Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Serap BESİMOĞLU

Serap BESİMOĞLU

“Ölmekliği” emredilen büyük bir millet

Sadece bir güne değil yüz yıla sığmaz bir destandır Çanakkale. Şehitlerin yurdu, aslanların otağıdır. Yüz yılımızın en büyük savaşlarından birisi olarak da daima anılacaktır. 1. Dünya Savaşı’nın seyrini değiştiren ve Türk insanının gücünü dünyaya duyuran, hatta tarihçilerce kaleme alınıp bugün bile destansı hikayeleri anlatılan ve “Çanakkale Geçilmez” sözünü hafızalara kazıyan tarihe not düşülmüş büyük bir destandır. Sadece bizim değil yakın dünya tarihinin en önemli savaşlarından birisidir. Türk askerinin kanıyla yazdığı ve iman gücüyle kazandığı büyük zafer ayrıca Türk milletine Mustafa Kemal Atatürk gibi bir dehayı da hediye etmiştir.
Adnan Nur Baykal’ın Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün “Liderlik Sırları” isimli kitabında, her dönem her yerde paylaştığım Ulu Önderin ve döneme tanıklık edenlerin anlattıklarından hazırlanmış çok özel anılar var.
O dönemde Çanakkale Zaferi’nde Türk ordusuna Esat (Bülkat) Paşa ile Müstahkem Mevki Komutanı Albay Cevat Çobanlı kumanda ediyor. Tanıkların anlattıklarına göre, çok kritik bir durumda hücum eden düşmanı mutlaka durdurmak lazım gelince elinde o anda başka hazır bir kuvvet bulunmadığı için süvarileri feda etmek dışında çaresiz kalmadığını gören Mustafa Kemal, kumandanlarından Esat Beyi çağırır. Emrini verir. Esat Bey de “Başüstüne” diyince, Mustafa Kemal “Galiba kavrayamadı” diyerek tekrar sorar. “Ne demek istediğimi anladınız mı?” Esat bey cevap verir. “Evet efendim, ölmekliğimizi emrettiniz!”
Tüyleri diken diken eden ve yürekleri her okunuşunda buran bu anı, tarih sayfalarında yerini alır. Evet, 3 Kasım 1914 ve 18 Mart 1915 tarihleri arasında Çanakkale Boğazı’nda yaşanan deniz savaşları ile ardından adaya karadan yapılan askerî çıkarma Gelibolu Yarımadası’nda 25 Nisan 1915 - 8/9 Ocak 1916 tarihleri arasındaki kara savaşlarının bitimine dek sürmüştür.
Düşman devletlerin boğazı geçip İstanbul’u alma sevdaları da böylece yarım kalmış, 18 Mart 1915’te düşman gemileri (birçoğu denizin dibini boyladı) geri çekilmek zorunda bırakılmıştır. Bir dizi deniz ve kara savaşından sonra yine Çanakkale, Türk’ün toprağı olarak kalmış ve geçilememiştir. Kınalı Alilerin, Kırkpınarlı yiğitlerin, Seyit Onbaşı’arın ve tüm Mehmetlerin göğsünü siper ettiği vatan, o gün olduğu gibi bugün de emanettir bize. Başta Ulu Önderimiz Atatürk olmak üzere tüm şehitlerimizi saygıyla andık ve anmaya devam edeceğiz. Ruhları şad olsun.

 

Çanakkale Şehitleri’ne

 

Atlılar geliyor atlılar,
Yarı çıplak kefen kanatlılar,
Mavi gözlerinde evren,
Evren dizlerinin dibinde...
Atlılar geliyor atlılar,
Mavi gözlü kefen kanatlılar,
Bir boydan bir boya,
Bir çağdan bir çağa,
Denizden okyanusa aktılar...
Onlar bizim çocuklar,
Onlar, Mehmet, Ahmet,
Onlar Seyit Onbaşı, çavuşlar...
Atlılar geliyor atlılar,
Onlar mavi gözlü kefen kanatlılar,
Yok ceplerinde azıkları,
Üşümüş kınalı saçları,
Soğuk, nasır tutmuş ayakları,
Onlar bir devri baştan yazdılar.
Serap BESİMOĞLU

Yazarın Diğer Yazıları