Otorite egemenliği

       Eğer bir ülkede suçluyu yargıç değil de siyasal irade -otorite- belirlerse o ülkede bağımsızlık yoktur...

       CHP Lideri Kılıçdaroğlu bu görüşte...

       Ekleyelim...

       Sadece bağımsızlık değil, demokrasi, hukuk, özgürlükler, hak ve adalet de yoktur...

       Zahiren var gibi gözükebilirler ama gerçekte birinin bile esamisi okunmaz...

      * * *

      15 Temmuz öncesindeki iklimi hatırlayın...

      Toplanıp içeri alınanlar "Suçum ne" diye sorduğunda kimse adamlara "Suçun şu..." diye cevap veremedi; hepsi siyasal iradenin yükleyeceği suçu bekledi.

      Nitekim masumların suçunu, AKP-cemaat otoritesi birlikte belirledi...

      O yüzden insanlar suçunu bilmeden nahak yere aylarca yattı...

      Kumpas iş birlikçileri neyi yakıştırdıysa içeri alınanların suçu o oldu...

      * * *

      O süreçte, gözaltı ve tutukluluk ceza haline getirildi...

      Yasa tanımaz ve Allah'tan korkmaz ne kadar fetocu savcı ve yargıç varsa, içeri tıktıkları insanlara çete başı iblisten aldıkları talimat gereği değişik suçlar isnat etti...

      Kısacası, içeri alınan masumların suçları hep arkalarından geldi...

      * * *

      Ortaklık bozulmasaydı kumpas oyunu gün yüzüne çıkmayacaktı, insanlar gereksiz yere yıllarca yatacaktı...

      Çıkar birlikteliği bozuldu da oyun sonlandı, insanlar özgürlüklerine kavuştu...

      * * *

      Bugün de 15 Temmuz öncesini hatırlatan bir iklimi yaşıyoruz...

      İnsanların suçunu yargı belirlemiyor, siyasal otorite belirliyor...

      O işaret ediyor, yargı topluyor...

      Dikkat ettiniz mi bilemiyorum; karalamaları, hatta eleştirileri giderek suç saymaya başladılar. Yarın bir gün, insanları demir parmaklıkların ardına suçsuz yere koyarlarsa şaşırmam.

      Geçmiş günler, önlerindeki örnek olabilir... 

Kim ne derse desin

      2018'de siyasette argo, küfür, kavga ve kabadayılık biter diye düşünüyorduk, yanılmışız...

      Siyaset çarkı aynı gıcırtılarla dönüp durmaya başladı...

      Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, AKP Genel Başkanı sıfatını öne çıkaran toplantılara, AKP kongrelerine katılıyor ve konuşuyor. Hız kesmesi mümkün değil, alışmış bir kere...

      Kastamonu il kongresinde konuşurken CHP Lideri Kılıçdaroğlu'na yüklendi. Bunu yaparken seçtiği üslup ve kullandığı sert ve hakaretamiz kelimelerle yüklü cümleler, ne cumhurbaşkanı, ne de parti lideri sıfatına yakıştı...

      Erdoğan'ın dilinden dökülen kelimeleri tekrarlamaktan teeddüp ediyorum.

      * * *

      AKP Genel Başkanı, karşısında oluşan cephede kalabalık bir AKP kolonisinin de yer almasını içine sindiremediğini "Tuhaf kampanyalar başlatıldı. Hatta içimizden bazıları da bu kampanyaya katıldı. 16 Nisan'da da bugün bu kampanyaya katılanlar Evet demedi. Biz bir yolda aynı dava arkadaşı değil miyiz? Nasıl oluyor da bir anda affedersiniz Bay Kemal'in kayığına biniyorsunuz. Bu husumet kervanına bizim dava arkadaşlarımızın bir kısmı da nasıl katılıyor, birilerinin zil takıp oynamalarına vesile oldukları için yazıklar olsun" cümlesiyle gösterdi.

      Bu cümlede ille de Abdullah Gül diyen AKP'lilere ve Gül'e sitem, hatta derinden gelen bir kızgınlık da yer alıyordu...

      * * *

      Tek tip elbiseye gelince, ben de karşıyım....

      Adam yargılanmamış, suçlu mu masum mu olduğu belirlenmemiş ama siz sırtına tek tip elbiseyi geçirip onu suçlu gibi teşhir etmeye kalkmışsınız; buna hakkınız var mı...

      Masumiyet karinesi diyeceğim, hadi canım sen de diyecekler...

      Bu karineyi bilseler, tanısalar...

      Tek tip diye tepinip durmazlar!

      * * *

      Tek tip elbisede ısrarlı olanlar bir gün içeri düşerse diye düşünüyorum, adamların yargılanmadan hayatlarının karartılması ihtimali olduğunu hatırlatıyor ve kesin kes bu tek tip uygulamasına biraz da onları düşünerek karşı çıkıyorum...

Kayık yarışı

     Gül ve Arınç ile çok sayıdaki muhalif AKP'liyi hedef alan Erdoğan, "Nasıl olur da Kemal'in kayığına binersiniz" diye kınayarak kızgınlığını belli etti ama....

      Ortalıkta kayık yoktu...

      Kürekler de yoktu, yarış da...

      Kayıkçı Kemal de yoktu; sadece vehim ve ondan kaynaklanan bir saldırı vardı...

      Şimdi soruyu açıklıyorum:

      - 50+1 uğruna bindiğiniz Bahçeli'nin kayığında ne işiniz var muhterem..

      Evet, bu sorulduğunda kim, nasıl bir cevap verecek, meraka değer doğrusu...

Kılıçdaroğlu'ndan

       CHP Liderinin şu cümlesi yalan mı, yanlış mı:

       -20 Temmuz'da OHAL ilan edildi, bugün geldiğimiz noktada kimsenin FETÖ ile falan ciddi olarak mücadele ettiği yok. Bugün Türkiye'de hiç kimsenin can ve mal güvenliği de yok...

Bir de sorum var

       Erdoğan, AKP kongrelerinde konuşurken ikide bir muhalefet yapan partililer için "Biz bir yolda aynı dava arkadaşı değil miyiz" deyip duruyor...

       Merak eden çok, davası neyse anlatsın

       Türkiye, demokrasi, hukuk, özgürlük, bağımsızlık diyorsa o zaten hepimizin davası...

       Başka varsa onu açıklasın lütfen!

Yazarın Diğer Yazıları