Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Enes İSLAMOĞULLARI

Enes İSLAMOĞULLARI

Ölüm Vakti

Alışmalıydık...Hayâta alışmalıydık ilk evvel! Unutmamalıydık gözyaşlarıyla yola revân olduğumuzu, umuda doğru atılan her adımda dahi, zihnimizden çıkarmamalıydık kutsiyetini ağlamanın...
Huzuru sükûtta bulduğumuz zamanlarda bile fırtınaya yormalıydık küçücük kayıtsız bir tebessümü, korkmalıydık...
Ayağa kalkmadan evvel ayaksız, yalnız yüreğimizin kudretiyle, yerin en dibine girmeye, dibi olmayan derinlere, hem bir kardeş eliyle belki, bir dost eliyle, atılmaya alışmalıydık karanlık bir kuyuya...
Aşk ile, muhabbet ile, hesap etmeden sevmekti esâsında zahmetsiz olan bizce, lâkin hayli uzaklaşmış olacaktı ki insanoğlu mayasından, toprağın değil, âdemin gönlüne düşecektik mâdem, sevginin değil, nefretin hasatına hazır olmalıydık...
Güneş bile batmak için doğarken ve önünde sonunda günün, karanlığın içine hapsolacağı âşikâr iken, vuslata yatmamalıydık biz her gece, her şafakta sonsuz bir hasrete uyanmalıydık...
Zerre miktarınca kıymeti var mıydı doğrunun, doğruluğun dokuz köyün birinde, oysa ışıkları bile sahte olan bu şehirde, kanmalıydık söyleyenin gönlüne söylenen kadar yük olmayan tüm yalanlara...
Tâlip olan çoktur eşsiz güzellikteki cennetin ırmaklarına, oysa biz hakikat yolunda, Hakk uğruna kor ateşlerde yanmalıydık...
Gücün en azâmetlisini alıp arkamıza meydan okumak ise eğer cümlesine zulmün, zalimin; biz mazlumun şerrinden de korkmalıydık...
Şüphe duymasak da daima ağzımızın hayra açılacağından, dilsiz, dudaksız olmalı, sonsuza kadar susmalıydık...
Yılın otuz gününde değil, her gününde, ibâdet için değil, zaruretten oruç tutan bunca sabiler var ise hiç görmediğimiz bir yerinde dünyanın ve güzel olan, makbul olan harama dönmüşse eğer, biz düşen her gece aç yatmaktı, yatmalıydık...
Kutsal olan yalnızlık değil miydi, yalnız yürünmez miydi bu yolda, yalnız ölünmez miydi?
O vakit yalnız kalabalıklardan kaçmalıydık...
Emir gelmişti ilkin, okumalıydık kör oluncaya dek ve yazmalıydık her harfi mürekkep ile değil, gönlümüzden çektiğimiz kan ile...
Her başlangıç sonsuz bir sonun, her tebessüm binlerce gözyaşının, her gürültü derin bir sükûtun, her kalkış ivedi bir düşüşün, her aşk bir nefretin, her gün bir gecenin, her doğru bir yalanın, her hayat bir ölümün habercisi ise eğer, alışmalıydık...
Ölüme alışmalıydık ilk evvel!
Sahi ne vakit ölmüştük biz, ne vakit girmiştik toprağa?
Sahi sen ne vakit doğmuştun?

Yazarın Diğer Yazıları