Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Agah Oktay GÜNER

Agah Oktay GÜNER

"One Minute" gerçeği

Yeni bir Orta Doğu kuruluyor. Osmanlı Devletimize son veren anlaşmaların ortaya çıkardığı devletler yıkılıyor, bunları şekillendirecek yeni gelişmeler ufukta sergileniyor. ABD'nin Büyük Ortadoğu Projesi(BOP) ile yerle bir ettiği Libya'dan Suriye'ye kadar olan bölge tam bir viranelik halinde. Milyonlarca insan ölmüş, sakat kalmış, medeniyet ve insanlık adına ne varsa yerle bir edilmiştir. Evlerinden yurtlarından olanların facialarını her gün medyadan izliyoruz. AKP iktidarında Türkiye ne yazık ki dış politika konusunda fevkalade yetişmiş kadrolara sahip Dışişleri Bakanlığı'nı elinin tersiyle itelemiştir. O günün Başbakanı başından itibaren gördüğümüz "Tek Adam" siyasetiyle düne dayanmayan ve yarını görmeyen sadece günlük dış politika izlemiştir.

***

Tarihi, dini, örfi kimliğimiz adeta inkâr edilerek BOP'un eş başkanlığı görevi kabul edilmiştir. Bunun manası ABD'nin yakıp yıkıp bitirmek istediği Müslüman memleketlerinin ipinin Türkiye'ye çektirilmesidir. Son gelinen nokta da Türkiye için tam bir hezimettir. Davos'da dönemin Başbakanı "One Minute" diyerek İsrail'e karşı bayrak açmış, İslam Dünyasına karşı görünüşte dehşetli bir cesaret örneği sergilemiş, ancak uygulamada sessiz sedasız Türkiye her şeyiyle İsrail menfaatlerinin hizmetinde olmuştur. Nasıl mı?

            1- En son gelişmeden başlayalım, İsrail üyesi olmadığı NATO'da Türkiye'nin vetosunu kaldırması sayesinde artık büro sahibidir. İsrail, "İslamcı terör"le mücadele gerekçesiyle NATO'nun ortağı haline geldi. Bir soğuk savaş dönemi kurumu olan NATO'nun İsrail ile yakınlaşmasındaki en büyük destekçisi Batı basınına göre "One Minute" göstericisi AKP iktidarıdır. NATO, İsrail'in NATO karargahında temsilcilik açma talebine olumlu cevap verdi. Türkiye'nin vetosunu kaldırmasının ardından İsrail'in NATO karargahında temsilcilik açması onaylandı.

            2- İsrail ile dış ticaret hacmi iki katını aşmıştır. Türkiye'nin bütün komşularıyla dış ticareti gerilerken, sadece İsrail'le olan ticaret artış göstermiştir.

            3- İngiliz Financial Times Gazetesinin yazdığına göre İsrail, son aylarda ihtiyacı olan petrolün yaklaşık %77'sini Türkiye üzerinden Irak Kürtlerinden almaktadır. İsrail'in ithal ettiği petrolün dörtte üçü Türkiye üzerinden gelen Kuzey Irak petrolüdür.

            4- İsrail OECD'ye üyelik için müracaat etmiş, başlangıçta Türkiye veto etmiştir. Ancak bir süre sonra muhalefetini gevşetti ve İsrail Türkiye'nin itirazını kaldırmasıyla üye oldu.

            Bütün bunlar olurken Orta Doğu'da çatışmalar devam ediyor. ABD kazandığı lanet ve düşmanlık sebebiyle Suriye'ye asker göndermiyor. Sadece hava harekatı yapıyor. Orta Doğu'nun büyük tilkisi İngiltere olanları perde arkasında yönlendiriyor, İsrail görünüşte tam siperdedir. Yabancı basında takip edebildiğimiz Dünya Siyonist Dergisi Kivunim'de yayınlanan İsrail planında yer alan görüşler tartışmasız bir şekilde gerçekleşiyor. Bu planlara göre İsrail'in Orta Doğu'daki yeni stratejisi; etnik ve mezhep farklılıkları temelinde Müslüman ülkelerin iç savaşa kışkırtılarak kırdırılması, parçalanması ve İsrail'le ittifaklar kurulması esasına dayanıyor.

***

            İsrail'in uzun vadede Doğu Cephesinde bir numaralı hedefi Suriye'dir. Sonra Suriye ve Irak'ın Lübnan'da olduğu gibi etnik ve dini bölgelere ayrılmasıdır. Suriye etnik ve dini yapısına dayanılarak tıpkı Lübnan'da olduğu gibi bir kaç eyalete bölünecek ve kıyıda Şii, Halep Bölgesinde Sünni, Şam'da Kuzey komşusuna düşman olan diğer bir Sünni eyalet kurulacaktır. Bu gelişmeler uzun vadede barış ve güvenlik için İsrail'in garantisi olacaktır.

            Görüldüğü gibi İsrail; beğenin beğenmeyin, dostu veya düşmanı olun tam bir devlettir. Coğrafyasına, insanına, millî menfaatlerine sahiptir. Toplumun her işi, toplum çapında atılacak her adım, her yatırım en az 50 yıl sonrası düşünülerek alınan kararlarla şekillenir. İsrail'de müthiş bir tarih şuuru vardır. Museviliğe, İsrail devletine zarar verenler asla affedilmez. Pek çok örnekte gördüğümüz gibi bu tipler dünyanın neresine kaçarsa kaçsın aranır, bulunur ve cezalandırılır. Ya biz ne haldeyiz? Çok yazdım, çok söyledim. Irak ve Suriye Türkmenlerine hiç bir zaman gerektiği ölçüde sahip olamadık. Onlar katledilirken Türkiye seyirci kaldı. Gelecek kuşaklar ve tarih bu tavrı affetmeyecektir. Ege'de Yunanlar bize ait adalara teker teker çıkıyor, bayrak dikiyor, kilise inşa ediyor. Bunun sonucu, Yunanistan'ın vizesi olmadan Ege Denizi'ne çıkamaz hale geleceğiz. Devlet olmaktan kastım bu. İşte günü birlik politikalarla idare edilen Türkiye'nin perişanlığı ve uzun vadeli planlarla ilerleyen İsrail'in başarılı hali.

 

Yazarın Diğer Yazıları