Nesep meselesi

Birileri MHP'de adı Genel Başkanlık için geçenlere "nesebi gayrisahih" demiş. MHP'nin büyüklüğünü önceki partisi %1'lere düşünce anlayan bu zevatın çocuk yaşımızdan bu yana gençliğimizi verdiğimiz, gençliğimizle yetinmeyip çocuklarımızı verdiğimiz "ana ocağımız, baba kucağımız" partimizin kapısına dikilip "ev sahibi" pozlarında bize sövüşü değildir bizi kahreden; bizi kahreden, küfür sahipleri merkez sağ iktidarın nimetleri ile hemhâl olurken MHP'yi büyütmek için sırt sırta verdiğimiz insanların bu hakarete suskunluğudur.

Halbuki ilk gençlik yıllarımızdan itibaren Ocaklarda bize ilk öğretilen şey "Ülküdaşlık hukuku" idi. Buna göre Ülküdaşlar bazı konularda farklı düşünse bile aralarında gelişen dava adamlığı hukukuna binaen birbirlerine emanettiler. Ufak nüanslar büyük ortaklıkları ortadan kaldırmazdı.

Hepimizi MHP'de buluşturan şey o büyük ortaklık yani "Türk - İslam Ülküsü" idi. Diğer hususlarda farklılıklar olabilirdi. Nitekim onlar "usül"e dairdi. Esas, hepimizin üzerinde ittifak ettiği, milyonlarca Ülkücünün uğrunda birbirlerine hayatını emanet ettiği "dava" idi.

Bunu Başbuğ da dile getiriyordu. Merhum sanki bugünleri görmüş gibi şöyle nasihat etmişti bir konuşmasında: "Biriniz seçimi kazanıp seçilince öbürleri küsüp başını alıp gitmeyecek. Kardeş olduğunuzu, aynı kutsal bayrağı taşıdığınızı hiçbir zaman unutmayacaksınız... Yani bunlar bizim rakibimizdi karşımızda yer aldılar bunlara hiç hak tanımayalım diye bir zihniyete kapılmamalıdır."

Bu hususu MHP'yi Başbuğ vefat ettikten sonra keşfedenlerin bilmemesi normal. Lakin Ülkücü hareketin çileli günlerinden beri sırt sırta olanların unutmaması gerekirdi.

Meseleye bu çerçeveden bakınca, bu kutlu davayı layık olduğu yerlere taşımak için Başbuğun yanında omuz omuza mücadele edenlerin öncelikle birbirlerinin hukukunu koruması gerektiğinin altını çizmek gerekiyor.

MHP delegesinin kahir ekseriyetinin "kongre" talebini eleştirinin ötesine geçen bir üslupla Ülküdaşlarına hakaret vesilesi yapanların meseleye bir de bu açıdan bakmaları zihin açıcı olacaktır. Aynı durum parti genel başkanına hakaret ederek "muhalefet" yaptığını zannedenler için de geçerlidir.

Ezcümle, MHP tarihinde görülmemiş bir üslupsuzlukla MHP Genel Başkanlığına "namzet" isimlere hakaret edene cevabı hakarete uğrayan isimler değil, Ülküdaşlık hukuku gereği, bugün merkez sağ eskisi siyasiler tarafından nesebi sorgulanan isimlerle kırk yıldır omuz omuza Ülkücü hareketin iktidarı için mücadele edenler vermelidir.

MHP'nin derdi...

Anlaşılan o ki MHP'nin derdi AKP çevrelerini oldukça germiş durumda. Hükümete "yakın" medya organları, yazarlar, milletvekilleri derken şimdi de hükümet üyeleri MHP kongresi hakkındaki "endişelerini" dile getirmeye başladı.

Tabii ki MHP'de yaşananlar Türkiye'nin dikkatini çekecektir. Elbette bütün siyasi partiler MHP'de olanları ilgi ile izleyecektir. Lakin alenen medya önünde MHP'nin iç sorunu olan kongre süreci hakkında hükümet üyelerinin uluorta açıklama yapması siyasi nezaketsizlik ötesi bir durumdur. Hukukun verdiği kararı eleştiren Adalet Bakanı ve Hükümet sözcüsünün alenen MHP'nin iç işine müdahale etmesindeki garabetten daha büyük garabet bu yorumlara MHP yönetimi tarafından bir eleştiri getirilmemesidir.

MHP ve Ülkücüler kendi aralarında meselelerini halledecek siyasi olgunluğa, demokratik geleneğe sahiptir. Akla ihtiyacı yoktur. Yarım yüzyıllık bir partinin kongre süreci ile ilgili, iktidarını MHP'nin zafiyetine bağlayan bir partinin yorumlarda bulunması bu çevrelerin siyasi ahlak açısından hangi noktada olduğunu gözler önüne seriyor.

MHP'de yaşanacak değişimin AKP'yi rahatsız etmesinden doğal bir şey olamaz. Bu rahatsızlık kongrenin hem Ülkücü Hareket hem de Türkiye açısından ne kadar elzem olduğunun işareti. Doğal olmayan yönettikleri parti ile ilgili siyasi rakipleri tarafından hadsiz bir şekilde yapılan yorumlara sessiz kalan MHP'li yöneticilerin tavrıdır.

Bu suskunluk son bulmalıdır. MHP birilerinin dışardan "dizayn" edebileceği bir parti görüntüsüne büründürülmemelidir. Neticede kongreler gelir geçer, birileri kazanır birileri kaybeder ama MHP'nin kurumsal kimliği herkesin üzerinde titremesi gereken bir husustur.

              

Yazarın Diğer Yazıları