Önder Sav’ı Baykal bitirdi!..

Ne Kılıçdaroğlu, ne de Gürsel Tekin. Önder Sav’ın kellesini Baykal aldı!.. Başka bir tanımla, Baykal’ın intikamı “muhteşem” (!) oldu... Böylece, son yılların en büyük “Siyasi Brütüs’ü” nün kellesi de kopmuş oldu... Hepimiz çok iyi biliyoruz ki; Y-CHP’nin yaratıcısı da işte bu Önder Sav’dı!..
O günler tazedir, akıllardadır..
CHP kurultaya hazırlanıyor, Baykal gene en güçlü aday, genel başkanlık için. Ünlü “kaset olayı” patlıyor, ortalık karışıyor... Karışmasına karışıyor da “istifa” bile eden Baykal’ın yeniden genel başkan seçilme konusunda bir tereddüdü yok!.. CHP delegesine güveniyor... Bir çoğu kendisine yakın isim delegenin... Dahası, teşkilattan sorumlu genel başkan yardımcısı hem elli yıllık dava arkadaşı hem de delegeye hakim... Genel başkanlık garanti yani... Ama işte tam o anda “Brütüs” ün hayaleti CHP’ye el koyuyor..
“Elli yıllık dava arkadaşı” Önder Sav, Baykal’ın sırtına yönelerek bir anda Kılıçdaroğlu’nun kolunu havaya kaldırıyor; “Kral öldü yaşasın yeni kral!..” diye bağırıyor.. “Karar verdikten sonra arkama bakmadan yürürüm” diyordu ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP’yi iktidara taşıyacağını savunuyordu Önder Sav...
Dahası, Baykal’ın “geri dönüşünün” önünü kesmek için de kolları sıvamıştı!..
Kongreye günler kala Baykal, il başkanlarının bildiri yayınlamalarını ve kendisini adaylığa zorlayacaklarını hesaplıyordu.. Ancak buna karşı çıkan Genel Sekreter Önder Sav bu bildiriyi engellemeyi başarmıştı..
İstanbul, Ankara ve İzmir il başkanları Baykal’ın dönmesi yönünde beyanatlar verdi. Doğu ve Güneydoğu illerinin il başkanları da Baykal’a komplo kurulduğunu savunarak, partinin başında olması gerektiği yönünde görüş belirtti. Ancak yetmedi.. İl başkanlarının önünü kesen Önder Sav, Kılıçdaroğlu’nu kolundan tuttuğu gibi sahneye sürdü.. Sav’ın ince hesapları vardı!.. Baykal’ın aday olmasını istemiyordu.. Zira Baykal, “yeni döneminde” tüzük değişikliğine gidecekti ve yeni tüzükle birlikte Önder Sav, parti üzerinde etki-yetki erozyonuna uğrayacaktı.. Bu nedenle “kaset olayı” kendisine yeni “ilhamlar” (!) vermişti..
Sonuçta da “Baykal’ı yutmayı” başarmıştı.. Gelgelelim, büyük bir zafer kazanmışçasına Kılıçdaroğlu’nun kolunu havaya kaldırıp “Ben seçtirdim!!” edasıyla onu salona yeni genel başkan olarak sunduğu gün, kendisi için sonun başlangıcıydı...
Ne Kılıçdaroğlu ne de partinin yükselen yıldızı Gürsel Tekin için Önder Sav, asla makbul kimlik değildi.. “Taşıyıcı” rolü için ona “geçici görev” izni vermişlerdi ama..
Önder Sav için “sona geldiğini” nin işareti, Deniz Baykal’ın kendisine yönelik soğukkanlılığını zor zapt eden bakışlarıydı.. O bakışları gören, Önder Sav’ın siyasi ömrü hakkında fikir sahibi olabiliyordu kolayca...
Nitekim hemen sonrasında (Kurultay’ın) Önder Sav’ın, partinin iplerini eline alıp genel başkanı “koltuktaki figüran” haline getirme çabaları başladı... O zaman Deniz Baykal, çok ustaca devreye girerek, hissettirmeden Kemal Kılıçdaroğlu’nu, koltuğunu Önder Sav’a karşı koruyabilmesi için yönlendirmeye başladı.. Mesela, partide yaşanan tüzük tartışmalarına yön verdi..
Dahası, Kılıçdaroğlu’nu ince ince destekleyerek onun Önder Sav karşısında elinin güçlenmesine alan yarattı.. Parti kulislerinde uzun zamandır gözlenen bir izlenim açık açık gösteriyordu ki Baykal, Kılıçdaroğlu’ndan Önder Sav’ın kellesini istiyordu.. Zaten bu da Kılıçdaroğlu-Gürsel Tekin’in canına minnetti.. Dahası, Baykal’ın “İstersen beni de listeye alma ama Sav ve yakınındakileri kopar, desteğim her zaman seninle” mesajı ile Kılıçdaroğlu’na bîat ettiği biliniyor.. Baykal için “kaset olayından” sonra siyasetin tek anlamı vardı.. “Kanının yerde kalmaması!..” Şimdi “Önder Sav ve ekibinin” kellesini alarak “kanını yerde bırakmamanın” rahatlığı içerisinde!..
Şimdi bizler de onlarla birlikte Y-CHP’yi seyrediyoruz.. Eserlerini!..

Yazarın Diğer Yazıları