Orta Doğu'da kıyamet çanları

Son günlerde, başımıza sardırılan terör belası ile boğuşurken, deneyimsiz ve bilgisiz bir grup tarafından yönetilen dış politikada, gol üzerine, gol yiyoruz. Hatırlarsanız, geçen yılın ortalarında, ABD ve Batılı ülkeler, Viyana'da İran ile görüşmelere başladığı zaman, bu ambargonun kalkmasıyla, yeni bir pazarın ortaya çıkacağını ve bu pazarın da en yakını ve en avantajlısı biz olmamız gerektiğini, ama bu pastadan, bir dilim bile yeme şansımız yok diye yazmıştım. Ne yazık ki gene haklı çıktım. Üstüne, üstelik bir de hükümet üyelerinin, kızgınlıkla sarf ettiği sözler, bu diplomatik açığı büyüttü.

İran pazarı da kapandı!

         Biliyorsunuz, İran'a ambargo kaldırıldı. İran'ın, üzerine ihtiyat konulan, dışarıdaki mal varlıkları ve servetleri, işlerlik kazandırılıp, kullanıma verildi. Dolayısıyla, İran pazarına, biz değil, Batı şirketleri mal satarak girmeye başladı. ABD, Küba'ya uygulanan ambargoyu da kaldırdı. Mesele Küba değil, onu izleyecek Güney Amerikalı pazarlar. Peki, bu kritik dönemde, bizim politikacılarımız ne yaptı? Bir mezhep kavgasına körükle giderken, düşmanlıklara yenisini kattılar. Dolayısıyla, İran pazarı şimdilik, Rusya gibi bize kapandı.

         Rusya ambargosu ülke ekonomisine zarar vererek devam ediyor. Avrupa pazarı zaten kapalı. Yakın bir tarihte AB uğruna Kıbrıs Türk kesimi de anlaşmaya oturacaktır. Hani anavatandan su bağladığımız yavruvatan birden bire her şeye rağmen Maraş'ı filan vererek oturup uzlaşacaktır. Ancak, Suriye üzerindeki Rus askeri harekâtı nedeniyle Suriye hava sahasında uçak uçuramıyoruz. Ne diyor Başbakan, IŞİD'e bizim sınırdan topçu bataryaları ateş açıyor ve adam öldürüyor.

Dış temaslarda hareketli hafta

         Önümüzdeki günlerde, Türkiye'yi yakından ilgilendirecek, önemli gelişmeler yaşanacak. Biz içeride, toz dumana ve bir anlamsız iç savaşa bulaştırıldığımız için neyin doğru, neyin eğri olduğunun farkında bile değiliz. En yakın tarihten başlayalım. Bu hafta, ilginç dış temaslar olacak. Mesela, ABD Başkan Yardımcısı Biden, Cumartesi günü Türkiye'ye geliyor. Ne konuşulacağını tahmin etmek zor değil. Konu, Suriye ve IŞİD, yeni Kürt devleti olacak. Ondan bir gün önce, Davutoğlu, Almanya'ya giderek, Merkel ile Berlin'de görüşecek. Bu görüşmenin, neleri kapsayacağını da bilebilirsiniz. Hani bize para vereceklerini söyledikleri, Suriyeli mülteciler konusu. Belki Davutoğlu, bu paranın ilk taksitini isteyecek.   

Geleceğe yönelik, biraz ileri tarihe gidersek, Orta Doğu'da bazı Arap ülkeleri, petrol üretimine son vereceklerini açıklamaya başladı. Bu da kaderini Arap ülkeleri ve Orta Doğu'ya bağlamış AKP iktidarı açısından felaket haberciliği. Boşuna mı sanıyorsunuz, boğulma uğruna İslam ülkelerinden insanların, Avrupa ve Batı'ya akın akın kaçmalarını? Dikkat edin, batı kıyılarımızdaki mülteciler, yalnız Suriyeli değil. Somali, Afganistan, Lübnan, Pakistan ve öteki Müslüman mülteciler neden Suudi Arabistan'a gitmiyor hiç düşündünüz mü?

Para aktarımı zorlaşacak

         Mesela durumu kötü olanlardan biri, bizimkilerin sürekli arsa satarak para aldıkları Katar. Acaba Katar petrol olmadan, ne iş yapacak da hangi sanayi ile gelir sağlayacak? Mesela, bunlardan bir başkası, Birleşik Arap Emirlikleri. Mesela Suudi Arabistan, ülkedeki akaryakıt fiyatını artırıp bütçe açığının yarattığı tehlikelere karşı önlem alacaklarını açıkladı. Bunun anlamı, başka ülkelerin içlerini karıştırıp, demokratik ve özgürlükçü olmayan sistemlerini mazur gösterecek, İslami irtica hareketlerine para ve kaynak ayıramayacak. Yani bizdeki bazı eylemler ve Orta Doğu'daki silahlı hareketler kaynaksız kalacak. 

         İyi de biz ne olacağız? Suriye ve Arap baharında, yanmış yakılmış kentleri seyrederken, aniden kendimizi benzer durumlar içinde bulduk. Terör örgütünün dışarıdan finanse edilip, desteklendiğini, mahalledeki sağır sultan biliyor. Biliyor da neden siyasetçiler bu kör dövüşündeki oyuna eller havada katılıyorlar. Hatırlayın Türkiye'nin kalkındığı yılları. Annemin, yırtık çorabımı tahta yumurta ile tamir ettiği yılları. Evet, o yıllarda her şey sınırlıydı ama kimsenin eli de içimize girebilecek durumda değildi. Halkımızın gösteriş merakı ve elinde olmayan araba, telefon modelleri, cebindeki paradan fazlasını harcama hevesi devam ettiği sürece, gelecekte bizimle daha çok ülke, vıcık vıcık oynar. 

Yazarın Diğer Yazıları