Niye gitmesin de kalsın?
MHP’den ayrılırken FETÖ’cüydü, dolayısı ile haindi. MHP’ye operasyon yapıp partiyi ele geçirerek FETÖ’ye emanet edecekti.
Şimdi?
Badem gözlü, güzel sözlü, partisinin başında kalması gereken (o kadın değil) hanımefendi.
Akşener’in, İYİ Parti Genel Başkanlığı’na aday olmayacağını açıklamasından sonra, siyaset yeni bir top çevirmeğe başladı. Akşener, birden ve aniden iktidar blokunun ilgisini çekti.
Gitme, kal!
Niye kalsın da gitmesin?
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde olduğu gibi Cumhur İttifakı’nın tam da seçimi kayıp edeceği en kritik anda, aniden siyasetin vitesini değiştirsin diye mi?
Seçmenlerini ters köşeye yatırsın, hayal kırıklığı yaratıp partisini dibe vurdursun diye mi?
Söyler misiniz, neden kalsın da gitmesin?
Türkiye’de siyasi operasyonlardan bıktık. İktidar, kendisine kullanışlı muhalefet arıyor. Bir başka ifade ile kendi muhalefetini yaratıp, koltuğunda geleceğinden emin oturmak ve ülkeyi perişan etmeğe devam etmek istiyor.
Bu kabul edilebilir bir durum değil. Türkiye bunu hak etmiyor.
Milliyetçiler hiç hak etmiyor.
Milliyetçilik “Ülkesini vatanını ve milletini sarsılmaz bir irade ile sevmek ve yükseltmektir.”
Kendimize sormamız lazımdır; İktidar sahiden ülkemizi yükseltiyor mu? Büyük kalkınma hamlesinin tam ortasındayız da haberimiz mi yok?
Türkiye, millî gelirde geriledi.
Borç batağına sokuldu.
Uluslararası finans merkezlerinden tefeci faizi alıyoruz. Ülkeyi yönetenler Osmanlı borçlanma geçmişimizi hatırlatırcasına bir benzerini inşa etmekten çekinmiyor.
Milliyetçilik, “milletin millî çıkarlarını korumaktır.”
Türkiye’nin en önemli şirketlerini yabancılar teker teker alıyor.
Birkaç müteahhit ülkenin bütün sermayesini, hem de vergi affıyla tüketiyor. Madenlerimiz yabancı şirketlerin yerli ortaklarına satıldı. Limanlar bile yerli değil yabancı ellere kiralandı.
Millî çıkar bu mu?
Milliyetçiler bu düzeni mi savunuyor?
Gitme kal…
Devranımız dönsün.
Seçimi kayıp edecek olursak, “iki ağabey” gönderir, haber veririz.
Türkiye’nin sahici milliyetçilere ve onun siyasi mücadelesine ihtiyacı var. Eğer bir çıkar için mücadele edilecekse, o çıkar, millî çıkardır. Milletin üstünde başkasının çıkarı değil.
İYİ Parti kurulurken arkasında bu amaçlara inanan nitelikli bir kadro vardı. Bu kadro, MHP’nin tarihsel amaçlarına ters işler yapmasına, AKP’nin sarsılmaz destekçiliğine soyunup, kendine iktidar olmayı yakıştırmamasına üzülen, samimi vatanseverlerdi.
Dava, dava gibi savunulmalı, fikir, fikrin ahlakına, hedefine, niteliklerine ve elbette amaçlarına göre siyaset üretmeliydi. Çünkü bu dava, Türkiye demokrasisine canı pahasına hizmet etmiş, kurulu siyasal sistemin, Sovyet ve Çin benzeri Sosyalist bir rejime dönüştürülüp, ülkenin esaret altına alınmaması gerektiğine inanmış, güçlü ve samimi bir kadroya dayanıyordu.
Ne oldu?
İktidarın çeperine sarılmış, onu ayakta tutan seçmen kontenjanına dönüştürülmüş, asker-polis ihtiyacının karşılandığı fidanlığa dönüştürüldü. Ayrıca, parti yüksek kademesinde sözü geçenlerin küçük ihalelerinden nemalandırıldığı kullanışlı insan kaynağına dönüştürüldü.
Bu tabloda milliyetçiler, siyasal özne değil, nesne oldular.
Kimi yorumcular, MHP’nin AKP’yi dönüştürdüğünü söyleseler de uygulamalardan durumun öyle olmadığını gösteren yüzlerce örnek göstermek mümkündür. Şimdi özne olması beklenen İYİ Parti’nin de nesneleşmesini istiyorlar. “İktidarın kullanışlı muhalifi olun” demeğe getiriyorlar. Sözümüzden çıkmayın demek istiyorlar.
Kendilerini, milleti bölerek, ekonomisini batırarak, halkını borçlandırarak, dış politikada iki ileri bir geri zikzak yaparak Türkiye yüzyılı inşa ettiklerine inandırıyorlar. Araplardan borç dilenerek Türkiye yüzyılı kuracaklarını sanıyorlar.
İYİ Parti’ye de “Gel bize katıl” diyorlar.
Toplumun böyle partilere ihtiyacı yok. Toplumun; etkili söz, yazı, karar ve görüşleriyle halkı uyaran, siyasete yön veren, nitelikli kararlar alan, politikaya, ekonomiye, tarıma, sanayiye, uluslararası ilişkilere dair öneriler sunabilen parti ya da partilere ihtiyacı var. Aynı zamanda, milliyetçi değerleri özümsemiş ve benimsemiş, merkeze yaklaşan, merkezden kopmayan, Türkiye ortak paydasıyla bağ kuran partilere ihtiyacı var.
İYİ Parti buna talipse, yolunu doğru çizecek iradeyi göstermelidir. Değilse, yeni bir BBP modeliyle, AKP’nin çeperine tutunarak varlığını sürdürebilir.