O paralar hâlâ Halkbank'a mı yatıyor?

Tarih: 23 Haziran 2014... Dönemin Enerji Bakanı Taner Yıldız, Irak'tan gelen ve Bağdat'la Erbil arasında krizlere sebep olmuş petrolle ilgili şu bilgileri veriyor basına: "Şu ana kadar üç tane kargo yüklendi ve adresleri için yoluna çıktı. Dördüncü kargoyu da dün akşam itibarıyla yüklemeye başladık. Üretildikçe hem iletilecek hem de bunlar tüketim piyasalarına sunulacak..."

Kritik soru şuydu: Bağdat'la krize sebep olan ve Barzani yönetimine para kazandıran bu petrolün alıcısı kimdi? Türkiye, Ceyhan üzerinden 'aracılık' yapıyordu ama kime yapıyordu?

Ortalıkta İsrail iddiaları vardı ama siyasî iktidar bu konuyu konuşmaktan kaçınıyordu... Hem İsrail nasıl olabilirdi ki? 'One minute' krizinde film kopmuş, onlara hadlerini bildirmiştik!.. Her türlü iş birliği anlaşmalarını iptal ettiğimizi duyurmuştuk!..

Sonra Gazze'ye yardım götüren Mavi Marmara gemisi uluslararası suda İsrail askerlerince basılmış, dokuz vatandaşımız katledilmişti... Zaten diplomatik ilişkiyi en alt düzeye indirmiş, katliamda rolü olanları kendi mahkemelerimizde gıyaben yargılamaya başlamıştık...

***

Doğaldır ki, Irak'tan gelen petrol, Ceyhan üzerinden İsrail'e aktarılıyor olamazdı değil mi? İddialar, olduğu şeklindeydi... Bir örnek: Ceyhan'dan yükünü alan United Emblem adlı tanker doğrudan İsrail'e gitmiyor, açık denizde yükünü Liberya bandıralı Altai'ye aktarıyordu... O da petrolü İsrail'de boşaltıyor, sonra yeni dolum için Ceyhan'a geliyordu...

İbretlikti her şey... Mavi Marmara, baskından sonra İsrail'in Ashdod limanına çekilmişti... Daha güneyde, Gazze'nin burnunun dibinde olan Ashkelon limanına ise bir süre sonra söz konusu petrol inecekti...

Pop-İslâmcılarımızın İsrail aleyhine sloganla fotosentez yaptıkları dönemde, biz Kuzey Irak yönetimiyle İsrail arasında petrol kuryeciliği yapıyorduk!.. Mavi Marmara katliamının İsrailli suçluları için çıkarılan kırmızı bülteni oyalayıp oyalayıp İnterpol'e göndermezken bizim pop-İslâmcılar iç tribünlere oynuyorlardı...

Barzanî yönetimiyle Ankara bu konuda hem dünyayı hem de Türkiye kamuoyunu ikna için çok basit bir savunma yönteminde ağız birliği etmiş görünüyorlardı... Konuyla ilgili olarak Barzanî'nin sözcüsü Dizai "Kürdistan hükümeti olarak herhangi bir devlete direkt petrol satmış değiliz. Petrolümüzü satın alan şirketler, kendilerine gelen talepler üzerine istenilen yere satıyorlar" derken, bizim Enerji Bakanı Taner Yıldız bakın nasıl geveliyordu: "Yüklenen kargo İsrail'e mi, başka ülkeye mi gitmiştir bilmiyorum... Bunlar Türkiye'nin problemi değil... Belki kargo İsrail'e gitmiş olabilir ama sattıkları nokta başka olabilir. Biz Türkiye olarak bu kısmıyla ilgilenmiyoruz..."

Gerçek ayan beyan ortadaydı... Bu durumda dikkati başka yere çekmek ve müjdeler vermek gerekiyordu... Dönemin Enerji Bakanı Taner Yıldız, Türkiye'nin bu ticaretten varil başına 1 Dolar para kazandığını, ayrıca bu ticarette dönen paranın Halkbank'a yatırıldığını, o ana kadar yatan paranın da 93 milyon Dolar olduğunu müjdeledi!.. Yani Barzani'nin 93 milyon Dolar'ı bizim bankamıza yatırılınca problem kalmamış oluyordu!.. Mavi Marmara yüzünden morali bozulan pop-İslâmcıya da bir kamu bankasına yatırılan Dolarların gururu kalıyordu!..

***

Şimdi vana bizde olmasına bizde de, "Kestik, kesiyoruz" derken dil yumuşamaya başladı... Tribünlere gaz verme görevi başkasında!.. "Bu petrol ticaretinden kimler, hangi firmalar ne kadar kazanıyor?" sorusunun cevabını artık pop-İslâmcı kardeşlerimiz bulsunlar!.. Sonra da mümkünse slogan patlatmaya, adliye koridorunda tekbir getirmeye devam etsinler!..

***

Teklifimi tekrarlıyorum: Yine inanabilirim!.. Yalnız "Kuzey Irak Türkiye'ye bağlanacak" yalanı biraz eskidi gibi!.. Şimdi daha kallavisini sabırsızlıkla bekliyorum!.. Kandırılmaya her daim hazırım!.. Çünkü inanmaya mecburum!..

Kandırın ama mümkünse o şarkı sözlerindeki gibi kandırın: "Yeter ki onursuz olmasın aşk!.."

Yazarın Diğer Yazıları