Oy hesapları ve Taksim oyunları

Çözüm süreci kapsamında teröristlerin çekileceği açıklanınca, 26 Nisan tarihinde, bu köşe “Silahsız örgütlere karşı planınız var mı?” başlığıyla çıktı. Özetle şöyle yazmıştım:  “Bizdeki devlet aklının, silah kullanmayan geniş kitlelerin nasıl yönetileceğine dair tecrübesi yok. Diyelim ki süreç başarılı oldu ve PKK (marjinal birkaç grup dışında) silah bıraktı. Silahsız kitleleri ikna edecek projeleri hazır mı? Yoksa yine kervan yolda düzülür mantığıyla deneme yanılma yöntemleriyle mi yönümüzü arayacağız. Unutulmamalı ki, bugün devlet meselelerinden tamamen uzak duran yılgın bir kitle var. Öte yandan terör acısı yüreğini yakan, memleketin her an bölünebileceğinden endişe duyan onbinlerce insanımızın tepkisi sürekli yükseliyor.”
Maalesef içki satışı düzenlemesi gibi ’alkolik’ kesimleri dahi ikna ederek çözülebilecek bir sorun ’iki ayyaş’ tartışmalarının karanlığında oldu bittiye getirildi. Ardından,  “milletin ihtilâf ve tefrikaya düşme endîşesi nedeniyle kabir köşesinde bile kıvranacağından”  yakınan Yavuz Sultan Selim maalesef mezhep ayrımcılığının sembolü yapılmaya kalkışıldı.
Bu köşede, ülkemizde güvenlik politikaların silahlı çatışmalar üzerine kurulduğunu, Milli Güvenlik Siyaset Belgeleri’nde ideolojik kesimlerin neredeyse tamamımın yıkıcı-bölücü faaliyetler kapsamında ele alındığından defalarca bahsettik. Haliyle devlet bu kesimleri kazanma yerine bünyelerinden radikal gruplar çıkartma, böylece önce kendi içlerinde ardından rakip gruplarla çatıştırma yöntemlerini tercih etti. Kısaca  “böl-parçala-yönet”  taktiği kullanıldı. Devlet sözde maşa kullanıyor, elini ateşe sokmuyordu. Aslında sokağa da pek hakim değildi. PKK’ya karşı sırtı sıvazlanan Hizbullah adlı dindar kasabı örgüt, PKK ile anlaşmış ve ’devletçi’suçlamasıyla bölgenin samimi din adamlarını vahşice boğazlamayı sürdürmüştü. Sonuçta sağduyulu insanlar sindirilmiş, devlet de bölgedeki kontrolü neredeyse tamamen yitirmişti.
Güvenlik uzmanlarının en iyi bildiği konu silahlı örgütlerdir. Aslında en çok korktukları ise halkın silahsız olarak topluca meydanlara inmesidir. Çünkü eylemcileri ideolojik olarak ikna edebilecek kadroları olmadığı için orantısız güç kullanmak zorunda kalacaklarını ve bütün dünyaya rezil olacaklarını bilirler. Üstelik silahsız gruplara karşı zor kullanmak kitleleri daha da tahrik edebilir ve eylemler yaygınlaşabilir. Maalesef korkulan bütün hatalar Taksim Gezi Parkı olayları sürecinde bir bir işlendi ve bugün Türkiye’nin tamamı kaynayan bir kazana döndü.
Eylemlerin arkasında yasadışı örgütler, yabancı istihbarat örgütleri vs. var mıdır, evet. Bahçeni veya mahremini korumaya almazsan, hırsızın iştahını kabartırsın. Namusuna zarar geldikten sonra da günahın kimde olduğunu tartışmanın pek yararı yoktur!
Başbakan Tayyip Erdoğan kendisine oy veren kitlenin beklentilerini detaylarıyla araştırmalı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve hükümet üyeleri Erdoğan’ın sözlerini yumuşatmak için adeta çırpınıyor. Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’nın da ifadesiyle, muhalefetin yapamadığını kendi kendilerine başardılar! Başbakan Erdoğan, ülkenin istikrara kavuşması, darbe dönemlerinin kapanması, ekonomik refahın sağlanması için verilen oyları çantada keklik olarak düşünüyorsa fena halde yanılır. Birkaç yıl öncesine kadar sokakta birileri çıkıp aleyhte konuşacak ve kimse ona karışmayacak, böyle bir şey düşünülemezdi. Şimdi koro halinde hakaret yükseliyor ve yandaşları ses çıkarmıyor! Halk lidere verilen emanetin kendi aleyhinde kullanılmasına rıza göstermez, en azından gönül koyar.
Anketler gösteriyor ve ben de yakın çevremden biliyorum ki, eylemlere katılanların çoğunun herhangi bir siyasi partiyle bağı yok. Korkarım, yakın zamanda adrenalin peşinde koşan gençler bibergazı koklamak için yarışmaya başlar. Bunları provoke edecek illegal örgütler ve yağmacılar da aralarına karışır ve karışıyor. Üstelik bu dalga sadece oy taksimini bilmeyen iktidar partisini değil tepkilerini dile getirmediği için CHP’yi de silip süpürür. Siyasette artık yeni bir dönem açılıyor. Taksim’de oynanan kuralsız siyaset oyununu görmeyen kaybeder.

Yazarın Diğer Yazıları