O genel müdür yardımcısı

Türkiye'de beş yıl öncesine kadar yaklaşık 205 bin bankacı vardı.

Şu an bu rakamın 190 bin civarı olduğu sanılıyor.

Bankalar her gün üç beş bankacıyı işten çıkartıyor. Eskiden toplu personel çıkartırlardı şimdi öyle yapmıyorlar.

Her gün ve her hafta düzenli olarak çıkartıyorlar.

Yani zamana yayıyorlar. Hem tepki çekmiyor hem de kimsenin kılı bile duymuyor.

İşten personel çıkartma deyince akla iki banka geliyor.

Birisi yerli sermayeli, diğeri Körfez.

Yerli sermayeli banka en ufak kriz haberi karşısında, bir anda yüzlerce çalışanını kapının önüne koyuyor.

Kimse bir şey söyleyemiyor.

Artık Türkiye bu bankayı kabullenmeye başladı.

Personel çıkartma konusunda diğer bir banka ise Körfez sermayeli. Bu bankaya halen çalışanları papazın bankası diyor. Aslında papazlık bir durum yok ama öyle diyorlar.

Bu banka bir markanın itibarının nasıl yok edildiğinin en iyi örneği.

Gerek vatandaşa yönelik bankacılık sistemi gerekse çalışanına yönelik politikaları hep can yaktı.

Körfez sermayeli olması nedeniyle hep korundu kollandı.

Bu da bankanın istediği gibi at koşturmasına neden oldu.

İşte bu bankanın personel tarafında hayatı çekilmez kılan politikanın kahramanı İnsan Kaynakları'dan sorumlu Genel Müdür Yardımcısı istifa etti.

Bu GMY'nin başka bir bankada işe başlayacağı konuşuluyor.

Nerede ve ne yapacağının bir önemi yok. Bu yönetici bankacılar tarafından hep öfke ne nefretle anılan bir isim olarak hafızalarda kalacaktır.

Bugüne kadar en çok bankacı şikâyeti bu şahsın yaptığı birimden geldi.

İnsan Kaynakları değil adeta giyotin makinası.

Binlerce bankacının hayatını kararttı. Uyguladığı performans sistemi ile Türkiye'nin yetişmiş insan gücünü bir çırpıda yok etti.

Bu kişi aynı zamanda bankacılık sektörüne referans kirliliğini getirendir.

Referans kirliliği insanlık suçudur.

Bir bankacı işten atılıyor ve onun bir başka bankada çalışmaması için kötü referans veriliyor.

Sanki hırsızlık yapmış büyük bir suç işlemiş gibi.

Tabii ki bunu belgelendirmek imkânsız.

Referans kirliliğinden dolayı o kadar çok bankacının canı yandı ki!

Bu adamın uyguladığı personel politikası nedeniyle kurumu Türkiye'de ilk kez mobbingden mahkûm edildi. Hem de bir değil, iki değil.

Halen mobbing davası açılmış 10'a yakın dava var.

Halen mahkeme kapılarında sürünen yüzlerce bankacı.

İşte tüm bunların kahramanı olan bankacı geride kötü bir isim bırakarak ayrıldı.

Ancak bu yönetici sadece oradan yüklü tazminat alarak gitmiyor.

Aynı zamanda yüzlerce hatta binlerce insanın ahı ile gidiyor.

Nereye giderse gitsin emin olsun ki, bu insanların ahı da onunla gidecektir.

Antidepresan kullanmak zorunda kalan binlerce bankacının vebali eminim ki onu son nefesinde bile rahat bırakmayacak.

Son olarak şunu söylemek istiyorum.

Koltuklar makamlar ve unvanlar hep geçicidir.

Kimse sonsuza kadar orada oturmayacaktır.

Bir elinde viski, diğer elinde puro ile yüzlerce kişiyi işten attıktan sonra sosyal medya hesabından alay edercesine paylaşım yapmanın günahı er geç önüne gelecektir.

Bu yazıyı neden yazdım biliyor musunuz?

Son üç gündür yüzlerce elektronik posta ve mesaj aldım. İlk kez bir istifanın arkasından bu kadar küfrü ve bedduayı duyuyorum.

Umarım bundan sonra o koltuğa oturacak yöneticiler vicdanı ile hareket eder.

Tabii ki o vicdan varsa.

Yazarın Diğer Yazıları