O paçavrayı Türkiye astı!

Nefi Demirci'yi aradım dün.

Sesi Kerkük kokar mı bir insanın;

Kokuyordu.

Benden az önce Kerkük'ten aramışlar, belki onun etkisi... Belki hasretinin ata yurduna...

***

1938 yılında, Türkiye'de subay olan oğluna yazdığı mektup dolayısıyla "Turancılık yapmak"tan hapse mahkûm edilmiş, İstiklal Savaşı kahramanı, gazi Hıdır Lütfü'nün torunu Nefi Demirci...

Amcasının oğlu Rıza Demirci, 1980'de Saddam yönetimi tarafından katledildi ve naaşının nerede olduğunu bilmiyor hâlâ ailesi.

1960'lı yıllar... Nefi Demirci, çıkardığı "Bülten" dergisiyle, Irak Türklerini özellikle de Türkmen gençlerini saran heyecanın, inancın ta kendisi... Öyle ki, Baas rejimi tarafından yasaklandı Irak'a girişi.

***

İşte böylesine adanmış bir hayattan sonra "büyük bir hayal kırıklığı" diyor Demirci şahit olmak durumunda kaldıklarına:

-              Sadece resmi dairelere değil her tarafa Kürt "bayrak(!)"ları asmışlar... Türkçe konuşmak yasak... Türkmenler korku içinde... Yine de iftihar ettiğim bir şey var; hepsi sokaklara dökülmüş halde, direniyorlar... Türkiye'ye sitem ediyorlar. Lafla "yanınızdayız" demekle hiçbir şey çözülmüyor. Sen, Barzani'yi getirip, "bayrağını(!)" İstanbul'da, Ankara'da dikersen, Kerkük'te de biri çıkıp "Türkiye'de astılar burada niye asmayalım" der...

***

Demirci'nin dili varmıyor açık açık söylemeye, ben diyeyim;

Kerkük'e o paçavrayı "Kent Konseyi" değil Türkiye astı; "emsal" olarak, zemin hazırlayarak, fırsat vererek!

***

Güzellik uzmanlarından "tehdit"le evet

-------

Gün geçmiyor ki 16 Nisan'da yapılacak halk oylamasının meşruiyetini tartıştıracak yeni bir baskı, tehdit, engelleme, irade gaspı haberi gelmesin.

Son örnek:

Beştepe'de yapılan dillere destan "güzellik uzmanları buluşması"nı duymuşsunuzdur...

Söylenti o ki, Cumhurbaşkanı'nın canlı yayında güzellik uzmanlarına şimdiye kadar sadece doktorlar tarafından kullanılmasına izin verilen aletleri kullanma yetkisi veren kararnameyi imzalamasıyla gündem olan bu buluşma öncesi, "birileri", toplantıya davet edilen güzellik uzmanlarını bir bir arayıp katılmaları yönünde baskı yapmış.

Bununla yetinmeyen o "birileri", güzellik uzmanlarını "referandumda "hayır" çıkarsa, Sağlık Bakanlığı'nın bütün güzellik merkezlerine doktor bulundurma şartı getireceği"yle tehdit etmiş!

İnsanları ekmekleriyle, işleriyle, gelecekleriyle tehdit ederek zorla aldığınız oyları "millî irade beyanı" sayıp da, rejim değişikliği istemediği halde istiyormuş gibi yapmak durumunda bıraktığınız insanları, güllük gülistanlık ortamda yönetebileceğinize inanıyor musunuz gerçekten?

***

Kimbilir hangi musibetin yolu

--------

Şehitlere saygı dizileriyle reyting avlayıp şehit babasının "bizden terörist olur mu" feryadını sansürleyen televizyon kanallarına "sahte ekran milliyetçileri" yakıştırması yapmıştım ya dün...

Okuyucularımızdan Utku Güler yazmış:

"2007 Şubat'ında "Kurtlar Vadisi Terör" adlı yeni bir dizi başlayacaktı hatırlar mısınız?

 Aslında eski dizinin devamı olacaktı, sadece artık mafya konusunun yanında terör konusu da işlenecekti... İşlenecekti diyorum, zira bu dizi ilk bölümünden sonra "RTÜK'e gelen yoğun (!) şikayetler sebebiyle" yayından kaldırıldı!

Çünkü halk 2-3 sene sonra imza atılacak "açılım"a hazırlanmalıydı; PKK'lı teröristler şirin gösterilmeliydi gözümüze. Nitekim, kısa bir süre sonra "Kurtlar Vadisi Pusu" adıyla tetikçiliğin dibine vuran başka bir dizi başlatıldı ve buradaki "Muro" karakteriyle algı operasyonuna start verildi...

Muhtemeldir ki iktidar, o sıralar Oslo'da İngiltere koordinatörlüğünde bölücülerle gizli gizli görüşüyordu!

Şimdi düşünmeden edemiyorum, yayınlanacak olan "kahramanlık" dizileri neye zemin hazırlıyor?

Yakın gelecekte şerefli Türk askeri, emperyalist ülkelerin çıkarları için hangi cephelere sürülecek de bunun yolu yapılıyor? Başımıza daha neler gelecek?"

***

Keşke bizden olmasalardı

------

İstanbul'daki on binden fazla aç, açıkta Telaferli Türkmen olduğunu biliyor musunuz?

Peki ya sağlık sorunu yaşadıklarında, hastane kapılarından kovulduklarını?

Ya çocuklarının eğitim alamadığını?

Vaktiyle, üniversitesinde Suriyeliler için açılan programları gururla anlatan bir rektöre "ya Türkmenler için ne yapıyorsunuz" dediğimde, "onlar için bir şey yapmaya gerek yok, onlar zaten bizim insanımız, mağdur olmazlar" demişti. En büyük suçları bu; "bizim insanımız" olmaları belli ki!

 

Yazarın Diğer Yazıları