Neden?..

İnsanlığın oluşumundan günümüze kadar gelen bir milletin devamıyız. Çağ açıp kapamış, birçok icada imza atmış, gemileri karadan yüzdürüp, dünyaya nizam vermişiz.
Zaman gelmiş devlet kurmuşuz. Zaman gelmiş kendi devletimizi kendimiz yıkmışız. Son olarak ise Osmanlı devletini yıkıp, genç Türkiye Cumhuriyetini kurmuşuz.
Türk devletsiz durur mu? Durmaz. Çünkü yeryüzünde yaşayan iki canlı türü var ki esir yaşayamaz. Biri Bozkurt, diğeri ise Türk milletidir. Bu nedenledir ki Türkler kendisine Bozkurt’u mit seçmiştir. Tarih incelendiğinde her millet esaret altında yaşamış. Ancak Türkler hür doğmuş hür yaşamıştır. Bu nedenledir ki yakılan Osmanlı devletinin küllerinden genç Türkiye Cumhuriyeti fidanı çıkmıştır.
Dünyaya nizam verdik. Birçok yeniliğe imza attık da ne hikmetse Atatürk’ten sonra genç cumhuriyette birçok şeyi başarısızlığa sürükledik.
Bugüne kadar kamuoyuna duyurulmayan, bugün ise açıklanan belgelerdeki çirkinliklere bakıldığında ülkenin nasıl yönetildiği görülmektedir. Bu nedenledir ki esen her rüzgârda dalından düşen yaprak gibi savrulduğumuz görülmüş oldu.
Hırsızlığın, ahlaksızlığın, benliğin ön plana çıkarıldığı ve halkın kandırıldığı yönetimlerle ülkenin ne hale getirildiği daha net görülmüştür.
Görülenlerden sonra ne olur derseniz: Söylemlerle halk yine kandırılarak unutturulur. Hatta çoğumuz olanların sorumlularını aklama adına komplo teorileriyle başkalarını suçlayarak olanlara inanmayız bile. Olmadı iftiradır, yalandır der işin içinden çıkarız. Tüm bu yapılanlar insanı yetiştirme yöntemlerimizden kaynaklanıyor. Dün üç kıtaya hükmedenlerin yetiştirilmesiyle, bugün yetiştirdiklerimizin farkı bu olsa gerek. Eğer biz inançlarımıza ve değerlerimize bağlı, araştıran ve soruşturan nesiller yetiştirseydik, bugünkü durumdan daha farklı yerde olurduk. Çirkinliği yapanlar, yaptıklarının yanlarına kâr kalmayacağını bilirdi. Yapmayı düşündüklerinin de hesabını yapmak zorunda olduklarını anlarlardı.
Öyle bir nesil yetiştirmişiz ki; selamı rüşvet kabul eden. imi değil de köşe dönmeyi öğrenen, biz yerine ben diyen, atasını yük gören ve çıkarı için her şeyinden vaz geçen, insan değil de emirle hareket eden kabloları ters bağlanmış bir robot üretmişiz. O nesil ki, yarısı Atatürk’e düşman, diğer yarısı da Abdülhamit Han’a düşman. Kimi Cumhuriyet yanlısı, kimisi de Şeriat devleti ister.
Neden? Çocukların okulları mı farklı, programları mı farklı, yoksa öğretmenlerinin yetiştirilmesi mi farklı? Hani göreve gelen her bakan eğitimde reform yapıyordu. Bu farklılık neden o zaman?
Demek ki neyi, ne zaman, nerede, kiminle ve kimin için yapacağımızı bilmiyoruz. Yoksa her şeyi biliyor da yapmak işimize mi gelmiyor? Ya da yapacaklarımızı çıkarlarımız doğrultusunda mı oluşturuyoruz?
Reform; Gelişen eğitim teknolojisini takip edip ondan yararlanmak, aranan insan tipini oluşturmak ve yetişen nesle değerlerini kazandırmaktır. Bugün bunlar olmadığına göre,  “Eğitimde reform yaptık” iddiaları gerçeği yansıtmamaktadır. Yapılanlar ise çıkarlara göre harekettir.
Eğitime tüccar gözüyle bakılıp, veli ve öğrenci meta olarak görülürse, yapılan üretim de defolu olur. O ürün ki giyilen bedende birçok hastalığa neden olur. Hastaların vereceği kararlar da ülkede sorun üstüne sorun meydana getirir. Sonuçta bugünkü gibi geçmişine küfreden, şehidini gazisini tanımayan, bayrağına ve İstiklal Marşına saygı duymayan güruhlar oluşur.
Türklüğünden pişmanlık duyup ve inkâr eden, üç kuruşa tüm değerlerini satanlar. Mutluluğu bağımlılıkta ve ahlak dışı davranışlarda arayanlar. Kitap okumadan magazin programlarından öğrendikleriyle kendini ulema zannedenler.
Yeter artık! Eğitim alanında bir kurtuluş savaşı verilmesi gerekiyorsa behamal verilmelidir. Hâlâ neden duyarsız kalınır? Neden?... Neden?.

Yazarın Diğer Yazıları