O fotoğraflar!

Eylül 2014’te bazı fotoğraflar servis ediliyor Kandil’den... Servisi yapan PKK’nın haber ajansı ANF... Fotoğraflarda Murat Karayılan diploma dağıtıyor kursu başarıyla bitiren teröristlere... Kurs denilince yanlış anlaşılmasın, ehliyet veya pasta yapım kursu değil, ‘suikast ve ağır silah’ eğitimi!..

Bu eğitim, teröristler ‘çözüm süreci başarıya ulaştığında işsiz kalmasın, hayata kolayca uyum sağlasın’ amaçlı meslek edindirme eğitimi değildi hiç şüphesiz... Alınması gereken mesaj çok açıktı;  “Sizin aptalca barış hikâyeleriniz bizi bağlamaz... Biz öncekinden çok daha kanlı bir savaşa hazırlanıyoruz...”

PKK’nın bu eğitimi veriyor olması bir ’kararlılık ifadesi’ydi ama ondan daha önemlisi fotoğrafları servis ettirerek, tabanına ve kimin galip geleceği konusunda tereddüde düşmüş bölge halkına gösterdiği hedefti... Açıkçası  “Altın vuruş için hazırlanın” deniliyordu...

Aynı tarihlerde Türkiye’de ne oluyordu? Sokaklarda, sahibinden, çok kullanılmış, ikinci veya onikinci el fark etmez, ‘tasmalı âkil’ gezdiriliyordu...  Onlar halka barışı, özgürlüğü, demokrasiyi, saz çalan hevalleri, yaylada açan çiçekleri, gülücük saçan hayvanları anlatıyorlardı...

Baldıran zehri esasında devlete içirilirken, şeref özürlü medyadan kimse sormuyordu,  “Madem barış geliyor, silahlar neden hâlâ milletin alnında, neden sınır dışına çekilmedi teröristler, neden hâlâ terör eğitimi veriliyor, neden karakollar ve baraj inşaatlarına karşı çıkılıyor, neden, neden, neden?”

Medya, ‘işgal medyası’ gibi yayın yapıyordu... Artık ’devlet ve teröristler’ yoktu, ‘iki taraf’ vardı!.. Taraflardan birisi yeni savaşa hazırlanırken, diğeri yönetenleri vasıtasıyla uyuşturulmuştu... O yöneticiler ki, kimisi terörle mücadele maliyetini hesaplayıp,  “Bunlar olmasaydı şimdi herkesin bir evi ve arabası olacaktı”  türünden gerçek dışı sözlerle bu projeye lojistik akıtıyordu... “Artık analar ağlamayacak”  mottosu seçimden seçime ağustos böceğinin çok işine yarıyordu... Kışı yani bugünleri kim düşünecekti? Düşünmek isteyenler ‘güvenlikçi’diye aşağılanıyordu...

Bir yanda terör örgütü, devletin otoritesini geri çekmesi dolayısıyla bölgede oluşan boşlukta, ‘hem halklaşıp hem de devletleşirken’, diğer yandan devletin teröre karşı mücadele yeteneği zayıfladı... ‘adık halk’la devlet arasındaki mesafe açıldı, siyaset kurumu çözüm sürecindeki ortağının hatırına güvenlik bürokrasisini ezdi, kapısındaki bayrak indirilirken bile hareket edemez duruma soktu, devriyelere çıkılmadı, yollar unutuldu, iz bilen korucuların bir kısmı PKK’nın inisiyatifine terk edildi... Kimisi öldürülürken, kimisi PKK’yla anlaşmak zorunda kaldı...

PKK diş gösterdikçe bizimkiler bunu ‘örgüt içinde barış istemeyen provokatörler’e fatura ettiler... Bugün de “Öcalan bunları yakalasa, her şeyi berbat ettiniz diye sopayla kovalar” diyen ‘resmî kafa’ o kafa işte...  “PKK, yakaladığı boşluk sayesinde mahalle mahalle, köy köy örgütleniyor, büyük şehirler başta olmak üzere her tarafta evler silahlandı, bunlar iç savaş hazırlığı” diyenler yerine ekranlar ve gazeteler gamsız sol liberallere, iş birlikçi İslâmcılara ve nerede olurlarsa olsunlar birbirini daima bulan Marksist kırmalara açıldı...

Şimdi onlar hâlâ aynı yerde otlamakla birlikte, projenin devlet tarafındaki siyasî sahiplerini aynı yerde göremiyoruz... Baldıran içtiğini söyleyen, sanki o tarihte gazoz içmiş gibi konuşuyor!.. Üç-beş ay öncesine kadar kostaklanan ‘fiberglasçı’ Efkan Ala’yı gören duyan var mı memleket yanarken? Bu işin bir numaralı sorumlularından Beşir Atalay gak-guk ediyor, fırsat yakalasa da açılımı yeniden başlatsa!.. Meşenin dalı kendisine batarken bir şey hissetmeyen ‘ağlak’ şimdi bir şeyler hissediyormuş havasında!..

 Davutoğlu ise artık ölümlere hazırlıktan bahsediyor!.. Açılımı hayvanların bile anladığını, bazı insanların anlamadığını söyleyen ve bu sayede milletvekili olanın dili nereye kaçtı acaba? Ya da ‘Bu bir devrim’ deyip, yılışa yılışa televizyonlarda açılım bezirgânlığı ve Kandil postacılığı yapan ‘taze mebus’ Hüseyin’in dili?

Ya havuz çocukları? Ne kıvrak bir belmiş böyle, dün Nevruz ateşi başlarına vurup halüsinasyon pazarlayanlar şimdi suçu başkalarına atmak için kalemlerini üçüncü sınıf yağlı hokkaya batırıyorlar... Birinci aşamada ‘aptal tüketici’ muamelesi yaptıkları halka, ikinci aşamada yine aynı muameleyi yapıyorlar...

Dileriz ‘devlet aklı’ terörle mücadelede öncelik alır... Bu iş başarısızlığı ispatlanmış önceki hayalperestlerin inisiyatifinde kalırsa Türkiye kaybeder...

Yazarın Diğer Yazıları