Neden üniter-milli devlet modeli üstündür? (2)

Almanya’nın yaşayan önde gelen siyaset bilimcilerinden Klaus von Beyme tarafından yazılan “Federalizm ve Bölgesel Bilinç-Uluslar arası Bir Karşılaştırma” adlı kitabında ekonomik ve sosyal yetenekleri açısından üniter devletlerle kıyaslandığında federal devletlerin her zaman daha iyi olmadığını tespit ediyor.
Bu tarihsel gerçeklere rağmen liberal ve sözde “İslamcı” ideolojik koronun Türk milli ve üniter devletine olan düşmanlıklarının nedeni nedir? Türkiye’de liberal demek çok büyük ölçüde ne yazık ki eski komünist demektir. Bu grup için önemli olan Türkiye Cumhuriyeti devletinin Türk karakterinin tahrip edilmesi ve devletin tasfiye edilmesidir. Bu amaç için gerekirse komünist gerekir ise liberal olunabilir. Bunların düşman olduğu Türk milletidir. Bu düşmanlığın nedeni etnik ırkçılıktır. Komünizm ve liberalizm sadece etnik ırkçılığı örtmek için kullandıkları araçtır. Eskiden komünist olmamakla beraber, liberal bireysel hakları dejenere ederek, kolektif haklar zeminine çeken küçük bir liberal grup da vardır. (Bazı dürüst gerçek liberallerin de olduğunu ve onları bu korodan ayırdığımızı tespit edelim.)
Sözde İslamcı entelektüellerin çok büyük bir bölümü için Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşu bir travma oluşturmaktadır. Onlar, Mustafa Kemal Atatürk’ün sanki Kanuni Sultan Süleyman dönemi Osmanlı Devletini tasfiye ettiği gibi bir inanç içindedirler. Keza 1900’lerin Türkiye’sinde sanki Asr-ı Saadet döneminin İslam anlayışı sürerken ve hilafet, Abbasi dönemi ihtişamını yaşarken, Atatürk’ün dine müdahalelerde bulunduğuna, hilafeti tasfiye ettiğine inanırlar.
Oysa Osmanlı devletini yıkan Türkiye Cumhuriyeti değildir. Türkiye Cumhuriyeti, yıkılan Osmanlı devletinden Türk milletinin kurtarabildikleridir. Atatürk de Türk milletinin bir ferdi olarak Trablusgarb’tan başlayarak 1918’e kadar Osmanlı Devleti’nin yıkılmaması için çalışmıştır. 1900’lerde İslam, ne yazık ki Asr-ı Saadet döneminin anlayışına sahip olmaktan çok uzaktır. Dönemin İslamcı olarak bilinen şairi ve düşünürü Mehmet Akif Ersoy’un bu konudaki tespitleri tekrar okunmalıdır. TBMM’nin manevi şahsiyetine devredilen hilafet ise 1924’de artık bir güç değil, bir zaaf kaynağıdır. Bu noktada Atatürk’ün yaptığı ana kaynakları ortaya çıkarmak ve halkın önüne koymak olmuştur.
Sonuç olarak, üniter-milli devlet Türkiye Cumhuriyeti Avrasya ekseninde binlerce sene savaşan bir milletin, 1071’den 1922’ye kadar Batı ve Kuzey ile yaptığı kesintisiz 851 sene savaştan sonra tükenme noktasına geldiğinde sığındığı son nokta Ergenekon’dur. Bugün de gelişen, sanayileşen, zenginleşen demokratik, sosyal bir hukuk devleti için en doğru çerçeveyi üniter-milli devlet oluşturmaktadır.
- Yorumlar 0
- Erdoğan-Bahçeli Bölünme Anayasasına Neden Karşıyım?20 Aralık 2016 Salı 00:00
- Suriye'nin kuzeyinde işler gittikçe daha kötüye gidiyor04 Ekim 2015 Pazar 00:00
- 400 milletvekili olsaydı ne olacaktı?27 Eylül 2015 Pazar 00:00
- Güneydoğu Anadolu'da son durumun fotoğrafı20 Eylül 2015 Pazar 00:00
- Seçim güvenliği için sıkıyönetim kaçınılmaz13 Eylül 2015 Pazar 00:00
- 1 Kasım seçimlerine giderken Türkiye'nin durumu nasıl tanımlanabili04 Eylül 2015 Cuma 00:00
- Seçimler Öncesinde AKP'nin Büyük Açmazı30 Ağustos 2015 Pazar 00:00
- Erken genel seçime giderken23 Ağustos 2015 Pazar 00:00
- Kıbrıs'ta neler oluyor?16 Ağustos 2015 Pazar 00:00
- Savaş başlıyor ve seçimler09 Ağustos 2015 Pazar 00:00
- Neden MHP09 Nisan 2015 Perşembe 00:00
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.