Oyuna geliyoruz

Daha dün Osmanlıyı ölü adam ilan ederek topraklarımızı bölüşmek üzere leş kargaları gibi üzerimize çullanmaya çalışanlar, bugün taktik değiştirerek silah kullanmadan sonumuzu getirmeye hazırlanmaktadırlar. Dünkü gibi bugün de yöneticilerimiz bunlara çanak tutarak olacakları kolaylaştırıp, çabuklaştırmaya çalışmaktadırlar.

Libya’da, Mısır’da, Irak’ta Suriye’de ve Türkiye’de sahneye konulan oyunları halk geç de olsa anlayıp, yeteri kadar itibar etmemesi üzerine, senaristlerin yazdıkları bu senaryoda değişikliğe gidilmiştir. Bu değişiklikte IŞİD diye bir terör örgütü oluşturmuşlardır.
Bu terör örgütüne bir de İslam maskesi giydirilerek, önce Esad’a karşı kullanıyormuş imajı vererek, daha sonraları Alevi Türkmenlerin üzerine göndermişlerdir. Böylece İslamiyet’in Sünni kesimini de kötülemeye yönelmişlerdir. Buna ilave olarak beş yüz bin Türkmen yurdundan edilerek yerlerine Arapları yerleştirerek etnik temizliğe gidilmiştir. Kerkük’te ise Türkmenleri koruma adı altında bu ata toprağına peşmerge bayrağının çekilmesini sağlamışlardır.
Tüm bunlar yaşanırken, kimsesizlikten dolayı Türkmenler Irak çöllerinde ölmeye ve kız çocuklarını satarak yaşamak zorunda bırakılmıştır. Tek güvendikleri kardeşim dedikleri Türkiye ise bir yudum su dahi vermeyerek olayları görmezcilikten gelmiş, IŞİD’e terör örgütü dahi diyememiştir. Müttefiklerimiz ise bizi alkışlarken Kürtleri silahlandırmaya ve beslemeye devam etmiştir.
Oyunun birinci bölümü başarıyla tamamlandıktan sonra, ikinci aşamaya geçilmiş. Bu aşamada öncelikle esir alınan Türk Büyükelçilik mensupları serbest bıraktırılmış ve IŞİD, Kürtler üzerine salınmıştır.
IŞİD’in Kürtlere saldırtılmasıyla, kapılarımız bu seferde Kürtler ve Yezidiler için açtırılmış, zulümden kaçtığını söyleyen Türkmenlerin dışındaki her tür insan Türkiye’ye alınmıştır. Buradaki amaç birinci öncelik olarak Türkiye’deki etnik yapıyla oynamak, ikincisi ise ekonomik yönden çökerterek ülkeyi bir çıkmaza sürüklemektir. Yapılan oyun tutmuş ülkede terör hız kazanmıştır.
Dün Türkmenlerin düştüğü durumu görmezcilikten gelenler, bugün Kürtler bahane ederek IŞİD’i bombalama adında boş alanları bombalarken, Türkiye’deki bazı terör örgütleri de ırkdaşlarının durumunu bahane edip, yakıp yıkarak yağmalamaya başlamışlardır.
Hiçbir yaptırımı olmayan Bileşmiş Milletler Teşkilatı’nın yaptığı toplantıda bazı devletlerin etkisiyle ve kapalı kapılar arkasındaki görüşmelerde yapılan dayatmalar sonucu Türkiye IŞİD’i terör örgütü kabul etmiş ve Meclis’e sunduğu tezkere ile savaşa hazır olduğunu duyurmuştur. 
Bu tezkereyi Meclis’ten geçirme adına iktidarın en zor günlerinde kurtarıcı olan bir parti ile iş birliği yapılırken, terör örgütünün uzantısı olan parti ise “İstemem yan cebime koy” misali hareketle sözde hayır diyerek iş birliği ile üçlü bir ittifak oluşturulmuştur.
Getirilen tezkereyle yabancı askerlerin ülkede konuşlandırılması ve savaşa bilfiil girilmesi suretiyle nelerle karşılaşacağımız ya hesap edilmemekte ya da bilerek hareket edilmektedir. Hâlbuki dün Kıbrıs’ı kiralayanların, ilhak edişini ve Arabistan çöllerinde yaptıkları unutulmamalıydı. 
Bugün yapılacakların birer provası olarak ülkemizde terörün azdırılarak her yerin yaktırılıp yıktırılmasının Suriye’deki olaylarla bağlantısı olabilir mi? Tüm bunları tezgâhlayanlar, ülkesinde neden bunları yapmazlar? Çünkü olanların böyle yapılmasını da onlar emretmektedirler. 
Eğer bu terör olaylarını yapanlar gerçekten oradaki ırkdaşlarına yardım etmek için bunu yapıyorlarsa yeri burası olmayıp Suriye olmalıdır. Ha oraya gitmek isteniyorsa sınırda şova ve askerle çatışmaya gerek yok. Nasıl ki canları istediğinde Kandil’e gidiyorlarsa oraya da rahatlıkla gidebilirler. Bizleri de yanlarında görmek istiyorlarsa, dün Türkmenler için de ayağa kalkıp, okulları bayrağı yakmamaları gerekmez mi? Demek ki amaçları farklıdır.
Yapılmak istenenlerin temelinde BOP yatmaktadır. Yani Orta Doğu’da sınırlar yeniden çizilmek istenmektedir. Bu kapsamda Türkiye’nin toprak olarak küçültülmesi ve nüfusunun azaltılması gerekmektedir. Yöneticilerimiz yaptıkları ve yapacaklarıyla ya bunu göremiyor, ya da görmek istemiyorlardır. Ancak Türk’üm diyen herkesin büyük bir oyuna getirildiğimizi gördüğünü, her kötü oyunu bozduğu gibi bunu da bozacağını bilmelidirler.
Aziz Türk milletinin ’Kurban Bayramı’nı kutluyor, milletimize ve ülkemize hayırlar getirmesini yüce Allah’tan niyaz ediyorum. 

Yazarın Diğer Yazıları