Oligarşik alternatif devlet

Hayırsever(!) Rıza Sarraf, Halkbank üzerinden yaptığı altın ticaretiyle Türkiye’nin dış ticaret açığının önemli bir kısmını kapatıyor. Çifte vatandaş Rıza, ülkesindeki adıyla Reza Zarrab aynı anda İran devletine de büyük hizmetlerde bulunuyor. BM yaptırımları ve ABD ambargosu nedeniyle el konulma riski yüzünden parasını saklayan İran’a yüz milyar dolarlık altın taşıyor.
Türkiye’nin altın ihracatının neredeyse tamamının Rıza Sarraf’ın faaliyet gösterdiği Birleşik Arap Emirlikleri ile İran’dan yaptığı, İran’a gönderilen altınların aslında savaş sırasında Irak ve Kuveyt hazinelerinden çalınarak İran’a taşınan altınlar olduğu, Avrupalı şirketler tarafından sigorta edilen kayıp altınların üzerine T.C. damgası vurulduğu, İran parasının hızlı değer kaybı yüzünden Tahran’da TL üzerinden spekülasyon yapıldığı, milyonlarca liranın Türkiye’de yeni kurulan yüzlerce şirkete gönderildiği ve Ahmedinecad’ın bu yüzden başının derde girdiği şeklindeki iddiaları ve komplo teorilerini şimdilik bir kenara bırakalım. Açık ve net veriler üzerinden gidelim.
Tahran’da döviz karaborsacılığına ağır cezalar veriliyor ve geçtiğimiz yıllarda bazı suçlular idam edildi. Sarraf ve benzerlerinin Türkiye’ye getirdiği milyarlarca euro ve bunların karşılığı altının İran devletine ait olduğu hesaba alınırsa, Sarraf’ın garanti almadan faaliyet göstermesi düşünülemez. Zaten İran hükümetiyle arasında imzalanmış bir protokolün varlığı basına yansıdı. Özetle Tahran’ın izni ve bilgisi olmadan Sarraf’ın dostlarına para dağıtması mümkün görünmüyor.
Bu durumda rüşvet, komisyon, bağış ve hediye adıyla usulsüz kazanç sağlayanların ilerde şantaja maruz kalacağı, bir anlamda ajanlaştırılacağı ihtimali üzerinde kafa yorulmalıdır. Nitekim Sarraf’ın elinde kimlere ne ‘hediye’ ve ‘bağış parası’ dağıtıldığının notları bulunuyor. Üstelik altın ve döviz ticareti gizli kapaklı yapılmadığı için sadece İran’ın değil yabancı devletlerin de takibine takılmış olabilir. Erdoğan hükümeti bu işten haberdar olmadığını açıkladığına göre uluslararası operasyonun sadece bizim milli istihbaratın ilgi alanına girmediğine inanmamız bekleniyor!
İsrail ve ABD, Türkiye ile İran arasındaki bu ticaretten rahatsızlığını defalarca açıkladı. Ankara ise altın ve para transferini hem doğruladı hem de ara vermeden sürdürdü. Hükümetin skandalı  “Halkbank’ı bitirmek istiyorlar”  teziyle kendini savunması hiç inandırıcı değil. Çünkü bu yolsuzluk operasyonu banka hesaplarını değil genel müdürün şahsını ilgilendiriyor. Halkbank ve Başbakan Yardımcı Ali Babacan, hesaplarla ilgili sorun olmadığını açıkladı. Aslında yolsuzluğun üstünü örtmek isteyenlerin kopardığı yaygara, bankayı ve ülkeyi ekonomik kayba uğratıyor. Gazeteci meslektaşlarımızın düştükleri durum gerçekten esef verici. Yolsuzluk operasyonu engellenseydi, kim bilir çocuklarıyla birlikte kaç bakan ve bürokrat rüşvet veya yolsuzluk şantajıyla baskı altına alınacaktı!
Devlet içinde diyelim ki paralel bir devlet. Peki yargı ve emniyete sızdığı ileri sürülen bu gizli yapının amacı ne? Hükümetteki yolsuzluklara engel olmak ve devleti hırsızlardan arındırmak mı? Görevden alınan Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın, savcılık talimatına rağmen polisin kendisine haber vermesinin yasal olmadığını söylüyor. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın 30 yıllık arkadaşı ve önceki İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’i partiden istifa ettiren sebep,  “hükümet etmede niyetlerinden emin olunmayan bürokratik ve politik dar bir oligarşik kadronun”  tasfiye operasyonu değil mi? Üstelik görevden alınanlar müdürler, Gezi olayları sırasında ‘cemaatten’ diyerek el çektirilenlerin yerine atanmamış mıydı?
Öyleyse dar bir oligarşik yapının emrindeki normal devlet; yolsuzluk yapanları koruyor, rüşvet ve hırsızlığın üstüne gidenleri tasfiye ediyor, yasalara aykırı davranılmasını emrediyor ve mevzuata uyanlara gözdağı veriyor, habercileri emniyete sokmuyor, yolsuzluklara göz yummayan ve görevden alınma tehlikesine rağmen cesaretle görevlerinin gereğini yerine getirenleri ‘çetecilikle’ suçluyor. Gerçek devlet ile  “alternatif devlet”  arasındaki fark ilginç değil mi? Birisi yolsuzluktan diğeri doğruluktan yana? Yoksa alternatif devlet asıl devleti ele geçirdi de haberimiz mi yok?

Yazarın Diğer Yazıları