Orduyu siyasete bağladınız öyle mi?

                Bu ülkede aklı başında adam yok mu arkadaş? Gene ne oldu diyeceksiniz.. Kardeşim.. 15 Temmuz 2016'da Türk Silahlı Kuvvetleri mi darbe yapmaya kalkıştı?

Hayır!

Eğer Türk Silahlı Kuvvetleri kurum olarak emir komuta zinciri içinde bir darbe girişiminde bulunmadıysa kim darbe yapmak istedi?

Asker içinde kümelenmiş, cemaat subaylarının oluşturduğu cunta…

                Eee! Öyle ise temel hedefimiz cunta olmalı değil midir? Olağanüstü hâl kararını cuntanın darbe girişini düzetmek için almadık mı?

Evet, bunun için aldık.

Peki, madem öyle yaptık.. Şimdi neden Türk Silahlı Kuvvetlerinin tamamını hedef alarak, kurumsal varlığı ile ilgili siyasi kararlar alıp "150 yıllık geleneği" yerle bir ettikten sonra marifetmiş gibi "devrim" çığlıkları atıyoruz?

Ülkenin başına belayı açan TSK değil ki.. FTÖ  ve onun önünü açan siyasetin kendisi..

Eğer ülkemizde olağanüstü durum varsa bunun müsebbibi işte bu ikisidir...

"150 yıllık geleneği yendik" lafı ne demek biliyor musun arkadaş?

Tarihi yıkmışız demek..

Milli birikimi yok etmiş demek.

Tecrübeyi çöpe atmışız demek.

Ayağımıza kurşun sıkmışız demek..

Velhasıl Osmanlı-Cumhuriyet köprüsünün kelepçelerini kırmışız demek...

Büyük marifet yapmışız gibi övünüp seviniyorsun…

Geçmişini öldürmüşsün sevinçten göbek atıyorsun…

Ey bedbaht!

Oturup ağlasana!

TSK'yı sivillere bağlamak asla çözüm değil… FTÖ örgütlenmesi, TSK'nın kurumsal tavizlerinden kaynaklanmadı ki.. Tam tersine sivillerin, yani iktidarların baskılarından, TSK'ya yönelik eleştirilerinden, yönetme beceriksizliklerinden kaynaklandı. Yoksa TSK'nın kendisine kalsaydı, kurumun için ne FETÖ girebilirdi ne de başkası.

Sivilleşme ne demek?

Devletin kurumsal kimliğinin, bürokrasinin partileşmesi demek. Zaten hükümete yönelik eleştirilerin başında bu gelmiyor.. Hükümetle anlaşamadığımız en önemli şey bu değil mi? "Siz devleti ele geçiriyorsunuz" diye onlara kızmıyor muyuz?

"Sınavları mülakatla yapmayın, KPSS ile yapın. Herkese eşit davranın.. Hukuk devletine, insan haklarına, anayasanın eşitlik ilkesine uygun davranın. Atamalarda liyakati öne çekin. Daima hukuk içinde kalın" demiyor muyuz?

Öyle diyoruz..

Bunu yapmadıkları için de kendileriyle sürekli gerilim ve çatışma yaşıyoruz değil mi?..

FTÖ'nün yaptığı da bunun bir benzeriydi.

Onlar da soruları çalarak, eleman alıyor, insanları bıktırarak, kimi zaman kumpas kurarak devlet kadrolarından uzaklaştırıyorlardı. İktidardakiler ise meseleyi torpile, parti teşkilatlarından gelecek listelere bağlayarak yapıyor. Aralarındaki temel ortaklık nedir? Devlet bürokrasisini ele geçirmek. Yani devleti ele geçirmek. Şimdi TSK'nın sivile bağlanması da aynı şey değil mi?

Bürokrasinin bir hiyerarşisi, teşkilatlanma şeması, emir-komuta düzeni olur… En büyük bürokrasi ve örgüt teorisyeni, bürokrasi kavramının da babası saylan Max Weber'i çılgına çevirecek şeyi yapıyorsun; emir-komuta birliğini altüst ediyorsun ve "devrim yaptık" diye havalara zıplıyorsun… Bilimden haberin yok…

Arkadaş…

Koca Osmanlı devleti neden yıkıldı hatırlasana… Ordu düzeninin eskimesinden.. Nasıl düzelttin onu da hatırlasana.. II. Abdülhamit döneminden başlayarak Almanya'dan ithal ettiğin subayların eğitimi ve bu sayede kurduğun işte o 150 yıllık birikimle...

Şimdi gelmiş "orduyu sivile bağladık" diye övünüyorsun…

Sivil kim?

Sivil; ayrımcılık yapan parti, ideoloji ve siyasetin ta kendisi…

Ey bedbaht!

Ne çabuk unuttun..  Camiye, kışlaya ve spora siyaset karıştırmayacaksın tezini… Bak, siyaset hem caminin, hem sporun ve hem de kışların içinde… Başına ne geldiyse bundan geldi ve sen gene de kışlayı siyasete bağlayıp devrim yaptım sanıyorsun…

Ey akıl, her neredeysen çık da gel…

Yazarın Diğer Yazıları