Özal’ın Türk’süz “Anadolu” vizyonu!

Sekizinci Cumhurbaşkanı Turgut Özal anılıyor. Siyasilerden Özal’ı hayırla yadedenlerin söylemlerine bakılırsa, Türkiye’nin bugün yaşadığı kimlik krizine kimin yol açtığı da net bir şekilde ortaya çıkıyor. Gerçi biz sağlığında da Özal’ın “Türk dediğin” nedir ki! “sözüne “Özal dediğin nedir ki!” diye cevap vermiş idik. 
“Federasyonu tartışalım “ gibi ” eyalet modeli” gibi tartışmaları da Özal başlattı, AKP devam etti. 
AKP’nin Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Mevlüt Çavuşoğlu “O’nun açtığı ufukla Türkiyemizi daha ileri götürmek için çalışıyoruz. Sadece hoş sedalar bırakmamıştır, Türkiye’ye bir vizyon da bırakmıştır, önemli olan o vizyonu genişletmek” dedi. 
O vizyonu, 23 Nisan 1920’ye sahip çıkıp, 29 Ekim 1923’ü reddederek yerine getiriyorlar zaten. Federasyonun ekonomik ve hukuki alt yapısını da hazırladılar. Öyle ki, hakim ve savcıları, kaymakam ve valileri, eyalet sistemini incelemeleri için düzenli olarak ABD’ye gönderiyorlar. Çözüm paketi diyerek de PKK’yı meşrulaştırıyor ve Oslo’da olduğu gibi Kürtlerin meşru temsilcisi olarak tanıyorlar artık. İşin ilginç tarafı, genel olarak iki tarafı temsil ettiğini iddia edenlerin zihin olarak ne Türklükle bir ilgisi var ne Kürtlükle!

***

Özal’ı “hayırla ve tazimle” yadeden Abdullah Gül, “Turgut Özal, dünyanın gittiği istikamet doğrultusunda, Türkiye’nin önünü açan reformlara imza atmış, gerçekleştirdiği hamlelerle hürriyetlerin gelişmesini, demokrasinin güçlenmesini, ekonominin dışa açılmasını sağlamıştır” dedi. 
Özal’ın gerçekleştirdiği reformlar, IMF ve Dünya Bankası’nın Türkiye’ye dayatmaları idi. Özelleştirme, küresel sermayenin, kendi önündeki engelleri kaldırma projesinin adı idi. Dolayısıyla bunları demokrasiyi güçlendirmek olarak değil, halkın ekonomik boyunduruk altına alınması olarak görmek gerekir. Özal’ın açtığı yol sayesinde bugün Türkiye’de kasaplığı, bakkalllığı, manavlığı bile küresel şirketler veya onlarla evli kuruluşların AVM’leri yapmaktadır. Esnaf, yani “orta direk” yok edilmektedir. 

***

Tayyip Erdoğan da “Turgut Özal, Türkiye’nin kalkınma, demokratikleşme ve modernleşme sürecine yaptığı değerli katkılarla çağdaş Türkiye’nin değişim ve dönüşüm hamlesini başlatmış, yakın tarihimize damgasını vurmuştur” dedi. 
Erdoğan’ın ” değişim dönüşüm “ dediği, ülkenin bütün sanayi kuruluşlarını, sınırlardaki mayınlı arazilerini, sularını, yaylalarını, yabancı şirketlere açmak ve yabancı sermayeyi esas alarak, milli gücün en önemli faktörlerinden biri olan ekoınomik alt yapıyı yabancılaştırmaktır.
Ekonomi yabancılaşınca, bağlı olarak medya ve siyaset de yabancılaşmış, gavurun ekmeğini yiyenler, gavurun kılıcı olmuştur! 
Yine değişim ve dönüşümden kasıt, Türkiye’yi Türkiye olmaktan çıkarmaktır. Şöyle ki, 2008 yılı Kasım ayında Ali Kırca’nın Siyaset Meydanı programında, Korkut Özal, ağabeyi Turgut Özal’ın Cumhurbaşkanı iken kendisine Türkiye’nin adının “Anadolu Cumhuriyeti” olarak değiştirilmesinden söz ettiğini açıkladı! 
Korkut Özal, kendi etnik kökenleri ile ilgili bilinçaltını dışa vuran önemli açıklamalarda da bulundu... 
Tayyip Erdoğan’ın, Türk yerine “Türkiyeli” veya “Milleti İbrahim” gibi isimler yerleştirmeye çalışması Turgut Özal’ın başlattığı değişim ve dönüşümün de dayandığı benzer bir bilinçaltının eseridir!

***

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da “Taş üstüne taş koyarak ülkemize hizmet eden her devlet adamımızı ve kuşkusuz Cumhurbaşkanlarımızı vefatından sonra hayırla yadetmek, anmak siyasetin de insanlığın da bir gereğidir” dedi. 
Tarih, devlet adamlarını yaptıklarıyla yargılar. “Türk dediğin nedir ki” diyen ve bırakın taş üstüne taş koymayı; Türkiye’nin temel taşlarnı yerinden oynatan bir kişiyi ben hayırla yadedemem!

Yazarın Diğer Yazıları