Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Serap BESİMOĞLU

Serap BESİMOĞLU

O sadece insan Mustafa değil, ölümsüz Atatürk'tür

Can Dündar'ın "Mustafa" isimli filmi gösterime gireli henüz bir hafta kadar oldu ama bir sürü tartışmaya da konu oldu. Türk basınının çok önemli kalemleri yazdılar çizdiler. Özellikle gazetemizin değerli yazarları Altemur Kılıç, Sabahattin Önkibar, İsrafil Kumbasar, Hürriyet gazetesinden Bekir Coşkun ve birçok köşe yazarı sütunlarını bu filme ayırdılar. Hepsini de okudum. Hatta Deniz Baykal'ın gala sonrasındaki açıklamalarını izledim. Başarılı çalışmalarını daha önceden bildiğim Can Dündar'ın "Mustafa"sını tarafsız bir düşünceyle, benim öğrendiğim, inandığım ve hayran olduğum insanı kendi penceremden izlemek istedim. Sonrasında sizlerle paylaşacağım malum... Çok farklı beklentilerle girdiğim filmden biraz buruk ve umduğunu bulamayarak ayrıldım.

Nasıl mı? Şöyle; film mekânlar ve fotoğraflar bakımından çok güzel ama Atatürk'ün kahramanlıkları ve devleti için yaptıklarından çok özel hayatına giriyor. Her insanın özel hayatı namahremidir. Hele ki bir devlet adamının hayatı, üstelik de öylesi halkının içinde yaşayan bir insanın hayatı, ülkesi için yaptığı fedakârlıkların yanında konuşulmayacak kadar kişiye özeldir.

O sadece içki içen ve dumanla örülü bir sis bulutunda yaşayan çaresiz biri değil, tam tersi Osmanlı'yı aydınlık Türkiye Cumhuriyeti'ne taşımış bir aydındır. Her sağlıklı insan kadar karşı cinse olan ilgisinin bir zaaf boyutunda algılanması ve "kadınlara zaafı vardı" ibaresi üzücüdür. Belki Colin'e duyduğu bir sevda vardır, hatta mektuplar da yazmıştır ama silah arkadaşlarına yazdığı birçok mektup vardır. Ülke savunması ve vatan sevdasıyla ilgili... Annesine, İsmet Paşa'ya, yaverlerine, komutanlarına, örneğin Reşat Çiğiltepe'ye, Behiç Erkin'e de yazdığı mektuplar vardır. Bu yönleriyle de Gazi Paşa işlenebilirdi. Baştan sona yalnızlık teması işlenmiş, arşiv resimlerinde hep halkının içinde ve hiç yalnız olmayan Gazi Paşa; senaryo gereği çekimlerde hep yalnız...
Oysa yalnız adam değil O, emsalsiz adamdı. Usta gazeteci Altemur Kılıç'ın dediği gibi "Tek" adamdı. "Ötelere giden insanlar 'tek'tirler." "Düşler büyüdükçe yalnızlık artar" diyor şair. Ülkesi için düşlediklerinde ve hayal ettiklerinde evet yalnızdı, "tek"ti... O'nun tekliğinin bu millete armağan ettiği bir sürü eseri var, devrimleri var, ilkeleri var.

Yıldız Sarayı'ndaki Atatürk, Vahdettin görüşmesinde de önemli bir nokta vardır. Vahdettin'in kendisini övdükten sonraki "Paşa Paşa devleti kurtarabilirsin" sözleri ile kastettiği gerçek Mustafa Kemal'in işgalcilere direnmemesi ve hizmet etmesi gerçeği idi... Tam tersi filmde sanki milli mücadeleyi başlatan kişi gibi algılanması konusunda bir çelişki var. Kaynakça olarak bu bilgiyi usta gazeteci Hulki Cevizoğlu'nun "İşgal ve Direniş" isimli kitabında sayfa 59'da inceleyebilirsiniz. O dönemi çok iyi anlatıyor. Ayrıca 27 Aralık 1919 Cumartesi sabahı Ankaralı Seymenlerin O'nu Dikmen sırtlarında tam 700 yaya ve 3 bin atlı Seymen'in karşıladığı sahne, en can alıcılardan biri olabilirdi.

Orada Mustafa Kemal'in efelerle çok özel bir konuşması vardır ki; şahsen çok daha öne çıkarılabilirdi. Ve bir sanatçı olarak Goran Bregoviç... Çok önemli bir müzisyen olabilir ama, Türkiye'de bunu yapabilecek hiçbir besteci ismi yok muydu acaba diye düşündüm kendi kendime... Atatürk'ümüzü tarih sahnesinde müziğiyle besleyecek bağlamanın, kanunun, udun ruhunu hissedebilecek çok iyi müzisyenlerimiz var... Hem de çook... Evet O "İnsan Atatürk'tü" ama aynı zamanda lider fakat diktatör değil, aydın ama dinsiz değil, dine karşı hiç değil. Duygusaldı ama çaresizliğe teslim olmuş bir insan değil... Bence ölümsüz Atatürk'tür O.
Daha başka olabilirdi. Çok daha başka... Kendi doğrunuzu bulmak için mutlaka izlemenizi öneriyorum.

Yazarın Diğer Yazıları