Önce arkadaş, sonra yol...

Hz. Peygamberimizin bazı sözleri bizde zamanla darbımesel haline gelmiştir. "Önce yoldaş, sonra yol" atasözü de bunlardan biridir. Hoca Mesut'un:

"En önden gerek kişi yoldaş bula

 Pes andan yerağ ile gire yola"

beytinde yer alan "Önce arkadaş, sonra yol" atasözü "Er-refîk kable't-tarîk=Yoldan önce arkadaş" (bk. Keşfü'l-Hafâ, Cüz, 1, s. 434) hadisinden mülhemdir. Demek ki hangi amaçla olursa olsun, yola çıkılacağında önce arkadaşlar iyi seçilmeli. Bizi yarı yolda bırakacak veya yolda bize ayakbağı olacak insanlarla yola çıkmışsak vay halimize...

Nesîmî'nin dediği gibi yoldaşta her şeyden önce iyi niyet, dürüstlük ve hasbîlik aranmalıdır:

"Her ne kim eder kişi ey yol eri

Ol gerek kim hasbeten li'llâh ola"

Menfaatçi, kişiliksiz ve ikiyüzlü kişilerle yola çıkmışsanız hedefe ulaşmanız çok zor olur, belki de yolda kalırsınız...

Ben şahsen ne zaman "yola çıkmak, yol eri, yoldaş" ifadelerini duysam hep Gülşehrî'nin "Mantıku't-Tayr" adlı mesnevisini hatırlarım.

Bilindiği üzere söz konusu eserde "hüthüt"ün önderliğinde kuşlar "Hakk"ı arama yolculuğuna çıkarlar. Uzun ve sıkıntılı bir yolculuktan sonra sadece otuz kuş "Hakk"a ulaşır. Bence "hüthüt", yol arkadaşlarını iyi seçebilse, kendisini yarı yolda bırakacaklarla yola girmeseydi çok daha kısa sürede "Hakk"a kavuşacaklar ve "hüthüt" kendilerine ayak uyduramayacak olanlara boş yere nefes tüketmeyecekti.

Şimdi size, "Hakk"a kavuşan o otuz kuşa ayak bağı olan diğer kuşların en bariz özelliklerini yansıtan birkaç cümle takdim edip sonra da kıssadan alınacak hisseyi dikkatinize sunmak istiyorum:

Biri altın işlemeli bir saray gördü, uçarken oraya padişah gibi iniverdi.

Bir diğeri bir ay yüzlüyü gözledi; yolunu bırakıp onu izlemeye başladı.

Kimi bir harmana ayak basar; kimisi de şehvet şarabından sarhoş olur.

Kimi hırsız, kimisi kan dökücü olur; ne yapar yapar kendi yolundan kalır.

Kimisi bir içki âlemini güzel gördü ve konup elebaşısına arkadaş oldu.

Bazısı bir heybetli görünüş ve mevki tutmuştur; kimisi de tüccar olmuş mal alıp satmaktadır.

Birisi Musa peygamber, bir diğeri de Karun olduğu gibi; biri Leylâ ve biri de Mecnûn kesilir.

Birisi malına mülküne güvenerek; bunlar sayesinde kurtulacağını sanır.

(bk. Kemal Yavuz: Gülşehrî'nin Mantıku't-tayr'ı, c. 2, s. 633-635)

4438 beyitlik "Mantıku't-Tayr"dan aldığımız şu birkaç cümle de gösteriyor ki yola çıkmadan önce arkadaşlarımızı iyi seçmemiz gerekiyor. Saraya ve padişahlığa özenen, şehvete ve şöhrete zaafı olan, mal-mülk, makam-mevki tutkunu ve nihayet malına mülküne, makamına mevkiine güvenerek her şeyi yapabileceğini sananlarla zinhar yol arkadaşı olmamak gerekir. Sizi nerede ve ne zaman zor durumda bırakacakları belli olmaz.

Öyleyse tekrar edelim: Önce arkadaş, sonra yol...

                                  ***

Haftanın atasözü: Bıçağı olmayan bir dilim eksik yer.

 

Yazarın Diğer Yazıları