Öldürülen, öksüz bırakılan binlerce çocuğun günahı ne!

Gezegenimizde asırlardan beri, büyük dramatik olayların yaşandığı

biliniyor.

Dönemimizde yaşananlar ise, Hiroşima'ya atılan atom bombasının kaç çocuğu öldürdüğünü adeta ikinci plana atıyor. Gerçi geçtiğimiz asra ait olan bu insanlık trajedisinin, sık sık hatırlanması bile "azap" veriyor.

Ne var ki, 21. yüzyılın başlarından itibaren yaşanan "çocuk faciaları" insanoğlunun en büyük günahını taşıyor.

Tabii ki yaşanmakta olan bu "çocuk katliamı"nın en büyük aktörlerinin süper güçler olması insanı daha da dehşete düşürüyor.

Gerçekten de savaşlardan, çatışmalardan ve terörizmden yıllarca korunamayan dünyamız, özellikle Orta Doğu'da büyük çocuk kayıplarından da bir türlü kendini arındıramıyor.

Çocukların ölmesi veya öldürülmesi asla kabul edilmeyecek acı gerçeklerin başında geliyor.

Ne var ki, öldürülen çocukların sayısı gün geçtikçe artıyor.

Oysa, sırf çocukların varlığı nedeniyle şiddetin durdurulması, silahların susturulması öne çıkıyor.

 ***

 İlginçtir; ABD ve müttefikleri dünya kamuoyuna karşı özellikle çocuk kayıplarını bahane ederek, planlarını ve saldırılarını geliştiriyor.

Haklı ve hiç kimsenin "itiraz" bile edemeyeceği bu durumun benzerleri ise ne yazık ki, gündeme bile getirilemiyor.

Afganistan, Irak'tan sonra, Suriye'de, Libya'da ve Yemen'de ölen çocukların sayısı bile bilinmiyor.

Kaldı ki, ABD'nin ve müttefiklerinin "muhtemel" saldırılarında, daha kaç bin çocuğun öleceği şimdiden hesaplanamıyor.

Batı'nın yağmaladığı Afrika'da zaten her gün, açlıktan 3 bin çocuğun öldüğü bir ortamda yaşanılıyor.

 

Öte yandan, çocuk askerlerin trajedisi dünyanın en büyük sorunlarından biri sayılıyor.

Çocuk Asker Kullanılmasını Durdurma Koalisyonu'nun 4 sene önceki tahminlerine göre dünyada 300 bin çocuk asker bulunuyor.

Listenin başında 100 bine varan çocuk asker nüfusu ve 9'a kadar inen yaş ortalamasıyla Afrika başı çekiyor.

Birçok Asya ülkesi, Latin Amerika'nın bir kısmı, Avrupa ve Orta Doğu'daki ülkelerde "ne acıdır ki" çocuk asker kullanılıyor.

 Dünyada 35'e yakın ülkede çocuklar hükümet ya da muhalif gruplar adına asker olarak savaştırılıyor.

Çocuk askerlerin çoğunluğunu 15-18 yaş diliminde olmaları dikkatlerden kaçmıyor.

Henüz 7 yaşında olan çocuk askerlere bile rastlanıyor.

Bu çocukların pek çoğu ön saflarda çarpışmalarda bazıları da ajan, haberci, nöbetçi ve hizmetçi olarak görevlendiriliyor.

Yine küçümsenemeyecek sayıda çocuk asker, kara mayınlarını temizlemek için çaba harcıyor.

Orta ve Güney Afrika'da bazılarının henüz 7-8 yaşında olduğu 120 bin çocuk asker fiilen çatışmalara katılıyor.

IŞİD'de ise çocuklara daha tehlikeli işler yaptırılıyor.

Çocukların, "kelle kesme" eylemlerinde fiilen kullanılmaları bile bahis konusu oluyor.

***

Çocuk askerler silahlı politik gruplar tarafından ya da hükümete bağlı paramiliter gruplar tarafından çatışmaların yoğun yaşandığı bölgelere gönderilerek silahlı çatışmalara sokuluyor.

Bu arada iltica için vatanlarını terk eden çocukların denizde boğulmalarını da unutmamak gerekiyor.

Ölümden kurtulup Türkiye'ye sığınan Suriyeli çocukların durumu ise bambaşka trajediler sergiliyor.

Sayıları neredeyse 5 milyonu bulmak üzere olan Suriyeli göçmenlerin çocukları, hem ailelerine hem yaşadıkları şehirlerdeki halka dolayısıyla Türkiye'ye çeşitli sorumluluklar yükledikleri kadar, maddi ve manevi zararları da büyük oluyor.

Çok doğurgan olan Suriyelilerin ileride daha da büyük sorunlara neden olacağı şimdiden anlaşılıyor.

Savaşların sona ermesinin ardından ise bu ülkelerde çocuklara yönelik rehabilitasyon çalışmaları ya da eşit ve ulaşılabilir sağlık hizmetleri yeterli olmuyor.

Çocuklar ve kadınlar savaşlarda hunharca katlediliyor.

Bu gerçeklerin, insan onuruna yaraşır bir durum olmadığı kendiliğinden görünüyor.

Çocukların öldürüldüğü bir dünyada hiç kimseyi masum saymamak icap ediyor.

Süper güçlerin vahşeti şimdiden tarihe geçiyor.

***

... ve Rakka seferi

Başbakan Yıldırım'ın "ansızın" açıklamasına göre; Türk Silahlı Kuvvetleri Rakka Seferi'ne 2 Haziran gecesi başlamış bulunuyor. Her şeyden önce çok kritik bir politik kararın alındığını, beraberinde büyük sorumlulukların bulunduğunu belirtmek gerekiyor.

        Ne var ki, aynı sahada bulunan ABD ve Rusya'ya haber verildiği de anlaşılıyor. Yani bir bakıma en az 3 güç Rakka yolunda kendini gösteriyor.

        Hemen anlaşılan odur ki, TSK'nın terörist örgütlerle karşı karşıya gelmemesi imkânsız gibi "tehlikeli" bir manzara arz ediyor.

Yazarın Diğer Yazıları