Öğretmeni doyurun

Atatürk'ün "Yeni nesil sizin eseriniz olacaktır" dediği öğretmenlerin önemi yeniden mi anlaşılıyor? Ağzını açan her etkili ve yetkilinin söylediklerine bakınca bu umudu paylaşmak mümkün. Ancak bunları sadece bir gün duymak -24 Kasım- moralimizi bozuyor. Sonrasında eski tas eski hamam.

Öğretmen kalitesinden yani donanımlı olmasından bahsedenler en önemli unsuru görmezden geliyorlar. Çok yakın zamanda tanıdığım bir eğitimci kardeşim bana öyle bir bilanço sundu ki, az daha ağlayacaktım. Evli, iki çocuklu ve kirada oturuyor. Maaşını ve giderlerini sıraladı, ağzım açık kaldı. Sadece ekmek ve makarnaya ayıracak parası kalmıyor. Yıllar önce öğretmenin gelirini karı-koca olarak iki ile çarpanlar utanmalı. Bu kardeşimiz böyle bir imkâna da sahip değil. Eşi klasik tanımlamayla "ev kadını". Nasıl çıkacaklar bu kısır döngüden. Öğretmenimiz, hava karardıktan sonra elinde güğümü boza satıyor. Dolaştığı bölgeleri de uzak yerlerden seçiyor. Biri görür de, utanmasın diye.

Şekip Ayhan Özışık'ın şarkısı "Senede bir gün"ü hatırlayanlar, önce öğretmenlerin karnını doyursunlar. İki gömlek ve bir kravatla ya da bir döpiyes veya tayyörle yaşatmaktan kurtarsınlar. Bu kutsal mesleği bile "taşeronluk" -sözleşmeli- sisteme dahil edenler biraz utanmalı. Tabii ar damarları hâlâ çatlamadıysa.

Özetliyorum, "öğretmenin şarkı-türküye değil, paraya ihtiyacı var". İnsan gibi yaşama standartlarına kavuşmalılar. "Ben devletim" diyenlere önemle duyurulur. Nutuklar karın doyurmuyor...

***

Ya gerçekler

Herkes meşrebine uygun konuşuyor. Hatta bazıları hakikatleri çarpıtmakla meşgul. Örneğin Türkiye gazetesinin Ankara Haber Koordinatörü Çetiner Çetin, arkasında kocaman Mesud Barzani fotoğrafıyla verdiği pozları unutmuş gibi. Kimse çıkıp "bunun odanın baş köşesinde ne işi var" diye sormadı. Bu aralar, bu pozları göremez olduk. Acaba neden?

Çetiner bu defa CNNTÜRK'te Gece Görüşü'ndeydi. Hande Fırat'ın "Onbinlerce tam teçhizatlı YPG/PYD -yani PKK'lı- militan şimdi nerede kullanılacak?" sorusuna komik bir cevap verdi; "Haşdi Şabi'ye karşı". Tesadüfe bakın Fırat'ın sözünü ettiği bebek katili Öcalan sembollü grubun sözcüsü aynı gün verdiği demeçte "Türkiye ile savaşmaya hazırız" diyordu. Gelin de Çetiner Çetin'e inanın.

Dikkat edin, kimsenin orijininden söz etmiyorum. Tek isteğim, birilerinin bu milleti enayi zannetmemesi.

ABD'yi seven kalmadı

Aynı tartışmada Soçi zirvesinden yola çıkılıp NATO'daki tezgahlar ve İdlib-Afrin bağlantılarına kadar işlendi. En çarpıcı bölümse Nevzat Çiçek'in açıkladığı kamuoyu araştırmalarıydı. Türklerin sevmediği ülkeler sıralamasında Amerika'nın ilk sıraya yerleşmesi normal. Ancak, nefret edenler ile fikri olmayanların oranı yüzde 93'leri buluyor. Yani yakında ABD sever kimse kalmayacak. Dileriz, bu durum Pentagon başta Beyaz Saray'a kadar etki yapar. Umurlarında olur mu? Bunu da zaman içerisinde göreceğiz.

Gece Görüşü'nde iki kişinin yıldızı parlamaya devam ediyor; İsmail Saymaz ve Gürkan Hacir. Saymaz, müthiş bir yetenek. Haber koklayışı ise inanılmaz.

***

Aynı tema

Bugün Yarın'da da benzeşen konular işlendi. Oğuz Haksever'in üçüncü sınıf moderatörlüğünde bir kişi öne çıktı Kürşad Zorlu. Zorlu, Sarraf'ın yargılanmasından çıkacak en önemli tehlikeye işaret etti; "Bankalarımıza uygulanacak ağır para cezaları". Bu rakamın da, emsallerde olduğu gibi en az bir kaç milyar dolar olması ihtimali var. "Ödemiyorum" da diyemiyorsunuz. Ekonomik ambargo hazır. Almanya ve Fransa'ya kesilenler meydanda. Zorlu'nun işaret ettiği diğer tehlike ülkemizde sayıları 3.5 milyonu geçen Suriyeliler. Her yıl sadece doğumlarla bu sayıya 250 bin kişi daha ekleniyor. Kürşad'ın önerisi "Bir an önce bu ağır yükten kurtulmalıyız". Yani göçü tersine çevirmenin vakti geldi. Hatta geçti galiba.

***

Hakkını vermek

Orhan Ayhan'la programında Naim Süleymanoğlu anıldı. Bu canlı yayının devamının önümüzdeki Perşembe günü devam edeceği duyuruldu. Bana göre dünyanın en büyük şampiyonunu böyle anmk doğruydu.

Halter Federasyonu Başkanı Tamer Taşpınar'ın Naim'den söz edişi kadar, bu spordaki "yenilenme"yi anlatışı mükemmeldi. Taşpınar'dan önceki doping olaylarının bu dönemde cezalandırılması büyük haksızlık. Taşpınar yılları için "arınma seneleri" diyebiliyorum. Kaldı ki son senelerde gençlerin topladığı madalya sayısı 150. Hepsi de tertemiz. Kadın haltercilerimizin hocası Talat Ünlü çok iyi konuştu. Seul Olimpiyatları sırasında Naim Süleymanoğlu'nun kaldırış anlarında yaşananları anlatırken duygulandı. Gerçekten tüm Türkiye'de hayat durmuştu. Bir başka dünya şampiyonu Sunay Bulut, Bulgaristan günleri ve yaşanan Jivkov mezalimini anlatırken gözleri doldu.

Bir not da benimle ilgili "Naum Şalamanov'dan Naim Süleymanoğlu'na" başlıklı yazımın baştan sona okunmasına teşekkür ediyorum.

Yazarın Diğer Yazıları