Otistik pusulaya güvenmek

      Türkiye'de hemen herkes, Suriye ile aramızdaki köprüleri atan kişinin Erdoğan olduğu görüşünde...

      AKP'li üst düzey tipler bu gerçeği kabullenmiyor; onlara göre iki ülkenin arasını açan Esad...

      Şayet komşuluk ilişkilerimiz bozulmasaydı Suriye sınırımızın güvenliğini, sınır ötesi harekât yapmamıza gerek kalmadan sağlamış olacaktık...

      Şimdi komşunun topraklarında terörist avındayız...

      * * *

      Terör hem içeriden, hem dışarıdan bizi sıkıştırıp kıskaca almaya çalışıyor...

      Bunu sağlamaları mümkün değil, darmadağın hale gelecekler ama biz de ekonomik açıdan sıkıntılı günler geçirmiş olacağız...

      Garipsediğim de şu; Erdoğan'ın Kılıçdaroğlu'nu, Esad ile görüşme önerdiği için terör yandaşlığı yapmakla suçlaması...

      Ülkemizin selâmetini komşuluk ilişkisinde gören birinin, düşüncesini açıkça söylemesi ne zamandan beri terör destekçiliği manzumesinin mısralarından biri sayılıyor...

      Kılıçdaroğlu, grubunda, meydanlarda, kurultayda, televizyon söyleşilerinde hep terörü lanetledi, bütün terör çetelerine karşı takındığı ulusalcı tavrıyla demokrasiyi ve cumhuriyetin temel ilkelerini sahiplendiğini gösterdi.

      Bu tavrı "Ne menem iştir" diye karalamak herhalde hakça bir değerlendirme değil...

      * * *

      Sahiplendikleri farklı paradigmaları, siyasal ikbal uğruna yan yana koyarak millî mutabakat adı altında oluşturulacak otistik pusulaya güvenen iki partiden MHP'nin de AKP'den farkı kalmadı gibi... Nitekim Erdoğan, Bahçeli'nin CHP ve Kılıçdaroğlu hakkındaki sözlerini "Sayın Bahçeli'nin sözlerini takdirle karşılıyorum" mealinde bir cümleyle değerlendirdi...

      Hatırlayacaksınız, sonra da "CHP'nin baştan itibaren yaklaşımı ne millîdir ne yerlidir. CHP'nin yaklaşımı tamamıyla terör örgütlerine benzer bir yaklaşımdır. YPG'nin yaklaşımı neyse CHP'nin yaklaşımı da odur. PYD'nin yaklaşımı neyse CHP'nin yaklaşımı da odur. PKK'nın yaklaşımı neyse aynı şekilde CHP'nin yaklaşımı da odur" diyerek Bahçeli gibi ana muhalefet gerçeğinin çok uzağına düştü...

       * * *

       İktidarla ana muhalefet arasındaki çekişme yeni değil, 15 yıldan beri sürüp geliyor. Öyle anlaşılıyor ki sandığa otistik pusulanın yaratacağı gerginlik içerisinde gidilecek.

       Seçmen de inşallah otistik pusulayı sandığa gömerek yeni bir süreci başlatmış ve millî mutabakat zevzekliğini siyasal tarihe gömmüş olacak...

DERKENAR

------------------

       Referandum öncesi yurt içindeki mitinglerle yetinmeyen evetçi iktidar, gurbetteki soydaşlarımızı etkilemek için Avrupa ülkelerinde de toplantılar yapmaya kalktı. Önce bakanların, ardından Erdoğan'ın giderek evet propagandası yapmaları kararı alındı. Ancak evdeki hesap çarşıya uymadı, Avrupa ülkeleri buna izin vermedi...

       Hatırlayacaksınız, kadın Bakan Fatma Betül Sayan Kaya, Hollanda'da yasağı delemedi, polis kordonunu aşıp sefaretimize bile giremedi...

       Almanya, Fransa, Belçika da toplantı yapılmasına izin vermeyince AB ile aramızdaki ipler yeniden gerildi.

       Son olayın altındaki imza Hollanda'ya ait; haftanın ilk günü Ankara'daki elçisini çekti, bizi de elçimizi çekmeye mecbur bıraktı...

       Bu ülkeyle aramız ne zaman düzelir, düzelir mi yoksa böyle mi kalır, Allah bilir!

       Şu kadarını söyleyebilirim; iç politikanın gereğini yurt dışında, yani başka ülkelerde de yapmaya kalkarsak bu tür muameleye her zaman maruz kalırız.

Bakalım bir işe yarayacak mı

      Düşünür ve araştırmacı Şamil Yüksel bir ileti yollamış ve din üzerinden siyaset yapanların günah işlediklerini belirterek hatırlatmalar yapmış, "Allah diyenler, onun emirlerine uymak zorundadır" imasında bulunmuş... İnsanların din üzerinden tehdit edilemeyeceğine de değinen Yüksel, ayet ve surelere sığınarak "Allah, taraf tutan, tuzak kuran, kullarına hayvan diyenleri bağışlamaz" uyarısında da bulunmuş... Bütün bunların bir iktidar tarafından üstlenilmesinin de laik bir devletin mensuplarına hiç yakışmadığını vurgulamış... Şamil Yüksel'in değindiği ayetleri ve sureleri bilmeyen AKP'li herhalde yoktur. Üstadın bu değerlendirmesinde de anlaşılmayan bir nokta herhalde kalmamıştır...

Dosta teşekkür

       Gazeteci yazar dostum Sadi Özbay zaman zaman ufkumu açacak bilgiler ve deyimler gönderir, işaretler verir...

       Son gönderdiği ileti de bir cümleden ibaretti:

       -Aynaya baktığınızda suçluluk duyuyorsanız, gerçeği öğrenmişsiniz demektir.

       İktidardakilere kapak olacak bir uyarı...

       Teşekkürler Sadi!

Yazarın Diğer Yazıları