Olayı saptırmayalım

      Mühürsüz oy pusulalarının YSK tarafından geçerli sayılması ciddi ihtilatlara sebep olacak gibi...

       Yurttaşlar, pazartesi gününden bu yana YSK'yı protesto ediyor ve kurulu, verdiği yanlış kararla ülkenin kaderini etkilemekle suçlayıp kınıyor...

       Bu arada CHP de referandumun tekrarlanması için başvurularını yaptı. YSK'nın bu ve benzer taleplere olumlu yaklaşmaya niyeti olduğunu sanmıyorum. YSK Başkanı'nın sözlerinden ve tutumundan bu anlaşılıyor...

       * * *

       Geçersiz olduğu iddia edilen tercih oyları ve zarflar hakkında "Kararımız yasal" diyen başkanın gerekçesi tuhaf; sığındığı liman da yanlış...

       Tercih pusulaları YSK tarafından imal ettirilmiş, dolayısıyla pusulaların ve zarfların sahte olduğunu söylemek doğru olmazmış...

       Yine başkana göre il ve ilçe kurulları tarafından sandık kurullarına iletilen basılı malzemenin sahte olması ihtimali de yokmuş. Zira üretilenler, gerçek, doğru, sahte olmayan oy pusulaları ve zarflarmış...

       YSK Başkanı'nın savunması böyle...

       Olayı saptırarak cevaplamak kolayına gelmiş...

       Oysa kimse ona "Bu pusulalar ve zarflar sahte" demedi ki; olaya tanık olanlar -Görüntüleri bile var- mühürsüz zarf ve mazrufun bir çırpıda sandıklara yüklendiğini söyledi.

       Sandıklara mühürsüz zarf ve mazruf girince insanın aklına mükerrer tercih yapıldığı ve bazı kişilerin iki kez oy kullandığı kuşkusu düşmez mi...

       Düştü, işte maraza burada...

       * * *

       Lisede Hadi Güven adında çok konuşan ve tutarsız lâfları yüzünden güvenmediğimiz bir arkadaşımız vardı, YSK Başkanı Sadi Güven mühürsüz oy pusulası konusunda konuşunca bana, soyadı Güven olduğu halde hiç güvenmediğimiz Hadi'yi hatırlattı...

     

      

Çocuk düşe kalka büyür

------------------------------

        Birbirlerine düştüler...

        Farklı çatıların altında olmalarına rağmen ikisi de tercih pusulasının evet bölümüne mühür bastı.

        Evet diyeceklerini de 16 Nisan'dan birkaç gün önce bağıra bağıra açıkladılar.

        Şimdi neyi paylaşamıyorlarsa...

        Birbirlerini karalama yarışındalar...

        Üzücü olan, ikisinin de milliyetçilikten ve ülkücülükten nasiplerine düşeni almamış olmalarına rağmen onları sahiplenmeye kalkışmaları...

        Kuş bakışı seyrediyoruz, bakalım bu nizanın ucu nereye varacak...

 

Hadlerini bilecekler ama nasıl

------------------------------ ----------   

        Cumhurbaşkanı sertleşti. AB'ye de AGİT'e de haddinizi bilin dedi...

        Erdoğan'ı sertleştiren, her iki kuruluştan referanduma ilişkin yükselen ağır ifadeler, ithamlar...

        Dışişleri Bakanlığımız da bu ifadelere karşılık "Halk oylamasının uluslararası standartların gerisinde kaldığı gibi bir yorum kabul edilemez" diyerek "iç işlerimize burnunuzu sokmayın" mesajı vermiş oldu...

        Bu çıkışımıza rağmen gerek AB'nin, gerek AGİT'in, gerekse Türkiye'ye şaşı bakanların susacağı yok; referandum, demokrasi, insan hakları, evrensel hukuk, adalet ve başta basın özgürlüğü olmak üzere bütün demokratik yapılanmaları ve argümanları didikleyecek ve sorgulamaya kalkacaklar gibi...

        Bu durumda ne yapabiliriz...

        Sert ve tehdit dolu bir dış politika izlemek yerine demokrasiyi, hukuku, insan haklarını, özgürlükleri öne çıkarabiliriz.

        Herifleri susturabilmemiz için çağdaş ve gerçek anlamda demokrasiyi sahiplenmemiz ve yerleştirmemiz lâzım!

       

Birkaç kelimeyle

-----------------------

         Semih Yalçın, MHP'yi değirmene benzetiyor. Elhak doğru... Partiyi değirmene çevirdiler. Milliyetçi Ülkücü değerli insanlar, Devlet ve Şefkat marka taşlar tarafından öğütülmeye, un ufak yapılmaya çalışılıyor.

         * * *

         Toplumun yarısı evet, yarısı hayır dedi. Bu ayrılık, bazılarının dediği gibi ülkede kutuplaşmayı değil demokrasinin varlığını gösteriyor. Hiç kimse, bu farklı tercihten kaos yaratmaya çalışmamalı. Öncelikle de AKP.

         * * *

         Referandumun sonucu ortaya çıktığında tribünden yükselen "Atı alan Üsküdar'ı geçti" sesi evet diyenlerin ağzına yakışmadı. Mahalle maçı yapmadık, demokrasinin hafife alınmayacak icabını yerine getirdik.  

    

ANLAMLI SÖZLER

----------------------------------------------------------------------------

        Hayat duygulanan için trajedi, düşünen için komedidir. (Jean DeLa BRUYERE)

Yazarın Diğer Yazıları