ÖSYM bu aptallığa derhal son vermeli!

PKK, "joker" denilen yöntemle, yasa dışı yollardan üniversitelere yerleşti. Bu yöntemde; sınava girecek asıl aday yerine başarılı olacak kişiler giriyordu, gerekiyorsa sahte nüfus cüzdanı bile yapıyorlardı.

Kimi yerlerde ise görevliler örgüt tarafından tehdit ediliyor ve sınav tamamen usulsüz bir şekilde gerçekleşiyordu.

Çözüm sürecinde bu uygulamaların nasıl detaylı ve kapsamlı bir şekilde Türkiye geneline yayıldığına şahit olduk.

Türkçe cümle kurmaktan aciz kişilerin "öğrenci" sıfatıyla Boğaziçi'ne, ODTÜ'ye, Hacettepe'ye, Ankara'ya, Ege'ye ve daha birçok üniversiteye nasıl sızdıklarına şahit olduk. Sonrasında okulu karıştırıp, PKK'nın açıktan örgütlenmesini yaptılar.

PKK bu faaliyetlerine hâlâ devam ediyor, ancak eskisi kadar rahat değiller. Üniversiteye yerleştirdikleri elemanlarına "sadece okullarınızı bitirin" talimatı gittiği için kendilerini çok fazla belli etmiyorlar.

Çözüm sürecinin bitmesiyle birlikte yeniden başlayan silahlı mücadele, bu noktada örgüt üzerinde yıldırıcı etkiler bırakıyor.

FETÖ'nün yıktığı prestij ve panikle alınan önlemler

PKK'nın üniversite sınavlarında yaptığı usulsüzlüklerin bir benzerini ise yıllarca FETÖ uyguladı. FETÖ'nün uyguladığı yöntemler ise biraz daha kapsamlıydı. Çünkü doğrudan ÖSYM'ye sızmışlardı. Sorular cevaplarıyla birlikte örgüt mensuplarına servis ediliyordu.

Bunu yıllarca, insanların gözlerinin içine baka baka yaptılar.

O günlerin siyasi güçleri tarafından "himaye" edilen bu yapıya kimse bir şey diyemiyordu. Gelen yüzlerce ihbar dikkate alınmıyor, sınavlardaki usulsüzlüklerin üzeri örtülüyordu.

Gel zaman git zaman şartlar değişti.

FETÖ ve PKK'nın sınavlarda nasıl kopya çektiği, ne gibi yöntemler kullandıkları ana haber bültenlerine kadar girdi. Onları koruyan kollayan siyasiler de fikir değiştirip, skandalları Meclis kürsüsüne taşıdılar.

Bu skandallara son verebilmek, ÖSYM'nin de eriyen prestijini tekrar kazandırabilmek için bir dizi önlemler alındı. Başlıca değişiklik, sınav girişlerinde uygulanan güvenlik tedbirlerinde yapıldı.

Adayların üstlerinin aranmasıyla başlayan süreç, sınava yanında kalem getirmenin bile yasaklandığı bir saçmalığa dönüştü.

Ancak son dönemde ısrarla sürdürülen bu yasaklar iyice zıvanadan çıkmış durumda.

ALES'te yaşananlar sistemli bir saçmalıktır

Geçtiğimiz pazar günü Akademik Lisans Eğitimi Sınavı (ALES) vardı.

Yüksek lisans, doktora yapmak ve akademik kadrolara yerleşmek isteyenlerin girdiği bir sınav.

Sınava girenlerin büyük bir bölümü üniversite mezunu insanlar. Bu ülkenin yarınlarını oluşturacak kadrolar, gençliğimiz...

Gelin görün ki bu gençlere, yani geleceğimize en başta devlet güvenmiyor.

Saç tokasından anahtara, ulaşım kartından bozuk paraya, şekerden saate kadar aklınıza gelen ne varsa yasak!

Evet yanlış okumadınız, ulaşım kartı ve bozuk para bile yasak!

Herhangi bir ezber içermeyen bir sınavdan, ALES'ten bahsediyoruz.

Böyle bir sınavda kâğıda yazarak kopya çekebilmeniz, bir yerlerden kaynak bularak soruları çözmeniz mümkün değil. Çünkü buna müsait bir soru kalıbı bulunmuyor.

Öte yandan her salonda 1 başkan ve 2 gözetmen olmak üzere 3 görevli bulunuyor. Böyle bir tabloya rağmen aklınıza gelebilecek her şeyi yasaklamışlar.

Eğer yanınızda su ile girecekseniz, suyun markasını sökmeniz gerekiyor.

Emanetçi fırsatçılığı

Kapıda polisler üzerinizi arıyor, "Yassak hemşerim yassak" diyerek emanetçiyi işaret ediyor... 90 TL ücret verdiğiniz sınavda, yaklaşık 3 saat boyunca okul önünde sizin sınavı bitirmenizi bekleyecek bir yakınınız yoksa mecbur o emanetçiye gidiyorsunuz.

Emanetçi dediğimiz de bildiğiniz zor durumda olanlardan para koparma peşinde olan fırsatçılar.  

Önlerinde bir simit tezgâhı bulunan, hayatınızda ilk kez gördüğünüz adamlara; çantanızı, cüzdanınızı, kimlik kartlarınızı, paranızı anahtarlarınızı bırakmanız isteniyor. Hem de 5 TL karşılığında!

Bu başlı başına bir komedidir.

Sınava arabayla gelirseniz o anahtar nereye konulacak? Veyahut bir ulaşım kartı ile nasıl kopya çekebilirsiniz?

Kapı girişinde mendillere ve peçetelere de el konuyor.

Okula girdiğinizde lavabo ihtiyacı olması durumunda tek bir peçete bulamıyorsunuz. Çünkü okulların birçoğunda ne bir tuvalet kâğıdı ne de bir peçete var.

Akademisyen olacak insanlara; doktora, yüksek lisans yapacak gençlere devletin reva gördüğü bu... Kolluk güçlerince potansiyel şüpheli gibi sınava giriyorsunuz.

ÖSYM'nin yaptığı bu uygulamanın bir benzerini dünyanın hiçbir ülkesinde göremezsiniz.

Başlı başına aptallık! Çünkü böyle bir sınavda; anahtar, bozuk para, saç tokası, ulaşım kartı ve şekerle kopya çekemezsiniz!

ÖSYM derhal bu saçma uygulamaya son vermeli. Yıllarca FETÖ'ye, PKK'ya göz yumanlar artık kendi gençlerine güvenmeyi öğrenmek zorunda.

Yazarın Diğer Yazıları