Ordu kumpasa uğramasaydı "Başkanlık" konuşulamazdı

Basılan ilk sayısı "Türk Ulusunun Egemenliği için HAYIR" kapağıyla çıkan Üçüncü Yol dergisinde yer alan Kemal Kerinçsiz söyleşisinden:

"(...)Büyük tabloda 1992  var. Yani Sovyetler Birliği'nin çökmesi, dünya düzeninin yeniden inşa edilmesi, kartların yeniden karılması... 1992'den itibaren Türkiye küresel sistemle ilişkilerini yeniden gözden geçirmek zorundaydı, geçirmedi. Ama Türkiye'nin yeri ve konumu değişti. NATO sisteminde "zorunlu dost ülke"den "hedef düşman ülke" haline geldi... Bu anlamda siz Türk devletini çökertmek için öncelikle millî ordusunu çökertmek zorundasınız. Çünkü biz "ordu-millet" geleneğinden geliriz. Yani milletin her bir ferdi ordunun da ferdidir.

(...)

Peki bunu nasıl yapacaksınız? Küresel sistem en güzel yol olarak, FETÖ denilen bir örgütü bulup tayin etmiştir, görevlendirmiştir. Ve bunlar uzun yıllardan itibaren Türk Silahlı Kuvvetlerini nakış gibi işlemişlerdir. Askeri liselerde, harp okullarında, harp akademilerinde FETÖ'cü zihniyetin dışında hiçbir Türk evladına yaşam hakkı verilmemiştir. Bu yüzden oradan gelen subayların çok büyük bir kesiminin CIA'nın emriyle çalışan casusluk teşkilatının mensuplarından oluşturulduğunu söylemek bence pek yanıltıcı olmayacaktır.

(...)

Eğer biz 2017 yılında 150 yıl önceki sistemin getirilmesini yani monarşik bir sistemi tartışabiliyorsa, Meclis kendi eliyle kendi yaşamsal varlığına son verdirecek bir yasaya evet diyorsa, bir hükümet başbakanı ve bakanlarıyla beraber bir tek kişiye egemenliğin devrini kabul ediyorlarsa, eğer millet bu noktada "evet" riskini taşıyacak bir oylamaya hızla gidiyorsa, uzun yıllardan beri Türk Milleti'nin üzerine oynanan bu projenin çok da başarısız kaldığını söylemek mümkün değildir...

(...)

Olay bir bütündür. Siz, başkanlık sistemine geçerken içerideki tüm kurumları zafiyet içerisine sokmak zorundasınız. TSK'yı anayasal sistem içerisinde rejimin bekçisi olarak gördüğünüzde, sizin bu organı zayıflatmadığınız müddetçe tek adam sistemini getirmeniz elbette mümkün olmayacaktır..."

***

Ödenebilecek en ağır bedellerden birini, ödenebilecek en ağır şekilde ödemiş biri, aynı derecede ağır bedeller ödemeyi göze almayı gerektiren bir konuda bir şey söylüyorsa, kulak vermeye değer diye düşündüm...

***

Ha bir de bu sorunun üzerine düşünün:

FETÖ kumpasları ve 15 Temmuz alçaklığı da dahil olmak üzere bütün bu ihanet silsilesinin, FETÖ'yle mücadele yeminleri edenlerin "Başkanlık" rüyasını gerçekleştirmeye hizmet etmiş/ediyor olması garip değil mi?

***

Dikkat "uzaylı" çıkabilir!

-------

Hafta sonu, ünlü bir anketçi referandum sürecine dair tahminlerinin nasıl tuttuğunu anlatıyordu...

Herkes çok kutuplaştırıcı bir dilin kullanılacağı sert bir süreç beklerken, meğer hiç öyle olmamış! Kampanyalar  "çok kucaklayıcı" bir üslupla yürütülmüş, oh oh ne de güzelmiş...

***

Daha dakika bir gol bir; "Hayır" demeyi düşünenleri "terörist" ilan ederek, "darbeci" ilan ederek, "PKK'lılar", "FETÖ'cüler"le bir tutarak başlamadı mı yahu bu kampanya süreci?

Son düzlükle iş "Hayır deyip ahiretinizi tehlikeye atmayın"a kadar varmadı mı?

Havada fetvalar uçuşmadı mı?

İslam'da "aforoz" müessesesi olmadığından bile bihaber sözde ulema(!) milleti din dışı ilan etmeye kalkmadı mı?

Tehdit, şantaj...

Salon basmalar, araba yumruklamalar...

"Kafasına sıkmadan inanmam"lara kadar uzanmadı mı, "Hayır" diyenlere engelleme/engelletme çabaları?

***

Demek ki içimizden biri uzaylı!

Ya ben ya bu anketçi beyefendi.

***

"Çocuklar operadan ne anlar"

----------

 

Aşağıdaki e-posta, Antalya Elmalı'da görev yapan bir müzik öğretmeninden geldi. İsteğine uyarak, yorum yapmaksızın sadece paylaşıyorum:

"1 Nisan Çarşamba günü, Opera Sanatçısı Devrim Demirel ve bir grup sanatçıdan oluşan topluluğun köy okulumuzda eğitim konseri vermesiyle ilgili  izin yazısını Antalya Elmalı İlçe Millî Eğitim Müdürlüğü'ne yazdık. İznin verilmediği telefonu geldi. 

Antalya Elmalı İlçe Millî Eğitim Müdürü Recep Akalın'ı arayıp iznin verilmeme nedenini sorduğumda "ÇOCUKLAR NE ANLAR OPERADAN!" yanıtını alınca şoka girdim.

Şimdi sizlerden isteğim bu yazının altına asla yorum yapmamanız ve sadece paylaşmanızdır."

Yazarın Diğer Yazıları