Özür bekliyorum

Özür, sizlerin de malumu üzerine suç işleyenin mağdur ettiği kişiden veya kişilerden af dilemesidir. Özür, yaptığı kötülükten dolayı rahatsız ettiklerinde bağışlanma arzusuyla mazeret beyanıdır. Maalesef bazıları yaptığı çirkinliğin karşısında özür dilemediği gibi, bir de çirkefleşir. Hatta kendisini saat gibi kurarak daha büyük kötülükler bile planlayabilir.  
Aslında başkasına zarar vermek için suç işleyenler, hasta ruhlu narsist insanlardır. Allah böyle insanların şerrinden, azabından ve gazabından herkesi korusun demekten başka elden gelen bir şey yoktur. Öyle ki böyleleri hastalıklarını kabul dahi etmeyerek saklarlar. Farklı davranarak sağlıklı insanlar gibi önemli makamlara gelip topluma büyük zararlar vermeye devam ederler.
Maalesef bugün toplumun içinde dolaşan ve belli yerlere gelerek güç sahibi olmuş bir kısım hastaların, bazı kişiler gibi bana da çektirdikleri zulümden dolayı özür bekliyorum. Ancak bunların sağlıklı insanlar olmadığından dolayı özür beklemenin de yanlış olduğunu düşünmüyor değilim. Önemli olan özürden ziyade bunların hasta olduklarını deşifre ederek toplumda başkalarına da zarar vermelerini önlemektir.
Neden şimdi özür bekliyorsunuz diye sorulabilir. Nedeni, bugün yaşananların gerçekleri ortaya çıkarmasıdır. Geçmişte farklı algılanma endişesidir. Kaldı ki, bugün bu hastalar birbirine zarar vererek kendi kendilerini deşifre etmeleriyle toplum tarafından daha iyi anlaşılmaya başlamışlardır.
Her ne ise, olanlara geri dönerek bakacak olursak, neler yaşadığım ve neden özür beklediğim daha net anlaşılmış olacaktır. Sendika Genel Başkanlığım döneminde verdiğim konferanslarla ve beyanatlarımda  “Dinlerarası diyalog ve BOP’a” karşı olunmasının nedenlerini dile getirmem. Bugün değiştirilerek alfabemize eklenen Q,W,X gibi harfleri de içeren alfabenin o gün cemaat tarafından bastırılarak okullara dağıtılmasına karşı çıkmak beni hedef tahtası yapmıştı. 
Bir davet nedeniyle gittiğim Türk Ortodoks kilisesinin kuruluş etkinliklerine katılmam fotoğraflanarak cemaat ve iktidarın yandaşları medya kuruluşları ile sözde sendikacılık yaptığını iddia eden yandaş sendikanın yöneticileri tarafından Hristiyan olduğum şeklinde hakkımda günlerce tezvirat yapılmıştır. Bunu yapanlar ise ya papazın elini öpüyor veya birlikte pozlar veriyorlardı. Yaptıklarını yeterli görmeyenlerin kinleri daha da artıyor, şahsıma yeni tuzaklar kurdukları sonradan ortaya çıkıyordu.
Sendikal konulardaki çalışmalarımız, üyelerimizi ve geleceğimiz olan yavrularımızı ilgilendiren konularda verdiğimiz mücadeleler. Sürgün ve kıyımlar yapılarak yandaşlar kadroların yerleştirilmesi. Gelecekte telafisi mümkün olmayacak mevzuatlar çıkarılması ve yanlış uygulamalarla ilgili konularda o günün Milli Eğitim Bakanı ile yaptığımız görüşmelerde, o Bakan şahsımı hep cemaate karşı olmakla suçlamıştır. 
Yıllarca birlikte çalışan bunlar, kendilerine karşı diye düşündükleri insanları uydurdukları sanal bir örgüt kurmakla suçlayarak ölümlerini izleyip, zindanlarda süründürerek hürriyetlerini aldılar. 
Tabii ki bu durumdan ben de nasibime düşeni aldım. Geçmişten gelen kinleriyle hareket edenler, Ankara dışında olduğumuz bir gece evimi ve ofisimizi bastırarak, kapılarını kırdırmak suretiyle arama yaptırıp, bilgisayarlarıma ve sendikadan kalma dokümanlarıma el koydurmuşlardır. Bununla da yetinmeyenler hızlarını alamayarak, bir yıl sonra bir gece tekraren evimi bastırıp, evimle birlikte ofisimi de arattırarak beni Konya’ya götürdüler.
Bir suçlu gibi resimlerim çekilip, parmak izlerim alındıktan sonra, bazen tehdit bazen alay edilerek ifadem alındı. Bunlar olurken ses kayıtlarımın ve kaset çekimlerinin de yapılmış olduğuna şahit oldum. Olmayan örgütün kurucusu olmak, Meclis’i ilga ve hükümeti devirmeye teşebbüsle suçlandım. Söyledikleriyle ilgili bir delil bulamayınca da beni getirdikleri Konya’da gece yarısı sokağa attılar. Aynı ikilinin medya kuruluşları çarşaf çarşaf resimlerimi basıp tutuklandığımı yazarken, serbest bırakıldığımı görmezden geldiler. Tüm bu olanlardan dolayı birçok tanıdık ve dostlarım korkusundan olacak ki beni görünce yönlerini değiştirdi. Benim onurumla oynayarak toplumda rencide etmeye çalıştılar.
Şimdi ise birlikte oluşturdukları o sanal örgüt olayı yargı kararıyla çökmüştür. Ölenler, hürriyetleri ellerinden alınanlar, benim gibi onuruyla oynananlar uğradıkları zulümle kalmışlardır. Kimseye karşı kinimiz yok. İntikam duygusu hiç mi, hiç beslemiyoruz. Öyle olsaydı onlara benzerdik. Özür bekleyerek de gerçek yüzlerini bir daha görmek ve göstermek istedim.

Yazarın Diğer Yazıları