Neden parlamenter sistem? / Kerim Yılmaz

Neden parlamenter sistem? / Kerim Yılmaz
İlk çağdan beri demokrasinin temel esası; devleti kuran ''egemenliğin'' asli sahibi olan halkın devletin yönetiminde söz sahibi olmasıdır.

Sözcük, Antik Yunanca’da halk anlamına gelen “demos” ve egemenlik, güç anlamındaki “kratos” kelimelerinden oluşur. Özünde yönetiminde halkın egemenliğidir. Bir yönetim sisteminde eğer halkın egemenliği yoksa orada demokrasi de yoktur. TBMM''de yazan ''Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir'''' cümlesinin kaynağı da, anlamı da budur.

Hukuk devleti, güçlü sivil toplum ve özgür basın sacayağına oturan demokrasiler, Başkanlık ya da parlamenter sistem olarak iki türlüdür. İç savaş sonrası kurulan ABD dışında başarılı olmuş bir başkanlık rejimi yoktur. Sadece Fransa''da başarılı olan bir yarı başkanlık dışında tüm kara Avrupa''sı parlamenter demokrasiyle yönetilmektedir. Gelişmiş ülkelerin neredeyse tümünde tercihe şayan ve mer''i olan demokrasiler de parlamenter sistemlerdir.

Demokrasinin varlığı ve sürdürebilirliği kamu hukuku bağlamında çeşitli ilkelere bağlı olsa da özünde halkın demokrasi kültürüyle doğrudan alakalıdır. Başkanlık rejiminde bu kültür giderek erozyona uğrarken parlamenter sistemlerde kökleşir. Çünkü halk en tepedekine zor, parlamentere ise kolay ulaşır. Ayrıca başkan tek kişi iken parlamenter çok sayıdadır. Tek dereceli, eşit ve gizli oy, açık sayımın cari olduğu, dürüstlüğü yargıç güvenceli bağımsız bir otorite tarafından düzenlenen/denetlenen seçimle oluşan parlamento halk için de güvencedir.

Parlamentoların en kötüsü bile vatandaşlarını, farklı kesimleri, grupları,tercihleri temsil eder. Genele aykırı görüşlere ve isteklere yer verir. Etkili olamasa bile hiç değilse seslerini duyuracak kadar alan açar. Otoriter rejim zihniyeti ve eğilimlerini engelleme kabiliyeti olduğundan otoriterler parlamentoyu pek sevmezler, fakat bunu açıkça söyleyemezler. Yönetimde karar ve işlerin daha hızlı alınıp, görülmesi, hizmetin çabuklaşması ambalajıyla sunarlar. Bu nedenle otoriter iktidarlar ile diktatörlerin düşüncesi buldukları ilk fırsatta parlamentoyu kapatmaktır. Ama buna her zaman güçleri yetmez. Bazen de görüntüyü muhafaza babından kapatmak işlerine gelmez. Parlamentoyu az veya kötü çalışır hale getirip, etkisizleştirerek işlevsizleştirirler.

Böyle olunca yönetimde halkın egemenliği zayıflar. Sistemin en temel sigortası olan yargı bağımsızlığı da yok olursa, o vakit ''''seçildim herşeyi yaparım'''' zihniyeti devreyi girer. Bugün ülkede yaşanan tam da budur. Kuvvetler ayrılığı yok edilmiş, tüm erkler direk ya da dolaylı tek kişide toplanmıştır. Ancak 3 yıllık uygulaması ne işleri hızlandırmış ne de halkın yararına sonuç veren bir yönetim olmuştur.

Bugün için CB hükumet sisteminin sürdürülebilir olmadığı toplumun çoğunluğu tarafından anlaşılmış, durum iktidar yandaş ve mensuplarınca da dillendirilmeye başlanmıştır. Ülke için en uygun olanın parlamenter demokrasi olduğu inancı konsensus ölçüsüne ulaşmış ve dönüşüm kaçınılmaz hale gelmiştir. Parlamenter demokrasi talebini ilk yükselten İyi Parti bu konuda toplumsal muhalefetin sözcüsü olmuş ve biraz da parti ismine nazireten İyileştirilmiş ve Güçlendirilmiş nitelemesi gündeme oturmuştur.

Peki bu ne demektir?

Parlamentoların 2 ana fonksiyonu vardır. İlki halktan aldığı egemenlik yetkisine dayanarak yasa/kural koymak. İkincisi de devlet-kamu harcamalarını halk adına denetlemek. TBMM bugün için her iki fonksiyonunu da kaybetmiştir. Yasa yerine CB kararname ve kararlarıyla konulan norm ve kurallarla yönetiliyoruz. Sayıştay''ın devreden çıkarılmasıyla denetim yetkisi zayıflayan parlamentoda, meclis araştırma, soruşturma işi de yapılamıyor. Asıl ve etkili denetim yolu olan gensoru müessesesi kaldırıldığından yürütme fiilen denetimsizleşiyor. Geriye sadece ''''idarenin yargısal denetimi'''' kalıyor ki o da bağımsızlığını yitirmiş bir yargı düzeniyle mümkün olamıyor.

Şu halde yasama ve denetim faaliyetini kolaylaştıran bir anayasal düzen ile bağımsız bir yargı düzeni kurulduğunda parlamenter sistem otomatikman iyileşir ve güçlenir. Bunun üzerine bir de parlamenterin güçlü olmasını sağlayan, seçim-adaylık düzeni getirildiğinde tahkimat tamamlanır. Bu da siyasi partiler ve seçim yasalarında yapılacak küçük basit ama zorlayıcılığı ve kesinliği olan değişikliklerle mümkündür. Bu konuda muhalefetin, siyaseten uzlaşan iradesi yeterli olup diğer hususlar teknik detaylardır ve hukukçular tarafından hızlıca hazırlanır.

Demokrasilerin diğer sistemlere nazaran iyi kabul edilmesinin en önemli nedeni, hatayı kendi içinde kolaylıkla tamir edebilme kabiliyetidir. CB Hükumet sistemine geçiş bir hatadır ve bu kısa sürede yaşanarak görülmüştür. Parlamenter demokrasiye dönüş için yeterli toplumsal destek ve talep oluşmuştur. İlk seçimle oluşacak parlamentoda bir takvime bağlanarak yol haritasını kamuoyuna sunmak gereklidir. Halkın can yakan ekonomik zorluklarla mücadelesinde öncelikli konu, hayat pahalılığı işsizlik olsa da bunların çözümü için de çoğulcu, katılımcı, denetlenen bir hükumet çıkaran parlamenter sistemin gerekli olduğu unutulmamalıdır.