Önümüzü görebilecek miyiz?

Erken seçim kararı alındığı bir anda yine sınırlarımızın ötesinden bahsetmemiz garip kaçmasın. Bizi ilgilendiren ülke bütünlüğümüz. Çünkü sınır ötemizde her an her şey değişebilir. Teyakkuzda olmalıyız.

Ak Parti'nin ilk yılında Irak'a müdahalenin önünü açacak "1 Mart Tezkeresi"nin TBMM'de kabul edilmemesi çok konuşulmuştu. Şimdi Irak'a, kalıcı diyebileceğimiz müdahalede bulunuyoruz. O zaman girseydik ne olurdu?

Birinci Körfez Savaşı'nda ABD'nin Irak'a saldırdığı sırada girilmek istendi. Genelkurmay Başkanı Org. Necip Torumtay, "Olmaz böyle şey!" deyip Cumhurbaşkanı Turgut Özal'a istifasını sundu. Bakıyoruz 1 Mart 2003'te TBMM'de reddedilen tezkere için, Org. Hüseyin Kıvrıkoğlu, "Tezkere kabul edilmeli, Irak'a girmeliydik." diyor. İki genelkurmay başkanının tercihleri zıt! Org. Kıvrıkoğlu Genelkurmay Başkanı iken Kuzey Irak'ta kırmızı çizgimiz belirlenmişti.

Nereden nereye geldiğimizi bilmemiz gerektiği için hatırlatıyorum. Suriye'ye de girsek, Irak'a da girsek, hiçbir şey anında düzelmeyecek. Bir de bizim iç problemimiz var ki devasa! Rejim kökten değişiyor. Parlamento göstermelik. Savaş da barış da "bir kişi"nin iki dudağı arasında. Bir şey söyleyeyim mi?! Şu sıra o "bir kişi" iyi gidiyor. Ama keşke parlamenter sistem işlese ve her şey bir nizam içinde yürüse...

Tecrübeli gazeteci, ustamız Hulûsi Turgut, 1 Mart Tezkeresi meselesini Kıvrıkoğlu'nun değerlendirmesi için Haziran 2008'de kapısını çalıyor. Bu mülâkattan anlıyoruz ki, Kıvrıkoğlu, önünü gören bir asker:

"2002 yılının ağustos sonunda görev sürem doldu ve Türk Silahlı Kuvvetleri'nden emekli oldum. Aradan kısa bir zaman geçti, ABD yetkilileri, bizim hükümetimize Irak'a ortak müdahale konusunda başvuruda bulundu. Beklenen an gel­miş, çok kritik bir nokta oluşmuştu. Hükümet, Meclis'ten, Irak'a asker gönderme yetkisi istiyordu. Siyasi tarihimize '1 Mart Tezkeresi' diye ge­çen olay, TBMM'nin bu tezkereyi reddetmesiyle sonuçlandı. Şayet tez­kere geçmiş olsaydı, Kuzey Irak'ta kontrolü ele geçirecek, PKK'nın sız­masını önleyecek, Türkmenleri koruyacak ve masada olacaktık. / Bu arada, Kuzey Irak'ın kuzey sınırında bir tampon bölge oluştura­cak, savaş mağduru Kürtleri yaklaşık 40 km. derinliği olan bu tampon bölgede toplayacaktık. / Bilindiği gibi, Kürtlerin I. Körfez Savaşı sırasında Irak kuvvetleriyle çatışmaları üzerine zaman zaman mülteci olayları yaşanmış, Türkiye'de sığınmacı kampları kurulmuş, Kuzey Irak'tan ülkemize gelen mültecile­rin arasına PKK militanları da sızmış ve bu yüzden büyük sorunlar baş göstermişti. / 1 Mart Tezkeresi'nin reddiyle birlikte Kuzey Irak'taki kırmızı çizgimiz silindi ve şartlar aleyhimize gelişmeye başladı. Tabii bu tezkere konu­sunda dönemin başbakanı Abdullah Gül, isteksizdi. Eğer işi sıkı tutmuş olsaydı, 1 Mart Tezkeresi'nin TBMM'den geçmesi, mesele değildi." (Hulûsi Turgut, Barzani Olayı, s. 503-504.)

Irak'a girip, Suriye'ye girip zafer nidaları atmamıza gerek yok. "Diriliş" demenin bir mantığını da göremiyorum. Fethe çıkmıyoruz; bizim için şart olanı yapıyoruz. Öyle ki; o topraklarda olmamız, Irak halkı için de, Suriye halkı için de hayatîdir. Bu kadarını söyleyeyim.

___________________________

Başsağlığı: Prof. Dr. Özcan Yeniçeri evdeşi Nilgün Hanım'ı kaybetti. Nilgün Hanım'a Allah rahmet eylesin. Özcan Yeniçeri arkadaşımızın ve yakınlarının başı sağ olsun.

Yazarın Diğer Yazıları