Özdağ: "Türkiye, Arap baharıyla eksenini kaybetti"

Özdağ: "Türkiye, Arap baharıyla eksenini kaybetti"
MHP Genel Başkan Adayı Prof. Dr. Özdağ, Türkiye'nin Suriye politikası hakkında uyarılarda bulundu. Özdağ, "Bir ordu ne kadar güçlü olursa olsun, eğer o ordu siyasi olarak gerçekleşmesi mümkün olmayan hedefe yönlendiriliyorsa savaşı kaybeder" dedi.

Türkiye'nin dış politikasını değerlendiren MHP Genel Başkan Adayı ve Gaziantep Milletvekili Prof. Dr. Ümit Özdağ, "Suriye'nin kendi dinamikleriyle içeriden demokratikleşmesinin, kaçınılmaz olarak diğer Arap ülkelerinde de stratejik etkileri ortaya çıkacaktı" ifadelerini kullandı.

Özdağ, 2011'de Arap Baharı'nın başlamasıyla birlikte AKP'nin Suriye'ye ilişkin politikasının yanlış bir eksene oturduğunu savundu.

"Önce Suriye'nin bütünlüğü sağlanmalı"

Bugün Suriye nüfusunun yüzde 75'inden biraz daha fazlasının rejim tarafından kontrol edildiğini aktaran Özdağ, "Suriye'nin bütünlüğünü sağlayabilecek en önemli güç Beşşar Esad. O zaman Türkiye'nin kendi milli çıkarlarını savunması açısından yapması gereken, Suriye'nin toplamında etkinlik kurabilecek tek güç olan Beşşar Esad'a bu imkanı sağlamak. Üstelik Esad'ın arkasında Rusya ve İran stratejik olarak yer almış durumdalar ve onun gitmesine asla izin vermeyecekler." diye konuştu.

Özdağ, Türkiye'nin, Suriye'ye ilişkin izlemesi gerektiğini düşündüğü politikaları da sıralayarak, şöyle devam etti:

"Birincisi, Beşşar Esad'ın, Suriye'nin birliğini sağlamaya çalışmasına dolaylı olarak yardımcı olmak; ikincisi bunu yaparken Humus'un üst tarafının yeniden inşasını ekonomik olarak Türkiye'nin üstlenmesini sağlamak; üçüncüsü, Türkiye'nin ılımlı muhalefet olarak nitelendirdiği grupların temsil edilebilirlerini, muhakkak Suriye'de siyasal sistemin içerisine muhalefet şeklinde monte edilmesine yardımcı olmak ve önce Suriye'nin bütünlüğünü sağlamak. Eğer Suriye'nin bütünlüğü sağlanırsa Suriye'den Türkiye'ye gelen ve ülkede beka sorunu yaratan bir sorunun büyük ölçüde altyapısı ortadan kaldırılmış olacak. Moskova'da yapılan Türkiye-Rusya-İran görüşmeleri ve sonuçta çıkan mutabakat bu doğrultuda önemli bir aşama olabilir. Türkiye bu mutabakatın içine ABD ve AB'yi de almaya çalışmalıdır. ABD ve AB'nin girmediği bir mutabakatı, Washington sabote edebilir. Washington'dan gelen 'El Nusra'yı İŞİD'e karşı kullanalım' şeklindeki açıklamalar rahatsız edici sonuçlar ortaya çıkarabilir."

Özdağ, "Orduların zafer kazanmalarını sağlayan sadece askeri güçleri değil, siyasi olarak hangi hedeflere doğru yönlendirildikleridir. Bir ordu ne kadar güçlü olursa olsun, eğer o ordu siyasi olarak gerçekleşmesi mümkün olmayan hedefe yönlendiriliyorsa savaşı kaybeder" dedi.

Ümit Özdağ, şunları kaydetti:

"Bu da şu anlama geliyor; Fırat Kalkanı Harekatı'nı yaparken, girdiğiniz bölgede ABD, Rus, İngiliz, Fransız, İran özel kuvvetleri var, MOSSAD var, Hizbullah var. Bu kadar dar bir alanda dost ve düşmanın belli olmadığı Suriye'de, Amerikalılarla dost musunuz, düşman mısınız belli değil, Ruslarla ne ölçüde dostsunuz o da belli değil. Bu kadar dar bir ortamda El Bab'da 5 askerinizi daha kimin şehit ettiğini bilmezken asla Şam'ı, Moskova'yı ve Tahran'ı tedirgin edecek açıklamalar yapmayacaksınız. Çünkü bunun bedelini İran size Musul'da ve Telafer'de ödetiyor, Ruslar hava savunma füzeleriyle uçaklarınızın uçuşunu engelleyerek ödetiyorlar ve Amerikalıların nasıl ödettiklerini bile daha bilmiyoruz. Ankara'da gerçekleşen ve Rus Büyükelçisinin öldürülmesi ile sonuçlanan stratejik suikast de Suriye iç savaşının Ankara'ya vuran dalgasıdır. Moskova Zirvesi ve Astana'da devam edecek olan görüşmeler olumlu bir siyasi zeminin doğduğunun göstergesi gibi görünüyor."