Osmanlıyı parçalayan millet sistemi...

         Allah'ım sen bize akıl fikir ver. Özellikle de ülkemizi yöneten ve güya sana bağlı olduklarını söyleyenlere sağduyu, nasip eyle... Gördünüz mü Başbakanımızın açılım politikalarını. Saydığı on maddeyi... Vaatlerini...

         Bunların 8'i bir çeşit temenni... Gerçekleştirilebilir de gerçekleşmeyebilir de... Ancak, ekonomik söylemlerini bir kenara koyup, sıra siyasal söyleme gelince... İşte orada durmak lazım. Orada facianın ayak sesleri var.

         Diyor ki Davutoğlu: "Ulusçuluk anlayışı yerine millet sistemi gelecek..."

         Bu ne demek biliyor musunuz?

Ben koca Osmanlı tarihinden hiçbir şey anlamadım demek.

Çok daha basitini söyleyeyim. Benim zihnim, meselelere ideolojik ve takıntılı bakıyor... Meseleleri olgusal dolayısı ile bilimsel düşünemiyorum demek. Dünyanın geçirdiği büyük değişimleri ve dönüşümleri anlamadım. Zihnimde bir insanlık tarihini bütüncül değerlendiremiyorum, tarihsel dönüşümleri anlamadım demek... Nasıl yani diyeceksiniz.

Söyleyeyim.

Osmanlı Devletinin ve özellikle de Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'u fethettikten sonra ortaya koyduğu "millet sistemi", kendi dönemi içinde doğru ve yerinde bir çabadır.

Adı üstünde Osmanlı bir imparatorluktur ve sınırları kıtalara yayılmıştır. Haliyle ele geçirilen o coğrafyada onlarca ırk, din ve kültür yaşamaktadır. Hepsini tek merkezden idare edecek bir sistem şarttır. Fatih, geleneksel Türk-İslam devlet-toplum modelini benimseyerek her dinî grubu kendi cemaat önderi etrafında örgütlemiş, başlarına birer dinî ruhban atamış, sonra da onları kendi merkezi yönetimine bağlayarak devleti yönetmiştir.

         Her millet dinî bir cemaat, her cemaat yani millet de dinî otoritenin denetim ve kontrolündeydi. Dolayısı ile toplumu; kilise, havra, sinagog, yönetiyor, Müslümanlar aslî unsur olmak kaydıyla da tümünü padişah/devlet yönetmekteydi. Osmanlı toplum düzeni, aidiyet ve kimlik olarak ulus/soy aidiyetleri yerine mezhep/din aidiyetleri üzerinden biçimlendirilmişti. O dönemde bu da doğaldı. Çünkü Fatih'in İstanbul'u fethettiği dönemde sadece İslam dünyası değil, bütün Batı ve öteki dünya toplumları dinin hüküm sürdüğü kalıbın içinde anlam kazanıyordu.

MS. II. yy'den yine MS. 15. yy'ye kadar Avrupa, tam bin 300 yıl kilise taassubunda kaldı. İngiltere'nin kuzeyindeki Galler'den, Avrupa'nın en güneyindeki İtalya'nın Sicilya Adası'na kadar olan Avrupa'da, Batı Roma'nın yıkılışından sonra irili ufaklı 500'den fazla devlet ya da devletçik kurulmuştu. Avrupa, Hristiyanlığın mengenesi olan ve aklı kilitleyen skolastik felsefenin içinde kıvranırken ara sıra Frenkler, Almanlar bir iki büyük devlet kurmayı başarsalar da, Avrupa'nın asıl ayağa kalkması Rönesans'tan sonra olacaktır. Osmanlı millet sistemi bu tablonun bir parçasıydı... Rönesans'tan sonra bilim-din çatışması başlayacaktır. Çünkü bilim ilerleyerek gelişecek, 18. yy'de Hristiyan içtihatlarının çoğu Newton fiziği ve matematiği ile yerle bir olacaktır.

         Bundan sonrası büyük dönüşümdür: Günaydın sanayi toplumu; merhaba Aydınlanma çağı... Elveda kilise taassubu... Hoş geldin özgürlükler, ideolojiler, devrimler, kent toplumu, yeni kültür endüstrisi ve bunlarla eşleşmiş ulus toplumları... Hoş geldin yeni dünya düzeni...

         Osmanlı, yeni dünya düzenini geç kavradığı için kendini dönüştüremeyince, kendi kurduğu millet sistemi sonunu hazırladı. Fatih'in bizzat kendisinin örgütleyip yücelttiği Ortodoks Hıristiyanlığın kalesi Fener Patrikhane'sinin Devlet-i Âliye'yi arkadan vuruşunun hikâyesini okumanızı öneririm. Ne Islahat ve ne de Tanzimat Fermanı'yla verilen tavizler, Osmanlı millet sistemini (gayrimüslimleri) yerli yerinde tutmaya yetmedi.

1829 Yunanistan'ın, ardından, Sırp, Bulgar gibi Hıristiyan Osmanlı milletlerinin sonra da Arnavut ve Arapların sözde Müslüman ana unsurlarının Osmanlı'yı teker teker hem de Mehmetçiğin kanını döke döke nasıl terk ettiklerini de Sayın Davutoğlu'na hatırlatırım.

Kurtuluş Savaşı'na bakın isterseniz. Gizli örgütlerin hemen hepsini kiliseler örgütlemiştir. Şimdi siz tutmuş, hezimetle sonuçlanan millet sistemini, çözüm diye terör meselesine taşımaya çalışıyorsunuz... Allah size akıl, fikir versin...

 

Yazarın Diğer Yazıları