Paris’te olanlar

Paris’teki saldırı küresel bir gündem oluşturdu. Aynı gün Yemen’de bir bombalı saldırıda 40 kişi öldü. Yemen’in başkenti Sana’daki Polis Akademisi yakınlarında patlayıcı yüklü araçla gerçekleşen saldırıda, 40 kişi ölürken 71 kişi de yaralandı. Ölü ve yaralıların çoğu, Polis Akademisi öğrencileri ve İçişleri Bakanlığı çalışanları. Bu haber, Türk basınında küçük haber olarak yer alırken, Paris’teki saldırıya canlı yayında bağlandı televizyonlarımız. Oysa Yemen, 1539’dan 1918’e kadar Osmanlı idaresi altında kaldı. Hâlâ söylediğimiz türkülere konu Yemen. Buna rağmen Paris ne kadar Sana’dan önemli ise Paris’te ölenler de Sana’da ölenlerden o kadar önemli. Öte yandan El Kaide polis tarafından eylemi gerçekleştirmek ile suçlanmasına rağmen bir bildiri yayınlayarak saldırıyı gerçekleştirdiği iddiasını reddetti.
Paris’teki saldırı neden düzenlendi? Neden Charlie Hebdo adlı karikatür dergisi basıldı ve 12 kişi öldürüldü? Muhtemelen bu sorunun cevabı,  “Zaten uzun zamandan bu yana planlanıyordu şimdi fırsatını buldular” şeklindedir. Çünkü bu mizah dergisi tahrik edici yayınları ile tanınıyor. 2 sene önce Hz. Peygamberin hayatı ile ilgili 65 sayfalık bir karikatür roman yayınlayan dergi, İslam dünyasında tepki uyandırmıştı.  

Akılları kurcalayan sorular?
Öte yandan akılları kurcalayan bazı sorular da yok değil. Mesela; 1) Arabada bulunan ve saldırganlara ait pasaport nasıl olur da arabada unutulabilir. Bu kadar profesyonel yapılan saldırıya uygun değil pasaportun unutulması. Ancak, hayat her zaman mantıklı değildir. Böyle bir hata yapılmış olabilir. Örneğin CIA, Küba’da Domuzlar Körfezi harekatında Küba ile ABD arasındaki bir saatlik saat farkını hesaplamayı unuttuğu için plan başarısız olmuştu. 2) Bu pasaportun sahibi madem Suriye’den gelen bir terör örgütü nasıl olur da havalimanından Fransa’ya giriş yapar. Bu da izah edilebilir. Amerikan istihbaratının uzun süreden beri takip ettiği bu ismi Fransız istihbaratı atlamış olabilir. 3) Öğlen vakti nasıl tesadüfen biri çatıya çıkıp görüntüleri de tesadüfen çekim yapar! Bunun izahı bence en kolayı, saldırı sırasında çatıya kaçanlardan birisi cep telefonu ile çekmiştir. 4) Kaçacakları arabanın kapıları nasıl açık vaziyette bekler? Nasıl olur da öğlen vakti etrafta hiç bir canlı yoktur. Bence buna cevap vermek için saldırının yapıldığı semtin Paris’in banliyösü olduğu gerçeğinden hareket etmek lazım. Aslında sabahları burada çevre genellikle sakin olabilir. 5) Ve nasıl olur da saldırıda kullanılan arabanın aynaları farklı renklidir!!! Bunu ben de anlamış değilim.

