Neden Türk'e saldırı?

Şam Rejimi'nin yanı başımızdaki İdlib'e saldırısı, Türkiye'ye saldırısının birinci merhalesidir. "Şam Rejimi" diyoruz; siz Moskova ve Tahran'ı anlayın. (İdlib'i Rus uçakları bombalıyor.) İdlib'in düşmesi hâlinde, Türkiye'nin PKK'dan ve IŞİD'den kurtardığı yerlere sıra gelecek. Araplar hâlâ Cahiliye Dönemi özlemi çeksinler; kabilecilik oynasınlar, birbirlerini kollasınlar, birbirlerini yesinler. Biz de Ankara'da "İslâm birliği" diye kendi kendimize türkü çığırıp duralım.

Hüseyin Kâzım Kadri (1870-1934), dört cilt olarak yayınlanan Büyük Türk Lügati'nin de müellifi... Hem kendi ismiyle hem Muhsin-i Fânî mahlasıyla birçok kitabı bulunuyor. Bir kitabı da "Ziya Gökalp ve Türkçülüğün Esasları". Türkçülüğün Esasları'nı yerden yere vuruyor. Hüseyin Kâzım Kadri bu tenkidini sağlığında yayınlamadı. Sonradan İsmail Kara, kızı Rikkat Kunt'un Türk Petrol Vakfı'na devrettiği evrakı arasından çıkararak "Ziya Gökalp'ın Tenkidi" adıyla yayınladı. (Dergâh Yayınları, 1989).

Hüseyin Kâzım Kadri'ye bakılırsa Osmanlı'nın dağılmasının sebebi Ziya Gökalp. Niye? "Türkçü" olduğu için:

 "'Türkçülük', hareketinin başında bulunan ve bî-pâyân gafletleriyle vatanın parçalanması gibi bir hâli manen hazırlayan Ziya Gökalp olmuştu, ki 'Ukalâ-yı mecânînden ve mecânîn-i ukalâdan' idi. Merkez-i Umumî'de beraber bulunuyorduk. Bu siyasetin fenalıklarını, tehlikelerini bir türlü kabul ettiremedim; burada 'Türkçülük' cereyanına revaç verildiği sırada, Arabistan'da ve Suriye'de 'ümmü'1-kura' naza­riyesi günden güne kuvvet buluyor ve o taraflarda birçok hâdisât-ı elîme hazırlıyordu. Nihayet Suriye'deki 'ıslahat' emelleri, orada ne kadar derin bir muhalefet ve isyan fikrinin teessüs ettiğini gösterdi." (s. 79-80).

Hüseyin Kâzım Kadri, Gökalp için, "Ukalâ-yı mecânînden ve mecânîn-i ukalâdan" diyor. Yani Gökalp "Kendisini deliliğe veren akıllılardan, akıllı görünen delilerden"miş.

Hüseyin Kâzım Kadri'nin "Merkez-i Umumî" dediği İttihat ve Terakkî'nin genel idare kurulu. İkisi de partide yönetici.

Durup dururken Türkçülük ortaya çıkmamıştır. Şartlar, Türkçülüğü yeşertmiştir. İttihat ve Terakkî önce İslâmcı, sonra Türkçü idi. Türkçülük hiçbir surette İslâmdan kopuş değildir. Kaldı ki, Osmanlı'yı kuran kudrete dönülmüştür. Aslî unsur kurdu, aslî unsur badireyi atlatacak. (İbn Haldun'un, Kur'ân'dan ve hadisten deliller getirerek ortaya koyduğu "asabiyet teorisi"ne de uygun. Hepsi bu. Kendine dönüş hareketi.)

Hüseyin Kâzım Kadri'nin ağır bir dille suçladığı Gökalp, asıl İslâmcılığı yazmıştır. (Delilleriyle ortaya koydum. Kitap baskıda.) 

Hüseyin Kâzım Kadri'nin bahsettiği "Ümmü'l-kura" nazariyesini soracaksınız. Prof. Dr. İsmail Kara dipnotta açıklıyor:

"Şehirlerin anası anlamına gelen ümmü'1-kura, Mekke'nin adlarından biri ol­arak Kur'ân-ı Kerim'de geçmektedir, (bk. En'âm 6/92, Şûra 42/7). Burada söz konusu edilen Ümmü'l-kura Hareketi, Osmanlı Devleti ve halifeliğine karşı gelişen Arap milliyetçiliği hareketi içinde önemli bir yeri olan, Mekke merkezli yeni bir siyasî organizasyonu öngören ve Abdurrahman Kevakibî'nin (Halep 1265/1849 - Mısır 1320/1902) başı çektiği cereyanın adıdır."

Bu Kevakibî, "Arapçılık" hareketine "Türkçü" hareketlerden çok önce başlamıştır. Onun "müstebit" dediği "İslâmcı" kim? (Yarın yazacağım.)

Yazarın Diğer Yazıları