'Ne yaptın be usta!'

Recep Tayyip Erdoğan’ın benim açımdan geçerli olan iki unvânı var:
AKP Genel Başkanı ve BOP Eşbaşkanı.
Bunlardan birincisi, resmen üstlenmiş olduğu siyâsî görevin, ikincisi ise fiilen yürüttüğü ve farklı yerlerde, farklı zamanlarda defâlarca ve arkasında hangi büyük güçlerin bulunduğunu bilhassa kendisine ve iktidârına karşı olanlara hissettirmek amacıyla, alenen böbürlenerek  îlân ettiği siyâsî misyonun karşılığıdır.
Siz de AKP’nin açılımını “Allah’la Kandıranlar Partisi” olarak görenlerden misiniz bilmem; fakat ben BOP’un açılımını  “Büyük Oyun Planı”  olarak görenlerdenim.
Erdoğan, AKP’nin iktidâra gelmesinden/getirilmesinden bugüne kadar,  işbu büyük oyunun önemli oyuncularından biri olabilmek uğruna, reel politik açıdan bakıldığında pek öyle değilse de hiç değilse hukûki açıdan bir ‘Türk devleti’ olan Türkiye Cumhûriyeti’nin daha önceki iktidarlar tarafından zâten büyük ölçüde sarsılıp tahrip edilmiş bulunan ‘millî’ kimliğini tamâmen değiştirmek ve uzun vâdede bölünüp  parçalanmaya mahkûm federatif bir devlete dönüştürmek için elinden gelen her şeyi yaptı.
Bugüne kadarki gidişâtına bakarak diyebilirim ki, ömrü vefâ eder ve iktidârı da  elinde tutabilirse, Türkiye Cumhûriyeti’nin kimliğini en geç 29 Ekim 2023’de resmen değiştirip  “Anadolu Federal Cumhûriyeti” olarak îlân etmek ve böylece hayâtını adadığı “yıkım, hafriyat ve inşâ”   planını gerçekleştirmek istiyor.
“Büyük Oyun Planı”  dediğimiz şeytânî BOP tezgâhının global hedefleri ile O’nun Türk Vatanı’na, Türk Milleti’ne ve Türk Devleti’ne, tek kelimeyle Türklüğe yönelik hedefleri birçok bakımdan birbiriyle örtüşüyor.
BOP’u kurgulayanlar, hedeflerine ulaşmak için aslında hiç sevmedikleri, hattâ nefret ettikleri kişiler, örgütler ve devletlerle geçici “işbirliği” yapıyor,  “müttefik”  pozuna giriyor, yardım etmek görüntüsü altında onları kendilerine bağımlı hâle getiriyor, kullanılmaya gönüllü olanları da, buna kerhen peki diyenleri de sonuna kadar kullanıyor, sürekli kullanılmaktan vazgeçenleri, kullanılmaya isyan edenleri yâhut kullanılması gereksiz hâle gelenleri bozuk para gibi harcıyorlar.
Erdoğan da aynen onlar gibi davranıyor!
BOP’u kurgulayanların da, Erdoğan’ın da tutum ve davranışlarının psikolojik temelini üç unsur oluşturuyor:
Kin, intikam ve tahakküm hırsı!
 Erdoğan’ın ortamı müsâit görür görmez fütursuzca sarfettiği şu sözler, bu tesbitlerin ne kadar doğru olduğunu apaçık gösteriyor:
-Kînimizi unutmayın, unutturmayın!
-Yumruklarımızı sıkarak bu günleri bekledik!
Evet, bu sözler Erdoğan’ın ruh mayasının kin ve intikam duygularıyla yoğrulduğunun açık delilleridir.
Muhâlif olan gazetelere, televizyon kanallarına, irili ufaklı şirket ve holding patronlarına uyguladığı baskılar, boyun eğmek istemeyenlere karşı devlet gücünü kullanarak yürüttüğü korkutma, sindirme ve yine de hizâya gelmeyenleri batırıp yok etme, hizâya gelenleri affetmiş gibi davranıp yönetme operasyonları, hattâ kendi kabinesi içinde ekonomik hacmi büyük işler hakkında kendisinden habersiz karar veren bakanları adını sanını artık kimsenin duymayacağı şekilde tasfiye ve hatta kendisini yıllarca destekleme karşılığında iktidârına ortak olmak isteyenleri acımasızca harcama tasarrufları, Erdoğan’ın tıpkı BOP kurgulayıcıları gibi korkunç bir tahakküm hırsı içinde düşünüp davrandığının göstergeleridir.
Olumsuz anlamıyla “uyanık” olan “liberal” etiketlilerin bâzıları, Erdoğan’daki tahakküm hırsını nisbeten daha erken sezip uyandılar ve kendisini  “diktatör gibi”  davranmakla suçlamaya başladılar.
Asgarî müşterekler temelinde sâfiyâne bir sadâkatle ve tüm güçleriyle O’nu destekleyen  “muhâfazakâr- Müslüman” etiketli birileri ise, Erdoğan’ın eşitsizliği sanki on yıl sonra farketmiş gibi  “öğrenciler arasında eşitlik sağlama”  bahânesiyle dersanelerini kapatmak istemesi üzerine geç de olsa uyandılar; bir kısmı öfkeyle bağırıp çağırıp tehditler savuruyor, bir kısmı ise hâlâ yarı mahmur gözlerini ovuşturarak sızlanıp duruyorlar:
 “-Ne yaptın be usta!  Çok güzel bir rûyâ idi...”

Yazarın Diğer Yazıları