Otoriteye itaat zaafiyeti...

Başbakan Ahmet Davutoğlu'nu dinlerken ağzımdan, "inşallah, hadi bakalım" sözleri döküldü. Devletin zirvesinden topluma öfke yerine umut vaat eden sözler duymaya ne kadar hasret kalmışız.

Peki, gerçekten mahkemeye düştüğümüzde hukuka güvenebilir, işyerlerimizi hükümet görevlilerinin cezalandırmak için gelmediğinden emin olabilir, bugün yazdığımızdan dolayı yarın cezaevine girmeyeceğimize inanabilir miyiz?

Şüphemiz, Davutoğlu'nun samimiyetinden değil devleti kuşatan öfke atmosferi karşısında onun da çaresiz olduğunu düşünmemizdendir. Bugün maalesef çoğu devlet memuru otoriteye koşulsuz itaatten kaynaklanan bir psikolojiyle insanlara eziyet ediyor.

Otoriteye sınırsız itaat insanı canavarlaştırır. Hitler döneminde Almanların kapı komşuları olan azınlıklara karşı nasıl olup ta acımasız davrandığını araştıran Yale Üniversitesi'nden psikolog Stanley Milgram ilginç bir deney yapar. Milgram Deneyinde, öğretmenlerden soruları yanlış cevaplayan öğrencileri elektrik şokuyla cezalandırması istenir. Sözde öğrencilerin daha iyi öğrenip öğrenemediği araştırılmaktadır. 

Cezanın dozu giderek artırıldığında öğretmenler önce itiraz eder ancak otoriter üniversiteli akademisyen deneyi sürdürmesini ister. Bazıları itiraz eder fakat çoğu deneyi en yüksek voltaja kadar devam ettirerek tamamlar. Deneyde gerçekte elektrik verilen öğrenci yoktur ama denekler öyle sanmaktadır.

Deney bittiğinde öğretmenlere niçin işkence yaptıkları sorulur. Sonuç, eğitimli de olsa insanların saygın otoriteye itaat etme eğilimini ortaya çıkarır. Cevap genellikle "Sorumluluk otoritenin, ben sadece verilen talimatları yerine getirdim" şeklindedir. İlginçtir kimileri öğrencilere eziyet ederken gülmektedir. Dünyada birçok üniversitede deney tekrarlanır. Elde edilen veriler dehşet vericidir. Batılı toplumlarda az daha düşük olmakla birlikte insanların yüzde 75'i otoriteye koşulsuz itaat zaafı sergilemektedir.

Normal zamanlarda saygınlığını koruyan kişiler olağanüstü dönemlerde iradelerini otoritenin emrine verebilmektedir. 12 Eylül dönemindeki işkenceler, 28 Şubat sürecindeki insafsız uygulamalar ve bugünlerde mülki amirlerin, polisin ve hatta yargının dahi hukuku hiçe sayması otoriteye itaatkar memur zihniyetinin neler yapabileceğini maalesef bizde de doğrulamaktadır.

"Bizim insanımız bunu yapmaz" diyeceğimiz zulümlere her dönem şahit oluyoruz. Kimi saygısından kimi korkusundan kimi de maalesef karaktersizliğinden otoritenin kararlarına mutlak itaat ediyor.

Star gazetesi Genel Yayın Yönetmeni iken işine son verilen Yusuf Ziya Cömert birkaç gün önce "Kaybedilmiş bir 'itaat' sınavı" başlıklı bir yazı kaleme aldı. Belli ki, Cömert'e dahi siyasetteki ve medyadaki "gönüllü yalancılar ve gönüllü tetikçilerden" gına gelmiş. Arkalarında hala hükümetin desteği bulunan kişilerin bile "sıdkı sıyrılırken" bizim gibi Allah'tan başka güvenecek kimsesi olmayanlar ne yapsın!

Putin Rusyası, Ukrayna'yı kaybederken otoriter liderinin Kırım'ı nasıl kahramanca kurtardığıyla avunuyor! Biz de yarın liderimizin, elimizde kalan vatan topraklarını bölücülere vermemek için 7 düvele karşı verdiği gözü kara mücadeleyle mi teselli olacağız?

Toplumları savaş atmosferine sokarak büyük kayıpları gizleyebilir ve saltanatı bir süre daha koruyabilirsiniz. Sis bulutları dağılır ve bugünler de geçer ama geçtiğinde kimilerinin zihninde yeni travmalar kimilerinin ömür boyu yüzleşecekleri utanç sahneleri ve toplum olarak da yitirdiğimiz değerler kalır.

Yazarın Diğer Yazıları