Dinlere karşı tahrik edici tavır
Paris saldırısı gerçekleştikten sonra hemen saldırıdan önce, 4 Ocak 2015’te Sabah Daily’de  “Doğrusal Mantığın IŞİD Konusunda Anlamadığı ve Neden Avrupa İçin Önemli” başlıklı bir yazısı yayınlanan siyasal İslam ve alt akımları konusunda uzman olan Dr. Neslihan Çevik, saldırıya uğrayan Fransız dergisinin Amerikan kaynaklarında bile  “fikir hürriyetinin sınırında”  bir çizgide diye nitelendirildiğini ifade etti. Gerçekten de Financial Times gazetesinde Tony Barber, 7 Ocak’ta şöyle yazıyordu:  “Charlie Hebdo’nın Fransa’da yaşayan Müslümanlara yönelik uzun bir, alay, saldırı ve tahrik  kaydı/tarihi var. Dergi bir süre önce aleni hakaretlere son vermiş olsa da asla ifade özgürlüğü ilkesinin en ikna edici taraftarı olmadı. Fransa Voltaire’in ülkesi ancak Charlie Hebdo’da çok sık yönetim aptallıkları hakim oldu.”  Üstelik Tony Barber, eleştirilerinde de yalnız değil. Richard Seymour da  “Charlie Hebdo’ya Dair”  adlı makalesinde derginin tahrik edici yayın politikasını sert bir şekilde eleştiriyor. Derginin yayın politikası saldırıyı haklı ve meşru yapmamakla beraber, El Kaide’nin neden böyle bir saldırıyı planladığını anlamamızı da sağlıyor.
El Kaide gibi bir örgütü ya da örgüt ile doğrudan ilişkisi bulunmayanları Hazreti Peygambere saldırarak tahrik ederseniz, fırsat bulurlar ise fırsat eylemi gerçekleştirir. Ancak bu derginin Hz. İsa’nın yüzünü domuz yüzü olarak gösteren karikatür yayınladığını da söylemek gerek. Yani sadece İslam’a değil, dinlere karşı tahrik edici bir tavırları olmuş. Eylemin bunun dışında nedenleri var ise ve yukarıda cevaplandırdığımız, düşündüğümüz soruların başka cevapları var ise bu cevaplar ancak yeni bilgilerin ortaya çıkmasında verilebilecektir.
Şu anda eylemin ortaya çıkaracağı sonuçlar daha belirgin görünüyor. Sonuçlar üzerinde durursak, Paris eylemi, Suriye-Irak Savaşının Avrupa’daki ilk yansıması/sonucu. 2003 Irak Savaşı’nın da Londra ve Madrid’e bombalı saldırılar olarak geri döndüğünü hatırlamalıyız. Ancak bu sefer durum daha vahim. 2000’li yıllarda Avrupa’da selefi/cihadist örgütlerin geniş bir ağı yoktu. Oysa Suriye iç savaşı ile birlikte Avrupa’dan Suriye’ye ve daha az miktarda Irak’a 2500-3000 arasında Avrupa vatandaşı genç gitti. Gidemeyen, ancak sempati duyanların sayısının bunun dört katı olduğunu söylemek, abartılı olmayacaktır. Sadece Fransa’dan gidenlerin sayısı 700 ve bunun 500’ü Suriye’de savaşıyor. Bu verilerden hareket eden Dr. Neslihan Çevik, önümüzdeki dönemde Avrupa’da yükselecek İslam karşıtı politikalar ve saldırılardan yarar sağlayacakların El Kaide ve benzeri örgütler olacağını düşünüyor. Özetle, önümüzdeki dönemde bütün Avrupa’da Suriye-Irak savaşından geri dönenlerin Avrupa’da benzer eylemleri şaşırtıcı olmayacaktır.   

Orta Doğu daha da çalkalanacak
Paris eyleminin geleceğe yönelik başka sonuçları da olacaktır. Bu konuda Neslihan Çevik’in ikinci tespiti, Avrupa’da halklarda bir AB bıkkınlığı olduğu doğrultusunda. Aşırı sağ ve sol partiler yükselişte. Özellikle aşırı sağ partiler ve Almanya’daki yeni İslam karşıtı halk hareketi PEGİDA benzeri hareketler, İslam karşıtlığı üzerinden büyüyorlar. Paris katliamı bu hareket ve partilere yeni bir ivme verebilir. Özetle, önümüzdeki dönemde Avrupa’da Müslümanlara yönelik saldırı ve cinayetlerin artması hiç şaşırtıcı olmayacaktır.
Üzerinde bugün durulmayan bir başka alan da Fransız ve Avrupa dış politikası olacaktır. Paris’in önümüzdeki günlerde Orta Doğu genel ve Suriye özel politikalarını tekrar değerlendireceği kesin bir veri. Kaddafi’nin öldürülmesini soğukkanlı bir şekilde seyretmenin/yolunu açmanın veya Beşşar Esad’ın devrilmesi politikasını desteklemenin ne kadar doğru olduğu sorusu, tekrar değerlendirmeye alınacaktır. Bu değerlendirmeden Orta Doğu’yu daha büyük bir çalkantıya itecek Esad’ı devirme politikasının güçlendirilmesi çıkabileceği gibi aksine IŞİD’i Esad’a yok ettirme politikası da çıkabilir.

