Niye Korkuyorsunuz?

Kim elinde "hayır" pankartı ile dolaşıyorsa düş peşine. Tak kelepçeyi.. Bastır kafasını yere, bas üstüne…

Kim yürüyecekse durdur...

Kim feysinden 'evet' aleyhine bir tek cümle yazarsa tutukla…

Televizyonlarda konuşturma..

Gazetelerde az haber çıkmasını sağla.

Sonra çık meydanlara haykır..

Millet ne derse o!..

Yaşasın demokrasi!..

Kim benim ülkemde seçim yapılmıyor diyebilir. Demokrasi yok diyebilir?

Kim?

Hiç kimse..

Oy veriliyor mu kardeşim?

Evet!

Muhalefet var mı kardeşim?

Var!

E, sandık?

O da var..

Bunlar demokrasinin alametleri değil mi?

Alametleri.

Gördün mü?

İşte sana demokrasi.

Eşit propaganda hakkı, eşit yarış, eşit konuşma, eşit..

Şşşş!..

Kumaş mı ölçüyoruz birader? Bal tutan parmağını yalar…

Ben devletin imkânlarını kullanarak yüz adım önden başlayacağım. Sen, bulursan kendi imkanlarınla yüz adım geriden başlayacaksın... Eşitlik, yarışa başlamanda değil, yarışa katılmandadır...

Unutma!

Millet ne derse o..

Türkiye'deki seçim manzarası kaç yıldır böyle...

Şimdi buna bir de olağanüstü hal durumunu ilave edin tamam. Olağanüstü hal, pek çok şeyin gerekçesi şu anda. Yazının başında söymlediğimiz, yürüyüşleri engellemenin, hayır afişi asman için topluca harekete etmenin yasak olduğunu biz nereden biliyoruz? Polis insanları durdururken ne gerekçe gösteriyor?

Olağanüstü hal..

Buna bir de milletin psikolojisini ekleyin.

Bütün haksızlıkları, adaletsizlikleri, devletin halkın parasının çalıp çırpanları görmeyen, duymayan ve bundan tınmayan bir milletin isteyeceği nedir sizce?

Yüksek sesle adalet mi?

Eşit yarış, eşit konuşma, eşit propaganda istemek mi?

Değil..

Ne diyor hadis: "siz nasılsanız öyle yönetilirsiniz!"

Başka söze gerek var mı?

Bunun bir başka örneği de MHP cephesinde yaşanıyor. Ağır travmalar var. Siyasi kıyım almış başını gidiyor. Gelişmeleri gazeteler haber yapıyor: "Bahçeli 'hayır' diyen teşkilatı kapattı" diye…

Muhalif istemiyor..

Tek ses, tek biçim, tek adam, tek tip istiyor… Çeşitlilik, özgür irade, bireysel tercih gibi aykırı şeylere tahammülü yok.

Bu durumda "hayır" diyen teşkilatı ne yapacak?

Kapatılarak ortadan kaldıracak. O da onu yapıyor..

Yok ederek çözdüğünü sanıyor...

Etkisizleştirerek sorunu ortadan kaldırdığını düşünüyor…

Böylece rahatlıyor..

Attıkça, söktükçe, sildikçe küçüldüğünü ne zaman anlar bilemeyiz? Lakin etrafında kimsenin kalmadığını görünce belki ödevini yapmış olur, ancak ideolojik sapmayın ağır faturasını ne ödeyebilir ne de düzeltebilir.

İşin garibi nedir biliyor musunuz? Tıpkı AKP'liler gibi onlar da, kapatarak, yıkarak, iterek insanları dışladıktan sonra aynı söylemi dillendiriyor: "Millet gitmenin neresi kötü? Ne var bundan korkacak?"

Asıl size sormak lazım: Sahi korkacak ne var? Niye korkuyorsunuz?

Yazarın Diğer Yazıları