Necmettin Erbakan'dan Demirel bile korkmuş!..

Gerek öğrencilik, gerek siyasette iki eski dost Süleyman Demirel ve Necmettin Erbakan... İkisi de İstanbul Teknik Üniversiteli ve ikisi de Talebe Birliği Başkanlığı’nda bulunmuş ama Erbakan, ekibi sayesinde başkanlığı ele geçirmişti.


Türk siyasi hayatında müstesna bir yeri bulunan değerli siyaset adamımız Necmettin Erbakan bugünlerde yine gündemde. Her ne kadar aktif siyasetin dışında gibi gözükse de Saadet Partisi’ndeki hakimiyeti, etkisi ve gücü son olayla bir kez daha tescillendi. Ömrünü verdiği Milli Görüş davasının günümüzdeki siyasi temsil organı Saadet Partisi’nin kendi belirlediği çizginin dışına çıkmasına Necmettin Erbakan hiç bir zaman müsaade etmedi. Bu sebeple önce Tayyip Erdoğan, şimdi de Numan Kurtulmuş siyasetimizin usta Hocası Necmettin Erbakan ile başedemeyip ayrılmak zorunda kaldılar. Son olarak Numan Kurtulmuş’un da Necmettin Erbakan’a pes etmesi bana Tercüman Gazetesi’nin patronu Kemal Ilıcak’ın naklettiği bir olayı hatırlattı. Kemal Ilıcak Nazlı Ilıcak ile evlenene kadar koyu bir Demirelci idi. 1973 yılında Adalet Partisi seçimleri kaybedince çok üzülmüştü. Odasında ben, yazı işleri müdürleri Aydoğdu İlter, Argun Berker ve Ünal Sakman  oturmuş seçim sonuçlarıyla ilgili sohbet etmekteydik. Sohbet sırasında Kemal Ilıcak, seçimlerden önce Başbakan Süleyman Demirel’i makamında ziyaret ettiğinde şahit olduğu ilginç bir olayı ve Demirel’in Nermettin Erbakan’la ilgili tespitlerini bizlere şöyle anlattı:
“Seçimlerden çok önceleri ziyaretine gittiğimde makamında otururken, Başbakan Süleyman Demirel Özel Kalem Müdürü Tevfik beyi çağırıp şu talimatı verdi:
‘-Hiç kimseyi 15 dakika içeri alma, dostum Kemal Ilıcak ile biraz sohbet ederek dinlenmiş olurum, bugün çok yoğun  çalıştık....’


 

Sürpiz misafir
Ancak 10 dakika sonra içeri, Odalar Birliği Başkanı Prof. Dr. Necmettin Erbakan, mazeret dileyerek geldi. Uçakla Paris’e gideceğini, sınıf arkadaşı olan Demirel’e vedaya geldiğini söyleyince, Özel kalem Müdürü kendisini engelliyememiş. Ben Erbakan ile tanışmamıştım ama Özel Kalem’den Başbakan’ın yanında benim olduğumu öğrenmiş. İçeri girince hemen benim yanıma geldi. Yanaklarımdan öperken, ‘Sizin gibi genç  ve kıymetli üstelik de milliyetçi muhafazakâr bir gazetenin sahibi olarak sizi çok sevmiştim. Tanıştığıma da çok memnun oldum” diyerek bana bir hayli iltifat etti.
Sonra Süleyman Demirel’in yanaklarından öperek, ‘Sana arz-ı veda etmek üzere kuralları çiğnedim beni bağışla. Paris’den bir emrin olur mu? diye sormak istedim’dedi. Bir 10 dakika  Sayın Süleyman Demirel ve benimle tatlı sohbetler edip ayrılırken gene bana lltifatlar arasında, Paris dönüşünde mutlaka gazetede ziyaret edeceğini de söyledi.

‘Beni de fena harcardı...’
Bu görüşmeyle birlikte kendisi hakkında müsbet düşüncelerim oldu. Bunu da Sayın Demirel’e söyleyip kendisine bir soru yönelttim: ‘Madem ki sizin İstanbul Teknik Üniversitesi’nden sınıf arkadaşınız, bende iyi intiba bıraktı, Profesör Necmettin Erbakan Bey’i neden partinize almadınız?’
Sayın Süleyman Demirel, sanki benim bu sorumu bekliyormuş gibi, o meşhur tebessümü ile sorumu cevaplarken son söyleyeceği sözü peşin söyledi:
‘-Ben Necmettin Erbakan’ı partime alırsam beni harcar, tıpkı İstanbul Teknik Üniversitesi Talebe Birliği Başkanlığı’nda olduğu gibi...’
Merak etmiştim, Süleyman Demirel devam etti:
‘-İş göründüğü gibi değil... Necmettin Erbakan’ın Teknik Üniversite’de iken çok sayıda müridi öğrenciler vardı. Başlı başına bir kuvvet teşkil ediyorlardı. Necmettin nereye gitse, müritleri de peşindeydi. Camide beraber namazlarını edâ ediyorlar, peşini hiçbir yerde bırakmıyorlar, konuşmaları için akıl almaz destek oluyorlardı. Nitekim beni Talebe Birliği Başkanlığı’ndan düşürerek ye-rime geçti. Onu ben partime alırsam çok geçmeden beni harcar, partinin başına geçer. Halen de müritleri peşinden ayrılmıyor, Odalar Birliği’nde büyük hâkimiyeti var...’
Kemal Ilıcak, Süleyman Demirel’in Necmettin Erbakan’ın teşkilatçılığı ile ilgili tespitlerini anlatırken, hepimiz adeta nefesimizi kesmiştik. Sonra kendi düşüncelerini anlatıp sözlerini şu yorumla noktaladı:
“-Sayın Süleyman Demirel, eğer Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ı partisine alıp ona hâkim olup elbirliği yapabilseydi, ne  Milli Selamet Partisi kurulur, ne de Adalet Partisi’nin seçimleri kaybetmesine meydan verirdi. Ama anlaşılan Necmettin Bey’in teşkilatçılığı gözünü korkutmuş olmalı ki o cesareti gösteremedi ve Adalet Partisi de iktidarı kaybetti...”

Yazarın Diğer Yazıları