Özdağ: "Korku imparatorluğunun derebeyleri kazdıkları kuyuya düştü"

Özdağ: "Korku imparatorluğunun derebeyleri kazdıkları kuyuya düştü"
İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Özdağ, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın talimatı üzerine istifa eden belediye başkanları ile ilgili konuştu.

İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Gaziantep Milletvekili Ümit Özdağ, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatıyla istifa eden AKP'li belediye başkanları hakkında açıklama yaptı. 

"Makamlarını millete borçlu olduklarını anlamaları için illa kovalanmaları gerekmiyordu" diyen Özdağ, "Yaptıkları işi doğru düzgün becerebilseler, seçimlerde sandıktan çıkan sonuca saygı gösterebilseler ve en önemlisi biz 'bu kirli referandum tek adamlığa götürür, bu yolun sonu felakete çıkar' dediğimizde idrak edebilselerdi bu rezil hallere düşmezlerdi" ifadelerini kullandı.

İşte Özdağ'ın açıklamalarından satırbaşları:

"HER YEŞİLİ AMERİKAN DOLARI GÖREN ANLAYIŞLARI VAR"

Bir yanda Sayın Erdoğan’ın ifadeleri ile “Ama biz bu şehrin kıymetini bilmedik, biz bu şehre ihanet ettik, hala da ihanet ediyoruz, ben de bundan sorumluyum” dediği fetihler fethini görmüş aziz İstanbul, diğer yanda ciğerine gökdelenden hançerler saplanmış Orhan Gazi’nin yeşil Bursa’sı ve büyük Türk Devleti’nin başkenti Mustafa Kemal’in Ankara’sı.

Bu şehirlerin başkent olmak dışında ortak bir özelliği ve talihsizliği var: “Erdoğan ve AKP Belediyeciliğinin zulmüne maruz kalmaları.”

Her yeşili Amerikan Doları, her boş araziyi gökdelen temeli, her ihaleyi fırsat kapısı gören bu anlayış geride bıraktığı büyük yıkımlarla kentleri yaşanmaz hale getirdi.

Bunu yaparken hukuku çiğnediler, doğayı katlettiler, rantiyeciliğin önünü açtılar, hırsız müteahhit, zorba taşeron, üçüncü sınıf mafyalar türettiler.

Besledikleri canavar şehirleri, tarihleri ve halkın huzurunu yuttu. Şaibeli seçimlerde milyonlarca insanın tercihlerini bir kalemde sildiler.

Bugün gelinen noktada bütün bunlara rağmen oturdukları koltukları işgal etmekten zerre utanç duymayanların “bir emirle” koltuklarından koşarak kaçtığına şahit oluyoruz.

Dün “korku imparatorluğunun taşlarını döşeyenler” bugün yıkılan düzenlerinin altında onurlarını ve haysiyetlerini bırakmak zorunda kalıyorlar.

"HİÇ KİMSE AĞLAMASIN"

Makamlarını millete borçlu olduklarını anlamaları için illa kovalanmaları gerekmiyordu. Yaptıkları işi doğru düzgün becerebilseler, seçimlerde sandıktan çıkan sonuca saygı gösterebilseler ve en önemlisi biz “bu kirli referandum tek adamlığa götürür, bu yolun sonu felakete çıkar” dediğimizde idrak edebilselerdi bu rezil hallere düşmezlerdi.

Yine de insanların aileleri ile de tehdit edildiğini Balıkesir Belediye Başkanının istifası sırasında öğrenmiş olduk. Başkalarına yapıldığında sustukları, zımnen destekledikleri şeylerin, kendi başlarına geldiğinde nasıl canlarını yaktıklarını gördük.

İnsanların canları, namusları ve aileleri Türk töresinde kutsaldır. Bizim için bunun ötesinde bir ifadenin kabul edilmesi söz konusu değildir. Sayın Uğur’un gözyaşları içerisinde istifa edecek hale gelmesi buzdağının görünen yüzü, açık bir rezalettir.

Bazı kanallarda “duygusal anlar” olarak yumuşatılmaya çalışılan, tehdit edildiğine dair ifadeler sansürlenen bu açıklama Türk siyasi tarihinde kara bir leke, bir dönüm noktası ve kabul edilemez bir hadisedir.

İşte tam da bu yüzden “Hukuk bir gün herkese lazım olur” diyoruz. Bu yüzden adaletten ayrılmadan, zorbalığa bulaşmadan, huzur ve mutluluk içinde bir Türkiye hayalini gerçekleştirmeye çalışıyoruz.

"BOZDAĞ İÇİN ADALET TERAZİSİ İLE HAMAL KÜFESİ ARASINDA FARK YOKTUR"

İstifayı değerlendiren Hükümet Sözcüsü Bozdağ’ın Uğur’un ailesine yönelik tehdit iddialarına “yasal yollar açıktır” demesi “kara komedidir.” Kendi Bakanlığında, kendi atadığı müsteşarı ile katıldığı HSYK toplantılarında FETÖ’cü hakim ve savcıların cirit attığını, Adalet’in terazisinin AKP hükümetlerinin küfesine döndüğünü, başka siyasi partilerin kongrelerine müdahale edildiği iddialarının ayyuka çıktığını, yargıya güvenin Türk siyasi tarihinin en düşük seviyesine kendi bakanlığı döneminde oturduğunun farkında olmaması mümkün değildir.

Yaşanan açık hukuksuzluk, zorbalık ve millet iradesine saygısızlıktır.

Biz, milletinin iyiliğini istemeyi kendisine vazife edinenler, gelecek ilk seçimde bu gidişe bir son vermek için yola çıktık. Çok az kaldı, huzurlu günlerde, hukukun üstünlüğünü, adaleti ve milletin iradesini egemen kılacağız. Kimsenin şüphesi olmasın. 

İlgili Haberler