Osmanlı'nın kudreti

Osmanlı'nın kudreti
Tarihi yapan akıl, mantık, muhakeme değil, belki bunlardan ziyade duygulardır

"Milletimiz ufak bir aşiretten; anavatanda müstakil bir devlet tesis ettikten başka garp âlemine, düşman içine girdi ve orada müşkülât içinde bir imparatorluk vücuda getirdi. Ve bunu, bu imparatorluğu altı yüz seneden beri tam bir heybet ve azametle devam ettirdi. Buna muvaffak olan bir millet, elbette yüksek siyâsi ve idarî niteliklere sahiptir.

Böyle bir vaziyet yalınız kılıç kuvvetiyle vücuda gelmezdi. Cihanın malûmdur ki Osmanlı Devleti pek geniş olan ülkesinde bir hududundan diğer hududuna ordusunu fevkâlade süratle ve tamamen mücehhez

olarak naklederdi. Ve bu orduyu aylarca ve belki de senelerce besler idare ederdi. Böyle bir hareket yalınız ordu teşkilâtının değil bütün idari

şubelerin fevkalâde mükemmeliyetini ve kendilerinin kâbiliyetli olduğunu gösterir." (1919 Nutuk III, S. 1182-1183)

Mondros antlaşması

"Mondros antlaşması, Osmanlı Devletinin müttefikleriyle beraber sürüklendiği acı mağlubiyetin yüz kızartacak bir neticesidir. O antlaşma hükümleridir ki, Türk topraklarını, yabancıların işgaline sundu. O antlaşmada, kabul edilen şeylerdir ki Sevres Antlaşması hükümlerinin de kolaylıkla kabul ettirebileceği fikrîni yabancılara mümkün ve makul gösterdi."(1927 Nutuk II, s.791.)

Panislamizm Panturanizm hakkında

"Muhtelif milletleri, müşterek ve umumî bir unvan altında toplamak ve muhtelif unsur kütlelerini aynı hukuk ve şartlar altında bulundurarak kuvvetli bir devlet kurmak, parlak ve cazip bir siyasî görüştür. Fakat aldatıcıdır. Hatta, hiçbir hudut tanımayarak, dünyada, mevcut bütün Türkleri dahi bir devlet hâlinde birleştirmek, erilmesi imkânsız bir

hedeftir. Bu, asırların ve asırlarca yaşamış olan insanların çok acı, çok kanlı hadiseler ile meydana koyduğu bir hâkikattir.

Panislamizm... Panturanizm siyasetin muvaffak olduğuna ve dünyayı uygulama sahası yapabildiğine tarihte tesadüf edilmemektedir.

Irk farkı gözetmeksizin bütün insanlığı içine alan cihangirhane devlet kurma hırslarının neticeleri de tarihte yazılıdır. Müstevli olmak hevesleri,

söz konumuzun haricindedir. İnsanlarla her türlü duygularını ve özel bağlantılarını unutturmayıp onları kardeşlik ve tam bir eşitlik dairesinde

birleştirerek, insanî bir devlet kurmak görüşü de kendine mahsus şartlara sahiptir."(1920 Nutuk II, s. 436.)

"Tarihi yapan akıl, mantık, muhakeme değil, belki bunlardan ziyade duygulardır."(1923 Atatürk'ün S.D II, s. 116.)

Büyük şöhretler

"Tarihte şanlar, şöhretler kazanmış pek çok insanlar millî noktadan fazilete sahip değildir. Meselâ gerçekten askerî kudret sahibi olan, Moskova'ya kadar giden, yangınlar harabeler üstünden Fransız

ordusunu sürükleyip eriten Napolyon'u düşününüz. Onun hareketleri Fransız milletinin hakikî ve millî menfaatlerine değil, kendi cihangirane emellerini tatmin içindi. Bunu tatmin için Fransa'nın milyonlarca seçkin evlâdını eritti ve nihayet hepimizin bildiğiniz akıbete uğradı. Bizim

Osmanlı tarihindeki en büyük ve şanlı görülen hareketleri de aynı noktadan tetkik, aynı mahiyette mukayese etmek mümkündür." (1923 Atatürk'ün S.D.II, s. 161-162.) Devam edecek