Para çarkının dişlileri...

Canlı yayında dış politikamızın nasıl çöktüğünü Tahran üzerinden canlı canlı izlerken, ekranlara "son dakika" düşüyordu. "Acem kurnazlığı ile tüm dünyaya canlı canlı rezil mi oluyoruz?..", "bu nasıl tezgah !.." derken o "son dakika" ile oturduğumuz yere bir kez daha mıhlanıyorduk!.. Yanıp yanıp sönen kırmızı "son dakikalarda " Şaban Dişli'nin Lahey Büyükelçisi olarak atandığını öğreniyorduk...

Hollanda ile ana avrat küfürleşmeye kadar varacak kötü ilişkilerimizin nasıl birden bire karşılıklı büyükelçi atamalarına dönüştüğüne akıl erdiremeden doğal bir yaygara kopuyordu. Neymiş efendim!.. "Ağabeyi eski general Mehmet Dişli FETÖ'den yargılanırken Şaban Dişli nasıl büyükelçi olarak atanır"mış. Duygusal olmayın efendim!. "Genelkurmay karargahındaki darbe operasyonunu yöneten şok isim" başlığı altında hem de 18 Temmuz 2016 tarihinde Mehmet Dişli'yi ilk yazan gazeteci olarak bunda bir anormallik görmüyorum!.. Şaban Dişli, AKP Genel Başkan Yardımcılığı görevini yürütürken FETÖ'den soruşturulan ve/veya tutuklananların kardeşleri, eşlerinin başına gelenleri bilmeyen var mı bu ülkede?.. BO-ŞA-NA-MI-YOR-LAR diye bağıra bağıra kaç yazı kaleme aldım bu sütundan?.. Sayısını ben de umuttum.

İstediğiniz kadar oranızı buranızı yırtın!.. Aynı Merwe Kavakçıyı Malezya'ya Kuala Lumpur Büyükelçisi, atadıkları gibi Şaban Dişli'yi de Lahey'e gözümüzün içine baka baka atadılar. Tahran'da Türkiye dış diplomasisine 90'a takılırken bunu hiç umursamadan yaptılar. Peki, nedir Şaban Dişli'nin kerameti?.. İşin sırrı özgeçmişinde gizli. Google efendiye müracaat edin, bakın Şaban Dişli'nin özgeçmişinde neler yazıyor;

"Hollanda'da Demir-Halk Bank Rotterdam Genel Müdürlüğü görevini yürüttü. Yurtdışı Bankalar Birliği Kurucusu ve Yönetim Kurulu Üyeliği görevinde bulundu. Hollanda Amsterdam'da bir bankanın genel müdür yardımcılığı görevine getirildi. Adalet ve Kalkınma Partisi Kurucu Üyesi oldu ve 22., 23., 24. ve 26. Dönemlerde Sakarya Milletvekili seçildi..."

Dikkatinizi çektiğim Hollanda ayrıntısı çok önemli. Hollanda, kapitalizmin cennet vatanlarından biridir. Bu acımasız sistemin her türlü kuralı bu ülkede layıkıyla uygulanır. Para aktarmalarına diğer Avrupa ülkelerinin aksine çok daha elverişli bir bankacılık sistemi vardır. Ren Nehri'nin ağzındaki Rotterdam Limanı Avrupa'nın en büyük limanlarından biridir. Bu limandan pek çok yere her türlü  dağıtım işi kitabına uydurularak rahatça yapılır.

Dikkatinizi çekerim, Şaban Dişli'nin Lahey Büyükelçisi olarak atanması, damat Berat Albayrak'ın Londra'da aradıklarını bulamamasından sonra gerçekleşti. Benimkisi belki de boş yere kuruntu olabilir ama bana öyle geliyor ki, Merwe Kavakçı Malezya'ya niye gönderildiyse Şaban Dişli'de aynı sebeplerden dolayı Hollanda'ya gönderilmiş olabilir!..

Kırmızı ışığı gören olmadı mı?..

Dönelim yine şu Tahran'daki canlı yayın rezaletine... Ruhani'nin gayet diplomatik bir tavırla destek attığı Putin'in, Erdoğan ile atışması öncesi aslında fotoğraf gayet netti. Zirveden günler önce İdlib'i vurmaya başlayan Rusya, R.Erdoğan Tahran havaalanına inerken Suriye rejimi uçakları ile İdlib'i tekrar tekrar vuruyordu. O anlarda atılacak tek başlık vardı; "Rusya zirveyi vurdu." Ancak dünya diplomasi tarihinde bir ilk olarak bu canlı yayın yapıldı. Kameralar karşısında Türk heyetinin gözünün içine bakıla bakıla Esad rejiminin "meşru" olduğu vurgulandı. Bizimkilerin gıkı çıkmadı. Erdoğan, metne "ateşkes" ilanının eklenmesini istedi. Putin ve Ruhani'nin birlikteliğiyle bildiri ateşkes çağrısı eklenmeden aynen çıktı. Bildiride -daha öncekilerde olduğu gibi- terör örgütleri olarak DEAŞ, Nusra Cephesi ile El Kaide veya DEAŞ'ın bileşenlerine yer verilirken PKK/YPG yer almadı. Aslında başlamadan bitmişti bu zirve... Üstüne üstlük diplomatik mağlubiyet canlı canlı izletildi tüm dünyaya. Havuz medyası hemen harekete geçirildi. Canlı yayından Rusya ve Türkiye'nin haberi olmadığı iddiaları yansıtıldı. Bu çapta bir zirve için asla inanılacak iddia değil bu. Farklı görevlerimden dolayı çok iyi bilirim, en küçük ayrıntı, bırakın canlı yayını bu toplantıların başında içeriye kaç gazeteci alınacağı, kurumları, kaç foto muhabiri ve kameramanın kaç dakika görüntü alacağı günler öncesinden kararlaştırılır. Ve tavizsiz en katı şekli ile uygulanır. Hadi, diyelim ki bir aksaklık oldu!.. Açılış konuşmalarından sonra canlı yayına devam eden kameraların kırmızı ışıklarını görüp de uyaran neden  olmadı?..

Türkiye'nin çırak çıkarıldığı Tahran zirvesinin ardından sahada neler olduğuna baktım. İran'ın, Irak ve Suriye'den güçlerini çekmeye hazırlandığına dair iddialar ortada dolaşıyor. Rusya'nın alacağı pay karşılığında ABD ile anlaşmalı hareket ettiğini artık görmemek için kör olmak lazım. "Türkiye için bundan sonrası ne olur" diye sual ederseniz!.. Daha önce de defalarca kaleme almıştım; terör örgütü PKK'nın "Türkiye'de silahları bıraktım" açıklamasına karşılık Ankara'nın formatlanmış YPG'yi tanıması ve iş birliğine zorlanması. Yani yeni bir "çözüm süreci". Hatırlarsanız, ABD, Türkiye'ye resmen YPG ile birlikte hareket etmesi için teklif götürmüştü. Bebek katili Öcalan baypas edilir yeni bir aktör çıkartılır. Selo'nun muhteşem dönüşünü bekleyelim mi!.. 

Yazarın Diğer Yazıları