Oyna ülen de Kör Arabım sen oyna!

Tayyip Erdoğan, Reuters'e yaptığı açıklamada, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'nin Türkiye'yi 13 yıl sonra yeniden siyasi denetime almasıyla ilgili olarak "AB şu anda bir dağılma sürecinin içerisine girmiştir. Bir tane, iki tane ülke şu anda AB'yi ayakta tutamaz. Bunu bilmeleri lazım ama Türkiye gibi samimi ve farklı bir inancı temsil eden ülkenin orada olması onlara güç katardı. Onlar halen bunun farkında değil çünkü AB'nin içerisinde halkı Müslüman olan bir tane ülke yok. Olursa sadece Türkiye olur ama bunu da 54 senedir hazmedemediler" dedi.

Tespitler doğru. Sorun şu ki, Türkiye, böyle bir karar alması için Avrupa'ya adeta davetiye çıkarmıştır. Bunu da görmek gerekir!

***

Türkiye'nin nasıl davetiye çıkardığı belli! Son olarak Türkiye Anayasa değişikliği için bir referanduma gitti. AGİT raporu, referandumun adil ve demokratik şartlar içinde yapılmadığını, Yüksek Seçim Kurulu'nun mühürsüz oyları geçerli saymasının da kabul edilemeyeceğini ilân etti.

Bu, sadece AGİT gözlemcilerinin raporu değil! "Hayır" oyu verenler, referandumda hile yapıldığını söylüyor. En başta da ana muhalefet partisi...

Öyle ki CHP'nin Parti Meclisi toplantısından sonra yayınlanan bildiride "Meşruiyeti olmayan bu halk oylaması ile bunun üzerine inşa edilecek her türlü otoriter düzenleme ve girişime karşı mücadelemiz her zeminde devam edecektir" denildi. 

***

Peki, böylece Türkiye nasıl bir sürece girer?

Hileli referandumu, ABD "Ne yapalım Türkiye'ye ihtiyacımız var" diye kabul etse de Avrupa kabul etmez. Avrupa kabul etmeyince de yeni anayasal düzenin uluslararası meşruiyeti de olmaz!

Anayasal zeminin meşruiyeti olmayınca da ülkenin kaosa sürüklenmesi kaçınılmaz olur.

CHP Parti Meclisi, çözüm olarak nasıl bir yol izleyeceğini açıkladı:

"Demokratik cumhuriyeti yok etme projesi olan bu anayasa değişikliğine, bütün baskılara rağmen fedakârca karşı duran tüm yurttaşlarımıza, siyasi partilere, örgütlü yapılara ve girişimlere teşekkür ediyoruz. Bu beraberliği, tahrip edilen demokrasiyi daha güçlü bir şekilde yeniden kurma mücadelesinin zemini olarak görüyoruz. Bu zemin üzerinde daha geniş kesimlerle buluşarak parlamento içi ve dışında, her alanda birlikte mücadeleyi yükseltme kararlılığındayız."

Tabii iktidar da buna karşı tedbir alacaktır. Kaos da buradan çıkacaktır. Dolayısıyla referandumun kimseye bir hayrı dokunmayacaktır. Ülkede huzur kalmayınca, artık hep beraber, Kerimoğlu Zeybeği oynarız!

***

Kerimoğlu Eyüp, Muğla'nın Yeşilyurt beldesinde "reji" denilen yabancı tütün tekelinin uşaklarına isyan ettiği için dağlara çıkmıştı. Zaptiyeler, uzun süre Kerimoğlu'nu yakalayamayınca, ödül vaadi ile keskin nişancı olan ve bir gözü görmediği için Kör Arap denilen eski bir eşkıyayı peşine takarlar. Kör Arap, 1901 yılında, Kerimoğlu Eyüp'ü uyurken öldürür. Sonraları Kerimoğlu adına türkü yakılır ve zeybek oynanır.

Şimdi de Türkiye'ye aynı oyun oynanıyor! Türkiye, "Varlık Fonu"na devredilen değerlerini yabancılara ipotek etmeye başladı! Yakında vergi toplama işini de yabancı alacaklılara verirler!

Direnenleri, "terör örgütü üyesi" diye içeri tıkarlar!

Ama Kerimoğlu, hâlâ direnişin sembolü:

Öf aman da aman of

Kara Dağların sandalı da sandalı

Al kanlara boyanmış

Kerimoğlu'nun her yanı da her yanı

Haydülen de ülen de

Şu dağlarda geyik kalmadı

Oyna ülen de Kör Arabım sen oyna

Senden başka yiğit kalmadı!

Yazarın Diğer Yazıları