Nikâh tazeliyorlar!..

TEOG sınavları tantanasından yanda kaldı... Diyanet İşleri Başkanlığı'na atanan Prof. Dr. Ali Erbaş'ın FETÖ üyesi olduğuna ilişkin iddialar... Erbaş'ın Abant toplantılarına katıldığından, FETÖ'nün bazı derneklerine ve platformlarına üye olduğuna ilişkin belgeler hâlâ yazılı medyanın sütunlarında dolaşıyor. İktidar kanadının anlı şanlı FETÖ karşıtları lal oldu!.. Mesela, eski  Adalet Bakanı yeni Diyanet'ten Sorumlu Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ'ın yaşadığı dil tutulması gibi... Hoş!.. Bozdağ ne desin? Ya, birileri de çıkar onun önüne vakti zamanında Fethullah Gülen'i salya sümük övdüğü konuşmalarının video kayıtlarını önüne koyarsa...

Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu!.. Hani, "FETÖ ile mücadele" diye bas bas bağırıyorlardı ya!.. İşin suyunun nasıl çıktığı veya çıkarıldığı TBMM'de kurulan 15 Temmuz hain Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu'nda görülmüştü. "İnlerine girdik" diyenler bu atamaya nasıl onay vermişti?.. Millî Eğitim Bakanlığı kadar önemli ve teşkilatı o kadar geniş Diyanet İşleri'nin başına,  üzerinde "FETÖ'cü" iddiaları bulunan birinin getirilmesi Yenikapı ruhuna uygun mu?.. Saray içi kaynaklardan araştırdım. Adı bende saklı bir kaynak şunları söyledi; "Ali Erbaş'n Diyanet'in başına getirilmesi için İsmailağa Cemaati çok bastırdı. MİT'e soruldu. Olumsuz yanıt gelmedi..."

"Daha neler?" demeye de gerek kalmadı!.. Sağlık Bakanlığı'nda Menzilciler, İçişleri Bakanlığı'nda Süleymancılar, Diyanet İşleri'nde FETÖ'cüler, TSK'da Perinçekçiler... Cemaatlerin son dönem paylaşım listesi uzayıp gidiyor. Yenikapı'nın "birliktelik" ruhu buymuş demek!..

Ha!.. Bir de, Yargıtay Hâkimi Erol Tekmen'in Diyanet İşleri Başkanlığı'na Ali Erbaş'ın getirilmesiyle ilgili haberi twitter hesabından paylaşarak altına "yurtta sulh cihanda sulh" notunu düşmesi var...

FETÖ gerçeklerinin ortaya çıkıp belgelenmesi için canını dişine takarak çalışan, TBMM 15 Temmuz Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu üyesi, CHP İzmir Milletvekili Aytun Çıray'a bu atama ve olup bitenler hakkında görüşünü sordum. Çıray, YENİÇAĞ'a şunları söyledi;

"Diyanet İşleri Başkanlığı'na atanan şahsın basına kısmen yansıyan geçmişinin daha geniş detayını devletin istihbarat kuruluşlarının bilmemesi düşünülemez. Burada bir zaaf göze çarpıyor. Bu zaaf, acaba devletin istihbarat kaynaklarında mı yoksa devleti yönetenlerde mi?..

Geçmişte Adil Öksüz dahil birçok FETÖ'cü ile iltisakı olmuş, dernek ve sivil toplum kuruluşlarına katkı vermiş birinin Diyanet İşleri Başkanlığı'na atanması 15 Temmuz şehitlerinin ruhuna acı vermiştir. Bu atamadan sonra bir Yargıtay hâkiminin bu atamayı olumlayarak 'yurtta sulh cihanda sulh' demesini açıklaması lazım. Kiminle sulh nasıl bir sulh?..

Bir kez daha iyi niyetle tekrarlamak istiyorum. Sayın Cumhurbaşkanı bu şekilde iyice yalnızlaştırılmaktadır. Millet, 15 Temmuz hain kalkışması ile mücadelede emin değildir."

 Kabine revizyonunun ardından "Bo-şa-na-mı-yor-lar" başlıklı kaleme aldığımız yazımızda "FETÖ ile mücadele"nin nasıl boş bir söylem olduğunun analizini yapmıştık. Daha önceki yazılarımızda, bazı Arap ülkelerinde  gerçekleşen "barış" görüşmeleri ile ilgili Ankara kulislerini okurlarımızın kulağına fısıldamıştık. Diyanet İşleri Başkanlığı'na yapılan atamanın sarsıntıları Ankara'da konuşulurken güvenlik bürokrasisinde görev yapan üst düzey bir bürokrattan şu bilgiye ulaştım;

"Kurban Bayramı arifesinde bazı Bakan yardımcılarının yakınlarına yönelik ByLock operasyonu yapıldı. Sonra yukarılardan gelen bir talimatla bu isimler sessiz sedasız serbest bırakıldı."

"Bo-şa-na-mı-yor-lar" demiştim... İddiamı bir adım daha öteye götüreyim; nikâh tazeliyorlar!.. 

Yazarın Diğer Yazıları