Neden Atatürk’ün adını anmıyorlar. Çünkü hala Yunan kazansın istiyorlar

Din adamı olarak geçinen bazı kişiler yıllardır Mustafa Kemal Atatürk’ü hedef alırlar.
Gerek dini söylemler üzerinden, gerek Paşa’nın yaşantısı üzerinden
Abartılarak anlatılan hikayeler, insanları Atatürk’ten soğutmak için atılan yalanlar…
Mustafa Kemal Atatürk, bağımsız bir Türkiye ve Türk milleti için
ömrünü savaş ve siyaset meydanlarında harcamış büyük bir şahsiyettir.
Kimileri Yunan işgalinde yaşanan onlarca zulmü, tecavüzü, cinayeti
görmezden gelip, “Keşke Yunan kazansaydı” derken
ve bunu diyenleri destekleyip savunurken, bazıları da
Atatürk’ün hasta haliyle dahi, “Gerekirse üniformamı giyer savaşırım” dediği
Hatay için Fransız işgalini savunacak kadar alçalabiliyor.
İşin kötü tarafı ise Mustafa Kemal’in kurduğu Diyanet ise tüm bu
hadsizliklere bırakın tepki göstermeyi, alet oluyor.
Kurtuluş Savaşı’nın kırılma noktası olan Büyük Taarruz’un yıl dönümünde
hutbelerde Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün adı anılmıyor.
Bunun mantıklı ya da iyi niyetli bir açıklaması olamaz…
Prof. Dr. Ethem Ruhi Fığlalı’nın dediği gibi,
“Her şeyden evvel, bir kimsenin dini duyguları ve dinî kültürü ile içinde
doğup büyüdüğü, terbiyesini aldığı aile muhiti ve okul arasında çok sıkı
bir alaka vardır. Bu noktadan hareketle Atatürk’ün hayatına baktığımızda,
son derece önemli bir manzara ile karşılaşırız. Bir kere o, devrinin din
kültürüne oldukça üst seviyede sahip Müslüman ve dindar bir anadan-babadan
dünyaya gelmiş biridir ve ilk dini bilgilerini de onlardan,
bilhassa annesinden almış ve onun tarafından yetiştirilmiştir.”

Ayrıca Çankaya ve Anıtkabir’de Atatürk’e ait kitapları inceleyenler,
bu kitaplar arasında Türk-İslam tarihinin büyük yer tuttuğunu görürler.
Atatürk’ün yaveri olan Muzaffer Kılıç, onun Kocatepe’deki ruh hâlini şöyle anlatmaktadır:
“26 Ağustos’ta (1922) Kocatepe’de bizim topçu ateşimiz başladığı zaman Mustafa Kemal
“Yarabbi! Sen Türk ordusunu muzaffer et...
Türklü gün, Müslümanlığın, düşman ayakları altında esaret zincirinde kalmasına müsaade etme!”
O anda gözlerinden birkaç damla yaşın süzüldüğünü gördüm”
(Armaner, 1981; 64)
1923 yılına kadar Cuma ve Bayram namazı hutbeleri baştan sona Arapça okunurdu.
Müslüman Türk halkı, tamamı Arapça olan bu hutbelerden bir şey anlamıyor,
sadece başını önüne eğip dinliyordu.
Bu durum hutbenin amacına da uygun değildi.
Atatürk, cesaretle bu yanlışlığın üzerine gitmiştir.
Bugün hutbeler, ülkemizde Türkçe okunuyorsa, bu onun sayesinde olmuştur.
Atatürk, Türk ulusu inandığı dini öz kaynağından öğrensin,
Kuran’ın ne dediğini bilsin istiyordu.
“Türk Kur’an ‘in arkasından koşuyor, fakat onun ne dediğini anlamıyor,
içinde neler var, bilmiyor ve bilmeden ibadet ediyor...
Arkasından koştuğu kitapta neler olduğunu Türk anlasın.”
(Gürtaş,1997;41.).
Bu sebeple Kur’an-ı Kerim’i ve Sahih-i Buhari’yi Türkçe’ye çevirtmiştir.
Hal böyleyken, Mustafa Kemal Atatürk’ü din üzerinden hedef almak,
olmadık yalanlar uydurmak, bu vatana ihanetten başka bir şey değildir.
Atatürk’ün arkasından atıp tutanlar belli ki için için Yunan için yanıyor…
Atatürk bu milletin kurtarıcısı, bu vatanın öz evladı ve Atasıdır.
Atatürk’ün kurtardığı bu vatanda, Atatürk’ün kurduğu bu Cumhuriyet’te
rahat rahat dinini yaşayan sözde din adamları Gazi Paşa için
hayır dua edip, yere göğe sığdırması gerektiği halde
O’nun arkasından atıp tutuyor, peşlerindeki kitleleri de kendine inandırıyorlar…
Din ve Atatürk üzerinden siyaset yapmak veya herhangi bir şekilde çıkar ummak,
dine ve Atatürk’e karşı yapılmış bir haksızlık olarak değerlendirilmelidir.
Türk vatanı ve ulusunun ebedi varlığı ve yüce Türk devletinin
bölünmez bütünlüğü açısından bu tür haksızlıklara fırsat verilmemeli ve
bunlarla mücadele edilmelidir…
Dini kullanarak, kendinin vatansever olduğunu iddia ederek,
Atatürk’e dil uzatan kim varsa, adalete hesap vermelidir.
Çünkü şu kaçınılmaz bir gerçektir ki, Atatürk’e dil uzatan ne dindardır, ne de Türk olabilir.
Dindar, Müslüman olamaz, çünkü evvela dinen bir ölünün arkasından konuşmak,
gıybetini yapmak en ağır günahlardandır.
Türk olamaz, çünkü Atatürk olmasaydı bu topraklarda ne Türk ne de Türklük kalırdı.

Kanalıma Abone Olmayı ve Bildirimleri Açmayı Unutmayın:
https://www.youtube.com/@erdemavsar0

Yazarın Diğer Yazıları