaklığı ile halkına anlatıp özür dileyerek, herkesi kucaklamaya çalışmaktır. Bölücülükten vaz geçerek, yanlışlarını düzeltip, gerçekten demokratik teamüller doğrultusunda hareket edip, sucu kapatma yerine suçluların cezalandırılmasını sağlamak olmalıdır.
Ülke sevdalılar ise, olayları doğru değerlendirip ona göre projeler üreterek gelecekte milletin makûs kaderini yenmelidirler. Bunları yapmalarına engel varsa, o engelleri de ortadan kaldırmalıdır. Olanlar bu milletin kaderi olmaktan çıkarılmalıdır. Kısacası yattıkları uykudan uyanmalarıdır.

 

 

Yazarın Diğer Yazıları