Ölümsüzler de ölüyor...

Önce Münir Özkul'un haberi geldi. Peşinden ikinci vefatı duyduk; Aydın Boysan ağabeyimin Hakk'a yürüdüğünü öğrendim. Yine bir sürü insan "iyi biliriz" deyip helallik verecekler. Mesela yıllardır yatağa bağlı Özkul'a kaç tanesi gitti. Hanginiz kapısını çaldınız? Bir şeye ihtiyacı var mı diyen çıktı mı? En kolay yol musalla taşında poz vermek. Hatta bunların kimler olacağını şimdiden yazabilirim. Neyse bunu daha fazla deşmemek en iyisi.

Münir Özkul'u 1987'deki "İstanbul'u Satıyorum" adlı oyunda seyreden kaç kişi kaldı. Hele "Kanlı Nigâr"daki rolüyle İlhan İskender, "Sersem Kocanın Kurnaz Karısı"ndaki -1978- tiplemesiyle Avni Dilligil ödüllerini aldığını bilen var mı? En büyük ödülü 'kavuk'u, ise orta oyunculuğunun sembolü olan İsmail Dümbüllü'nün elinden aldı.

Sinemada

Münir Özkul'un beyaz perdedeki oyunculuğu da başlı başına olaydır. 400'e yakın filmde rol aldı. Sev Kardeşim'le Antalya Festivali'nde "En İyi Erkek Oyuncu" seçildi. 1988'de Devlet Sanatçısı unvanına layık görüldü. Azerbaycan Film Şenliği'nde "Üstün Başarı Ödülü"nü de kazandı.

Sanatçıyı tek bir kötü karakterde görmedik. Üstlendiği roller de hayatındaki gibi hep doğrulardan yana idi. Bunlardan Aile Şerefi adlı yapımdaki Yaşar Usta tipi bence en önemlisidir. Bakü'de verilen ödül bu oyunun ispatı oldu. Adile Naşit'le en başarılı iş birliğini Turşucu Kâzım rolüyle üstlendi. Parçalanmakta olan ailenin kurtuluşu, komedi unsuruyla ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi. Buradaki meşhur kavgayı başlatan soruyu tekrarlamak istiyorum; "İyi turşu sirkeyle mi, yoksa limonla mı kurulur?" Aradan uzun yıllar geçti. Kavgacılar Hakk'a yürüdü ama bu soru hâlâ gündemde. Bu konuda bir not da ben düşmek istiyorum; "Tabii ki limonla". Ancaak salatalıkta. Üstüne iki parça buz koyup servis yaptınız mı, tamamdır.

En önemli karakteri

Bir öğretmen olan Rıfat Ilgaz'ın yaşayarak yazdığı Hababam Sınıfı bu ülkeye pek çok sinema sanatçısı kazandırdı. Bugün filmde rol alanların tamamına yakını artık yok. Önce Adile Naşit gitti ardından yönetmen Ertem Eğilmez. Peşlerinden Feridun Şallı -Domdom- ve İnek Şaban Kemal Sunal'ı uğurladık. Daha sonra Damat Ferit Tarık Akan ve Halit Akçatepe onlara katıldı. Son olarak bugün toprağa vereceğimiz en önemli isim Kel Mahmut ya da öbür lakabıyla Mahmut Hoca. Yani Münir Özkul. Yeri dolar mı? Sanmıyorum. Daha sonra çekilen "doldur-boşalt" Hababam'lardaki kimi oyuncu geçinenleri görüyorsunuz. Bunların uzun vadeli olma şansları hiç yok. Özel yaşantılarında hayır yok ki, örnek olsunlar.

Komedi, dünyanın en zor sanatıdır. Güldürürken ağlatabilmek önemlidir. Bu özellik ve güzelliği Münir Özkul usta ile defnediyoruz. Kendisine Allah'tan rahmet, kızı Güner'in şahsında tüm yakınlarına ve sanat camiasına başsağlığı diliyorum.

***

Ağabeyimi kaybetmiş gibiyim

Gazeteci, yazar, hem hayat hem diplomalı mimar Aydın Boysan da Hakk'a yürüdü. Aynı gazetenin aynı katında üç yıl çalıştık. Bütün yemeklere benimle gitti. Anılarını hep benimle paylaştı. Türkan Şoray'a aşkını ve son gözdesinin Tuğba Özay olduğunu benim kulağıma fısıldadı. Alkol ve sigaraya çoktan veda ettiğimi bilmesine rağmen Çiçek Pasajı'na gitme mecburiyetinde bıraktı. Bir yerde de iyi ki gitmişim diyorum. O tatlı sohbetleri bir daha nerede bulacağım.

Adı verilsin

Boysan'la öyle bir dönem yaşadım ki inanılmaz. Masanın bir tarafında Cenk Koray öbür yanında Aydın Boysan otururdu. Espri ve fıkraların peş peşe patladığı bir ortamdı. İnanın ne yediğimizin farkında değildik. Boysan ağabeyim her toplantısına, özellikle kitap tanıtımlarına beni mutlaka çağırırdı. Önemli bir işim çıkıp katılamamışsam, adeta döverdi. Üzüntüm büyük. Geçtiğimiz yazdan bu yana evinden çıkacak gücü bulamadı. Meşhur Cuma Toplantılarına da katılamaz olmuştu. Hani dilim varmıyor ama "kendimizi hazin sona hazırlamıştık". Allah'ın rahmeti üstüne, mekanı Cennet olsun. 97 yaşında vedasını ederken, gönlü hep genç kaldı.

Kitaplarında söz ettiği ve her zaman anlattığı Samatya semtinin Narlıkapı Çıkmazı'na onun adının verilmesini öneriyorum. Böylece en sevdiği yerde adı yaşatılmış olur.

Yazarın Diğer Yazıları