"Öfke kontrolu" yönetimi

"Arada kaynamasın" lafını severim. Yoğunluk yüzünden kimi konuları bazen 2-3 cümleyle geçiştiririz. Sonra "kaçırmadık" diyerek kendi kendimizi tatmin ederiz. Oysa, önemli mevzulara daha sonra da olsa geniş yer vermek idealdir. Örneğin Prof. Dr. Nevzat Tarhan'ın kimi sözleri kayda alınması gereken cinstendir. Hocayı bir kere daha tanıtmak gerekirse epey unvana sahip. Emekli Askeri Hâkim Albay. Prof. Dr. ve Üsküdar Üniversitesi'nin Rektörü. Ayrıca Türkiye'de bir ilkin öncüsü oldu ve Beyin Hastanesi'nin başhekimliğini yapmaya başladı. Bu oluşumun önemli tarafı, ihtisas dalında Avrupa'da ilk ikiye girmesi. Diğeri Hannover'de bulunuyor. Bizde de böyle bir sağlık merkezinin hizmete girmesi gurur verici.

Hocayla ilk bağlantım Sky Türk televizyonu yıllarımda oldu. Aynı grupta çalışma imkanı bulduk. Hatta hayatının üzüntülü bölümlerine de bu şekilde vakıf oldum.

Hamlet'teki gibi

Prof. Dr. Nevzat Tarhan'ı en son TRT Spor'da gördüm. Orhan Ayhan'la programındaydı. Ayhan, misafirini elindeki beyin maketiyle tanıttı. W. Shakespeare'in Hamlet'inden "To be or not to be" -olmak, ya da olmamak- tiradıyla başladı. Sonra o beyni Tarhan'ın önüne bıraktı.

Sporda, özellikle futboldaki öfke konusu mükemmel işlendi. Zidan gibi efendi insanın rakibine attığı kafadan yola çıkıldı. Sabri-Volkan kavgalarına kadar gelindi. Liverpool-Juventus katliamından 43 kişinin can verdiği Kayseri-Sivas faciasına gidildi. Barcelona'lı Suarez'in adam ısırmalarından söz edildi. Galatasaray'da oynarken tanıdığımız Melo'yu gaddarlığa iten sebepler üzerinde duruldu.

Sanki nükleer enerji

Prof. Dr. Nevzat Tarhan'a göre "başarı için öfke şart". Bu lafa önce şaşırdım; sonra "kontrollu öfke"yi ilave edince daha dikkatle dinlemeye koyuldum. Hocanın sözlerini kayda geçmek istedim:

"Öfke, nükleer enerji gibidir. Hem aydınlatır, hem yok eder. Bu yüzden kontrollu öfke uygulanmalıdır. Anne-baba öfkeli ise çocuk da o şekilde gelişecektir. Sporda da aynı şeyi görmekteyiz. Mesela futbolcu teknik direktörüne -mutlaka kazanacağız- yerine -bugün kazanmak için elimden geleni yapacağım- diyebilmeli."

Bu da beynimizin insula bölümünün sayesinde sağlanır. Değeri henüz keşfedilen ve "4. lob" ismi konulan bu noktayı artık kontrol edilebilecek konuma geçildi.

Demek ki çok yakında Suerez'in İtalyan futbolcu Kellini'yi ısırması benzeri olayları sonlandırmak mümkünleşecek. İşte bu noktada Orhan Ayhan'ın Gençlik ve Spor Bakanı'na attığı pas güzeldi. Osman Aşkın Bak'ın "öfke kontrolu yönetimi"ne önem vermesini istedi. Sayın Bak, Nevzat Tarhan'ın çalışmalarına bakanlığını dahil edebilir. Bu işin kolay olmadığı belli. Ancak, bitip-tükenmek bilmeyen futbol anarşisini sonlandırmanın başka yolunun olmadığı kanısındayım. Hatta "öfke kontrolu yönetimi"ni imkân olsa da bütün siyasilerimize uygulayabilsek.

***

Önemli belgesel

Taha Akyol araştırmacı gazeteciliğin en önemli ismi haline geldi. Onu, yıldızının parladığı anlarda tanımak şansına sahip oldum. Bugün geldiği noktayı nitelendirecek kelime bulamıyorum. Daha da yukarılara tırmanacağına, zirvenin en ucuna ulaşacağına inanıyorum.

Akyol bu defa "TÜRK'ÜN ATEŞLE İMTİHANI" adını verdiği yeni bir belgesel hazırladı. 12 bölümlük yapımın ilki Cuma akşamı CNNTURK'te başlıyor. Kendi yakıştırmasıyla "Tarihi kötülemek veya övmek için değil, gerçekleri ortaya koymak uğruna" çalıştı. Bir yerde, geçmişimizi "güncel siyaset"e alet eden medyaya da cevap verdiği çok net. Kurtuluş Savaşı'nın, özellikle 1921-1922 yıllarını işleyen bu uzun çalışmayı öncelikle gazeteciyim ya da tarihçiyim diyenler mutlaka izlemeli.

Müthiş ekip

Düşünün Yunan ordusunun 4 bin 36 kamyonu var bizim ise sadece 198. Hemen her dalda aynı durum ve yine de zafer kazanılıyor. Başarıyı sağlayan üç temel neden var; "vatanseverlik, planlama ve diplomasi". Bu da Mustafa Kemal Paşa önderliğindeki olağanüstü bir ekibin çalışmasıyla mümkün oluyor.

Taha Akyol'un "Rumeli'ye Elveda", "Bilinmeyen Lozan", "Anadolu'da İşgal ve Kurtuluş" belgesellerinden sonra "Türk'ün Ateşle İmtihanı"nı izlemek için sabırsızlanıyorum.

***

KUTLAMA: Basketbolumuzun önemli isimlerinden biri Erman Kunter. Halen Galatasaray'ın Koç'u. Kızı Roksan Kunter de epey süre ekran yüzü olmuştu. Evlendi ve mesleğe ara verdi. Geçenlerde onu eşi ve yakışıklı oğluyla tribünde gördük. Şimdi ise beIN Sports'da. Demek ki delikanlı emanet edilecek döneme geldi. Roksan'a başarı dileklerimi yolluyorum. Bundan da hiç şüphem yok.

Yazarın Diğer Yazıları