2015, Avrupa için sert geçecek
Öte yandan Paris saldırılarının etkileyeceği bir başka alan ilk bakışta ne ilgisi var dense de Filistin-İsrail ilişkileri olabilir. Bağımsız Filistin Devleti düşüncesinin dünya kamuoyunun kendisini bir anlamda sivil vicdanında güçlendiği bir dönemden geçiyoruz. Sivil vicdanda İsrail’in şiddet içeren politikaları artık dünyaya bıkkınlık vermeye başlamıştı. Birleşmiş Milletler’de 30 Aralık 2014’te yapılan oylamada 8 ‘evet’, 2 ‘hayır’ ve 5 ‘çekimser’sonucuna ulaşıldı ve teklif reddedildi. ABD ile Avustralya aleyhte oy verdi. Güney Kore, İngiltere, Litvanya, Ruanda ile Nijerya çekimser kaldı. Tasarıya evet oyu kullanan Güvenlik Konseyi üyeleri ise Fransa, Çin, Rusya, Arjantin, Ürdün, Lüksemburg ile Çad oldu. Paris saldırısı, Avrupa’da ve özellikle Fransa’da bağımsız Filistin’e olan desteği azaltabilir. Tabii, bağımsız Filistin’e olan destek azalırken, İsrail’in uygulamalarına destek, en azından kayıtsızlık artabilir.

Fransa saldırıya karşı hazırlıklıydı
Önümüzdeki dönemde Avrupa’da alınması gereken önlemler ve kendisi de bir selefi tehdidi ile karşı karşıya olan Türkiye’nin Avrupa’ya verebileceği öneriler üzerinde de düşünülmelidir. Fransa, Paris saldırısına hazırlıklıydı. Fransız siyaseti için saldırının olup olmayacağından çok ne zaman ve nasıl olacağı üzerinde düşünülen konu idi. 2014 Nisan’ından itibaren 20 maddelik bir program çerçevesinde belirli önlemler alınmaya başlanmıştı. Bu çerçevede Fransa’da devletin kurmuş olduğu bir Müslümanları izlemeye yönelik telefon hattı açıldı. Yeşil Kırmızı hat. Fransızlara çevrelerinde yaşayan Müslümanlardan radikalleşenler hakkında güvenlik güçlerine ihbarda bulunma imkanı veriyor. Örneğin bir Müslüman genç, Fransız bir genç gibi giyinirken, aniden İslami giysiler diye nitelendirilen şekilde giyinmeye başlar ise Fransız komşu Yeşil Kırmızı Hat’tan telefon ederek komşusunu ihbar ediyor. (Bu uygulamanın AB tarafından eleştirildiğini ekleyelim) Ancak bu tür önlemler sadece kısıtlı başarılar elde edebilir.

Batı’nın yeni kâbusu ‘Yalnız Kurtlar’
Avrupa’nın alacağı önlemlerin başında Orta Doğu politikasını gözden geçirmesi geliyor. Bunun üzerinde burada çok durmaya gerek yok. İkinci önlem, fikir hürriyeti adı altında İslam dinine yapılan saldırıların El Kaide ve benzeri örgütler için can suyu niteliği taşıdığı. Ermeni sözde soykırımına karşı çıkmaya hapis cezası getirmeyi tartışan Fransa’nın, İslam’a veya Hristiyanlığa hakareti fikir özgürlüğü sınırları içinde görmeye ne kadar hakkının olduğunu düşünmesi gerekmektedir. Ve geçici sonuç olarak şunu ekleyelim; 2015, Avrupa için sert geçeceğe benziyor. İngiliz Independent gazetesinin 29 Aralık 2014’te verdiği haberde 2010 tarihinde yayın hayatına başlayan El Kaide’nin  “Diriliş”  adlı dergisinin 2014 yılbaşı münasebetiyle yayınlanan son sayısında; El Kaide liderlerinden Şeyh Nasır El Enesi’nin  “Yalnız Kurtlar”  adındaki kendi militanlarına, Batı ülkelerine yeni saldırılar düzenlemesi konusunda talimat verdiğini açıklandı. El Kaide, İngiliz Easy Jet ve British Airways havayollarını tehdit etti ve bugün itibarıyla bir çok Batı ülkesinde bulunan ve harekete geçmek için emir bekleyen ‘Yalnız Kurtlar’ın Batı’nın yeni kâbusu olacağını açıkladı. Paris anlaşılan ‘Yalnız Kurtlar’ın ilk eylemi oldu.

Yazarın Diğer Yazıları