Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
İsrafil K.KUMBASAR

İsrafil K.KUMBASAR

Obama, ‘esel’ değil ‘esh’ dese ne olur?

30’dan fazla ülkenin ‘soykırım yalanını’ parlamentolarından geçirerek ‘yasa’ haline getirmesinin, Papa’nın ‘soykırım’ açıklamasının, Avrupa Parlamentosu’nun ‘soykırımı tanıma’ kararı almasının, Rusya ve Fransa devlet başkanlarının Ermenistan’daki anma toplantısına katılmasının hiç ama hiç önemi yok.

Hamdolsun, Sam Amca’nın kıyağı (!) sayesinde bu sene de ‘vaziyeti’ kurtardık gibi.

ABD Başkanı Barack Obama, tarihi yalanın 100. yıldönümü olan 24 Nisan’da, İngilizcede  “soykırım” anlamına gelen ‘genocide’ kelimesini yine kullanmadı.

Onun yerine, “Ermeniler, var Türklerin ‘MedsYeghern’ muamelesine maruz kalmak. Var tarihin bu kara döneminde 1.5 milyon Ermeni sürgün edilmek, katledilmek ve ölüme yürümek”  dedi.

Peki nedir şu Ermenicedeki ‘MedsYeghern’ ifadesinin Türkçede birebir karşılığı?

- “Büyük Felaket.” 

Ermeniler, İngilizcedeki ‘genocide’ kelimesinin karşılığı olarak, kendi dillerinde  “MedsYeghern”  ifadesini kullanıyorlar.

Yahudiler ise ‘genocide’ kelimesinin yerine, kendi dillerindeki  “holokost”  ifadesini kullanmayı tercih ediyorlar.

Yani, nihayetinde her iki kelimenin de vurgu yaptığı anlam aynı:

- “Soykırım.” 

*  *  *

ABD yönetimi, belli ki ‘genocide’ kelimesini, Türkiye’ye karşı her daim kullanılacak bir ‘şantaj malzemesi’ olarak gelecek yıla bıraktı.

Ama gelin görün ki, Türkiye’nin artık ‘yalanlara’ teslim olmasının zamanının geldiğini söyleyecek kadar pervasızlaşan ‘kripto’ Ermeni enikleri ile ‘aynı kaba’ pisleyen bir takım iktidar yandaş ve yanaşmalar, sevinçten neredeyse zil takıp gerdan kıracaklar.

Neymiş efendim? Obama, Türkiye ilişkilerinin zarar görmemesi için 24 Nisan’da yine  “soykırım”  kelimesini kullanmaktan ‘özenle’ kaçınmış.

Peki daha ne yapsaydı Obama?

Bir an için düşünün ki, adam her cümlesinde üstü kapalı bir şekilde ‘genocide’ kelimesine vurgu yaptığı açıklamasında, Ermenicedeki ‘MedsYeghern’ kelimesini kullanmak yerine, İbranicedeki  “Holokost”  veya bir başka dilde yine ‘aynı anlama’ gelen ‘başka bir ifadeye’ yer verdi.

Bin an için düşünün ki, adam size İngilizce ‘donkey’ yerine Almanca ‘esel’, Fransızca ‘âne’ veya Ermenice ‘esh’ diye hitap etti.

Bir an için düşünün ki, adam validenize ‘İngilizce’ değil de ‘Ermenice’ küfretti.

Değişen ne olacaktı?

*  *  *

Ermenistan, halen Dağlık Karabağ’da işgalci; Amerika ise Irak ve Afganistan’da.

Bir işgalcinin, bir başka işgalcinin sırtını sıvazlamasından daha doğal ne olabilir ki?

Bizi kahreden, Türk milletini tarih önünde ‘soykırımcı’ olarak damgalamak isteyen bu küstahlığa, o milleti idare edenler tarafından, ‘kaçamak’ ve ‘yuvarlak’ bir takım ifadelerin dışında ‘ciddi’ manada bir cevabın verilememesidir.

‘Dünya lideri’, ‘Orta Doğu Sultanı’ ve dahi ‘BOP Eş başkanı’ namları ile meşhur KaçAksaray sakini, her zamanki gibi yine ‘dut yemiş bülbül’ vaziyetinde.

Zira Obama, bir zamanlar TBMM’de yaptığı konuşmada,  “Benim bu konudaki görüşüm biliniyor, değişmedi” diye buyurduğunda, bütün milletvekillerini tam tekmil alkış tutmaya zorlayan kendisiydi.

Zat-ı muhterem, ne yazık ki ‘gözlerinin içine’ baka baka  “Türkiye, artık tarihi ile yüzleşmeli”  diye sırıtan Obama’nın yakasına yapışıp da gürleyemedi:

-“Tarihi falan bırak da bugüne bak. ‘Demokrasi’ve ‘insan hakları’ götürme bahanesiyle işgal ettiğiniz Irak’ta ‘soykırıma’ tabi tuttuğunuz ‘1 milyondan fazla’ insan, yoksa insan değil miydi? Sen önce ’kendin’ile yüzleş Coni.”

*  *  *

‘Bölge liderliğini’, başkalarının planlarına ‘taşeronluk’ etmek olarak algılayanlar, karşılarına çıkan ilk ciddi mesele karşısında işte böyle,  “İsterdik ki”, “Ümit ederdik ki”, “Gönül isterdi ki”  şeklindeki ifadelerle tatmin olmak zorunda kalırlar.

Dış politikada söz sahibi olabilmek için yalnızca kitap sayfalarında kalmış olan ‘stratejik derinlik’ yetmiyor.

O stratejik derinliği hayatiyete geçirebilmek için aynı zamanda ‘tam bağımsız’ bir irade de gerekiyor.

Yazarın Diğer Yazıları