Nedir bu UBER olayı?

Faizler hızla yükseliyor. Mevduat faizi yüzde 15'i kredi faizleri ise 25'i geçti. Konut kredisi ise 1.30 seviyelerinde.

Son 10 yılın en yüksek rakamları.

Dolar 4 lira sınırına yeniden yaklaştı. Cari açık resmen patladı ve genç nüfustaki işsizlik oranı aldı başını gidiyor.

Daha saymadığım onlarca değil yüzlerce kötü haber.

Bunların hiç biri Türkiye'nin önemli gündemi değil.

Türkiye için şu an en önemli konu UBER olayı.

Taksicilerin UBER şoförünü dövmesi, birini yaralaması, Taksiciler Odası başkanının tehdit gibi açıklamaları Türkiye'nin en önemli konuştuğu konu oldu.

UBER bir taksi programı.

San Francisco, Kaliforniya menşeli Amerikan uluslararası ulaşım şebekesi şirketi. UBER mobil uygulaması. 28 Mayıs 2015 itibarıyla, bu hizmet dünya çapında 58 ülkede ve 300 şehirde kullanılıyor.

İstanbul'da da kullanılıyordu. Ta ki, taksicilerin müşteri gibi UBER aracını çağırıp dövene kadar.

Olaya her iki tarafın bakış açısı ile bakmak lazım. Tabii ki, bir de vatandaş açısından. Zaten şu anda UBER konusunda Türkiye ikiye bölünmüş durumda. Bir kısım halk taksicilerin haklı olduğunu bir kısım ise UBER'i savunuyor.

Taksiciler açısından baktığınızda adamlar haklı.

Ekmeklerini savunuyorlar. Bir taksi plakası yaklaşık 2 milyon lira. Taksici plaka sahibine ödeme yapıp kendi nafakasını çıkartmaya çalışıyor. Bir de vergi veriyor, daha aklınıza gelmeyecek birçok masrafı var taksi işletmenin.

UBER havadan gelip müşteri kapıyor. Hiçbir masraf ödemiyor ve sadece kârının yüzde 10'u kadarını Amerikalı şirkete veriyor.

Gelelim UBER tarafına...

Adamlar da haklı. Dünyada taksi plakası diye bir olay yok. Taksici ruhsatı var. Taksicilik yapmak isteyenlerin önce sınava girip ruhsat alması lazım. Yani plakalar öyle milyonlarca lira ya da dolar etmiyor. Burada aracı kullanan kişi önemli. Bu kişi Amerika'da ya da Avrupa'nın her ülkesinde taksicilik yapabilmesi için öncelikle çok önemli bir sınavı vermek zorunda. Bu sınav adres bilgisi.

Taksici çalışacağı yeri çok iyi tanıması lazım. Tüm cadde ve sokakları bilmesi lazım.

Yıllar önce İngiltere'de bir olay yaşadım. İngiliz vatandaşı bir Türk, kredi çekip taksici olmak için çalışma yapıyordu. Elinde harita aylardır şehri dolaşıp sınava hazırlanıyordu.

En önemli kıstas adres bilmesi. Sınav komitesi taksici ruhsatı almak isteyen kişinin arabasına binip, her hangi bir adresi söylüyor ve kendisini en kısa yoldan oraya götürmesini istiyor. Bunu başaramayınca 6 ay sonra bir kez daha şans tanıyor.

Ya bizde?

Taksici İstanbul'da, Taksim'e gidiş yolunu bile doğru dürüst bilmiyor.

Devlet öncelikle şu taksi plakası olayına bir son vermeli. Tüm dünyada olduğu gibi taksicide iş bitmeli. Yani birkaç kişinin kontrolündeki plaka piyasasına koskoca bir şehir teslim edilmemeli.

UBER, İstanbul'daki taksicilerin aksine kalite sunuyor. Eski, pis ve kırık dökük araç yerine en modern arabalarla bu hizmeti veriyor.

Bu UBER'i haklı çıkartıyor mu?

Elbette hayır! UBER madem Türkiye'de bu işi yapıyor o halde vergi ödemeli. Milyonluk taksi plakalarından asgari ücretli bir işçiden daha az vergi alan devlet, önce bu sorunu çözmeli. Çözdükten sonra zaten taksi piyasasına da çekidüzen gelecektir.

UBER'i yasaklamak?

UBER'i yasaklamak çözüm mü? Elbette değil. Teknoloji hızla ilerliyor. Siz teknolojik devrim karşısında yasak ile bir yere varamazsınız. Bu teknolojiyle paralel yürümeniz lazım. Günümüze uygun yasalar ve vergiler getirilmesi gerekiyor. Bu olmadığı sürece Türkiye'de daha çok taksici ile UBER'ci kavgasına şahit olursunuz.

Türkiye'yi yönetenler öncelikle dünyadaki bu teknolojik gelişmenin farkına varmalı.

Yazarın Diğer Yazıları