Oyun bozulacak...

Meselenin Genel Merkez tarafından ele alınış tarzı son grup toplantısındaki manzara ile örtüşüyor. "Oyunu boz" sloganını berber marifetiyle kafaya kazımak.

Halbuki 19 Haziran'da MHP'nin 48 yıllık tarihindeki en kritik kongrelerden biri yapılacak. Bu kongrenin 1997 kongresinden daha önemli olduğunu söylemek abartı olarak algılanmamalı.

Yaşanan süreç oldukça hareketli ve tartışmalı olunca MHP'lilerin ve dolayısıyla delegenin kafasında bazı soruların oluştuğunu görüyoruz. Bunu sadece biz görmüyoruz, bu kongrenin olmasını istemeyenler de bunu görüyor.

Bu sebeple, kafaların daha da karışmasını sağlamak ve MHP'nin kongre silsilesi ile zarar göreceğini inanan delegenin haklı endişelerini kaşımak adına her geçen gün yeni bir tartışmaya neden olacak hamleler geliyor.

10 Temmuz tartışması bunun son örneği. Halbuki mahkeme kararı da gösteriyor ki Genel Merkez'in böyle bir çağrı yapmaya yetkisi yok.

Kendileri de biliyor ki 19 Haziran'da toplanacak tüzük kongresi hukuki ve çağrı heyeti bu konuda tek yetkili.

Yapılan açıklamalarla da zımnen bunu kendileri de kabul ediyor.

Peki bu anlamsız tarih ilanları, hiçbir karşılığı olmayan açıklamalar neyin nesi?

Bütün bunlar MHP'nin yaşanan tartışma ortamından bir an önce çıkmasını isteyen, partinin kurumsal kimliğinin artık daha fazla yıpratılmaması gerektiğine inanan delegelerin iyi niyetlerini kullanarak sonuç elde etmek için.

Bunlar beyhude gayretler...

Kişisel kanaatim ve sahadan edindiğim izlenim imza veren, vermeyen çok sayıda delege Tüzük Kurultayına katılacak. Tüzük Kurultayına katılım yoğunluğu kongre sürecinin geleceğini belirleyecek. 800 delegenin üstünde bir katılım Genel Merkez'in beyhude gayretlerine de son verecektir.

Bu süreçte kongre sürecini akamete uğratacak hiçbir açık kapı bırakılmamalı. Bunlardan biri kurultay yeter sayısı. Ben de kurultayın salt çoğunlukla toplanabileceğine inananlardanım. Lakin üçte iki çoğunluğun sağlandığı bir kurultay, kurultayı mahkemeye götürmek için fırsat kollayanların beklentilerini boşa çıkartacaktır.

***

Herkesin kafasında 10 Temmuz sorusu var: Ne olacak, 10 Temmuz'a muhalifler katılacak mı?

Muhalefet bloğu Genel Merkez'in 10 Temmuz olarak ilan ettiği kongreye katılsa ne olur?.. 19 Haziran'da daha da net bir şekilde ortaya çıkacak irade 10 Temmuz'da kongre toplamayı düşünen Genel Merkez'i kendi topladığı kongrede de yenebilecek güçte..

Bu arada bir not düşeyim, "değişime" inanan ama imza vermeyen, "kongre toplansın gereğini yapacağız" diyen delegelerin çoğu da  bu düşüncede.

Bu kongreyi kimin topladığı önemli değil, toplanması önemli. Kim toplarsa toplasın sonuç değişmez.

Sinan Oğan meselesi...

Devlet Bey, Sinan Oğan'ı parti üyesi saymamakta kararlı. Halbuki Sinan Bey'in elinde kendi tabiri ile "kapı gibi" mahkeme kararı var.

Peki neden bu konuda hâlâ hukuka aykırı bir şekilde "Sinan Oğan üyemiz değildir" deniyor?

Pek çok konuda olduğu gibi bu konuda da bir inatlaşma, anlamsız bir itiraz var.

Daha öncede yazmıştım Genel Merkez bu tip hukuki meselelerde yanlış yönlendiriliyor. Hukukçular tüzük ve diğer hususlarda daha sağlıklı bir danışmanlık hizmeti verselerdi MHP bu tartışmaları yaşamaz, süreç daha sağlıklı işlerdi.

***

Sinan Oğan'ın üyeliği üzerinden tartışmalar sürerken bazıları da bu tartışma üzerinden "muhalefet içerisinde bir çatlak oluşturabilir miyiz?" telaşına düşmüşler.

Neymiş efendim "Sinan Oğan hakkında bu açıklamalar yapılırken bazı adaylar neden konu hakkında açıklama yapmamışlar!.."

Bu arkadaşlara gülüyorum, hayret etmiyorum.

Devlet Bey'in açıklaması yeni değil. Bu konu daha önce defalarca konuşuldu. Yani dikkate alınacak yeni bir durum yok zaten.

Yazarın Diğer Yazıları